Paylaş
SUÇ BİRAZ DA BİZDE
EKRANLARIN en samimi, en dinamik, en dobra isimlerinden biri Hakan Ural. Oyunculuk kariyeri nedeniyle magazin dünyasını da avucunun içi gibi biliyor. 53 yaşındaki Ural’a “Eskiden sanatçı denilince akan sular dururdu? Şimdi bir yozlaşma mı var?” diye soruyor ve bir eski-yeni karşılaştırması yapmasını umuyorum. O ise “İğneyi önce kendimize batıralım” diyerek haklı bir çıkış yapıyor. Ural, “Yozlaşma artık her şeyde. İnsan nüfusu olmuş 8 milyar. Bilişim, teknoloji, hele ki sosyal medya aldı başını gidiyor. Temel değerlerimiz yozlaştığı için sanatçısı da şarkıcısı da popçusu da sporcusu da aynı derece de yozlaşmakta” diyor.
KARAKTER MESELESİ
Ural’a göre temel yanlış, bir kişinin rol yapışına, sesine duyulan hayranlık üzerinden o kişiye kendi vasıflarına uygun olmayan anlamlar yüklemekte. “Ne demek bu?” Şöyle anlatıyor: “Birinin sesini beğeniyor, diğerinin oyunculuğuna tapıyor olabilirsin ancak mesleklerini iyi icra etmeleri o kişilerin iyi insanlar oldukları anlamına gelmez. Mesela ben ‘Ayıp nedir?’ bilirim. Sorumluluklarımın farkındayım. Gerçek bir sanatçı halkın kendisine verdiklerinden minnettardır. Seviliyor olmasından kaynaklı otokontrolü sağlar, edebine, adabına, oturmasına, kalkmasına, hitabetine, hayatına dikkat eder. Ve bunu böyle bir misyonu olmamasına rağmen yapar. Bu noktada karakter devreye giriyor. Bu tamamen kişinin karakteri ve çevresine duyduğu saygı ile alakalı.”
O KİŞİLERİ ÜNLÜ EDEN BİZİZ
Ural, sosyal medya fenomenlerine de değinmeden geçemiyor ve “Tartışmaya dahi açık olmayan seviyesizlikte hareketler yapan, laflar edenlerin bugün sosyal medyada 4 milyon takipçisi var. Suç biraz da bu insanları takip edip, ünlü yapan bizlerde. Fütursuzluk sıradanlık olmuş durumda. Şu an Halil Sezai konuşuyoruz, 3 gün sonra unutacağız. Ders alacak mıyız peki? Sanmıyorum” diyor.
BUNLAR SANATÇI DEĞİL, ŞARKICI
MAGAZİN dünyası hakkında sert eleştirileri ile tanınan, aynı zamanda ünlü gazinocu Fahrettin Aslan’ın da oğlu olan gazeteci Sacit Aslan “Bunlar sanatçı falan değil. Bunlar şarkıcı. Hasbelkader bir şarkıyla bir yere gelmiş, o şarkı bitince limon gibi sıkılıp posası bir kenara atılmış, şimdi de kendi kendini hatırlatmak için ipe sapa gelmez işler yapan adamlar bunlar. Bunların neresi sanatçı? Toplumun değer yargılarına, adabı muaşeret kurallarına aykırı davranan biri bırakın sanatçılığı allame-i cihan olsa benim nezdimde bir hiçtir” diyerek sanatçı ile şarkıcı arasında fark olduğunun altını çiziyor.
İNSANLIK MESELESİ
Aslan’a göre bu olayın sanatçı, şarkıcı, oyuncu olmak ile değil insanlıkla alakası var. Aslan “Saldırıya uğrayan 67 yaşındaki beyefendi var sayalım Halil Sezai denen kişi hakkında ileri geri konuştu, küfretti. Sezai denen arkadaş, neden zamanında bununla alakalı savcılığa suç duyurusunda bulunmadı? Kendinden 30 yaş büyük bir adamın kapısına dayanmak mıdır bunun karşılığı? Kalp hastası bir adama tekme, tokat, yumruk, kafa atıyorsun. Korkudan salavat getiriyor diye daha çok vuruyorsun! Allah aşkına, bunu yapan kişi bırak sanatçılığı, insan mıdır?” diye soruyor.
DEĞERLERİMİZİ UNUTTUK
Son yıllarda sıkça buna benzer olaylarla karşılaştığımızı hatırlatan Aslan, bunun değer yargılarımızı unutmakla doğru orantılı olduğu görüşünde: “Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan her vatandaş; sanatçısı, şarkıcısı, mankeni, oyuncusu, adabımuaşeret kurallarını hatırlamak, uygulamak mecburiyetindedir. A’dan Z’ye hepimiz bize öğretilen temel değerlerimizi unuttuk. Yozlaştık! Birbirimize hitap etmeyi dahi bilmiyoruz. Eğitim aileden başlar. Çocuklara, gençlerimize önce terbiyeyi, adabımuaşereti öğretmeliyiz.”
AKIL HOCALARI YOK ÇANTACILARI VAR
GAZETECİ Tayyar Işıksaçan da sanatçıların hepimiz gibi etten kemikten insanlar olduğunu ancak hata yapma paylarının bize göre düşük olduğunu söylüyor ve “Toplum önünde olan insanlar her hareket ve davranışlarına dikkat etmek zorunda. Çünkü örnek alınıyorlar. Popüler olmak ile sanatçı olmak arasında fark burada başlıyor. Bugün elinde akıllı telefon olan herkes popüler olabilir ama sanatçı kimliği ile şöhret olmak birikim, entelektüellik ve iyi bir ekip gerektirir” diyor.
EKİP İŞİ
Işıksaçan şöyle devam ediyor: “Bakın kavga görüntülerine, Halil Sezai’nin yanında, muhtemelen beraber çalıştığı 2 kişi var. Ancak ‘Dur, sen ne yapıyorsun?’ diyen yok. Sanatçıların yanında, eskiden, şöhret denilen ve zaman zaman onların taşımakta zorlandığı bu ağır yükü taşıyacak menajerleri, akıl danıştıkları kişiler olurdu. Bugün ise yanlarında sadece çantacıları var. ‘Sen büyüksün’ diyen, yapılan her harekete alkış tutan, ego parlatan, gazlayan tipler. Böyle olunca taksiciyle de komşusuyla da magazinciyle de kavga etmesi kaçınılmaz.
PARA VE ÜN DEĞİŞTİRİR
“Gençlik dönemleri hayaller kurarak geçmiş ve bir gün ‘ünlü olma’ hayali kurmuşlar. Sonra bir gün o olmak istedikleri şey tesadüf eseri önlerine düşmüş. Asıl mesele orada başlıyor. Daha dün İstanbulkart ile bir yerden bir yere giden, bir gece şarkı söyleyip 250 lira kazanan bir adamın yarın arabaları, evleri, geceliği 60-70 bin liraya konser anlaşmaları olduğunda büründüğü ruh halini siz düşünün. Para ve ün insanı değiştirir ancak bunun üzerine kafa yoran var mı? Yok. Herkes maddi çıkar peşinde.”
Paylaş