Paylaş
ARTIK DAHA KAPSAYICI BİR MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI VAR
Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, milliyetçiliğin yükselişinin küresel bir süreç olduğunu söylüyor ve “İlk ortaya çıkışını da Avrupa’da gördük” diyor. Peki ya sonra? Cevabı şu: “Sonra Çin var. ABD var. Öyle ki Çin ile ABD Pasifik’te stratejik seviyede karşı karşıya geldiğinde, bu yeni güç rekabetini birçok uzman ‘yeni milliyetçilik’ dalgası ile açıkladı. Özellikle de Çin nezdinde. Bu yeni milliyetçiliğin Mısır’da Sisi rejiminde bile etkili olduğu görülmüştür.”
BEKA SORUNU
Ne demek ‘yeni milliyetçilik’? Milliyetçilikten farkı ne? Prof. Dr. Güney diyor ki: “Milliyetçiliğin, soğuk savaş dönemindeki gibi ideolojik bir karşıtlığı yok artık. Küresel-bölgesel mücadelelerin bir izdüşümü olarak izm’lerin değişip dönüşmesi normaldir. Bu, 1990’lardan itibaren küreselleşmenin getirdiği bir sonuçtur. Yani eski bildiğimiz anlamda bağnaz bir milliyetçilikten öte çok daha kapsayıcı, bağlayıcı, insanlara yeni bir kimlik veren, daha da önemlisi ülkelerin bekası, olası tehditlere karşı alacağı tutum/stratejisini, var olma mücadelesini her şeyden öne koyan, ‘yeni’ bir anlayış bu. ‘Ülkenin bekası denildiğinde artık ilk akla gelen asker değil yeni milliyetçi olabilirsiniz.”
ÜÇÜNCÜ YOL
Türkiye açısından örnekleyecek olursak? Prof. Dr. Güney şöyle devam ediyor: “Türkiye’nin son 10 yıldır bölgesinde devam eden -örtülü ya da açık- vekâlet savaşlarından tutun da Türkiye’yi enerji bağlamında belli bir bölgeye sıkıştırma gayretlerine ve dahası Türkiye’nin stratejik otonomisinin yok edilmeye çalışılmasına kadar farklı cephelerde devam eden ‘hamleler’ var. Küresel güçlerin tüm bu hamlelerine karşı insanların biraz da tepkisel olarak, ülkenin bekası, refahı ve geleceği yönünde yeni bir kimlik etrafında birleşmesidir yeni milliyetçilik. Bu nedenle de seçimlerde herkesin ‘sürpriz’ dediği, bence küresel ve bölgesel olarak aslında apaçık ortada olan ve dahası kuvvetlenen bu yeni milliyetçilik dalgasının bir izdüşümünü gördük bu seçimde. Küresel konjonktürde saflar sıklaşırken Türkiye’de de milliyetçiliğin yükselmesine hiç şaşırmadım. Bu yeni milliyetçilik anlayışı bence biraz da savunmacı bir mekanizma. Sadece kendi topraklarımız değil, bölgeye de yönelik birçok tehdidi engelleme gayreti içinde Türkiye. Bu illa ‘Türkiye çatışmacı bir rol üstleniyor’ anlamına gelmiyor, tam tersine arabulucu, istikrar adası olabilecek, uzlaşmacı ve tarafları bir araya getire bilen bir bakış açısından söz ediyorum. Ben buna ‘üçüncü yol’ da diyorum... Türkiye’nin bu stratejik otonomiyi tercih etmesi ne Doğu ne Batı yani ne Amerika ne Çin ne de Rusya’dan yana olmak yerine büyük güç rekabetinde tarafsız olma, istikrar unsuru olabilme ve olası çatışmaları düşürebilecek ve dengeleyecek de bir unsur.”
SEÇMEN ATEŞ ÇEMBERİ İÇİNDE OLDUĞUMUZU GÖRMÜŞTÜR
Emekli Albay, Savunma Strateji ve Güvenlik Uzmanı Dr. Yusuf Alabarda, “Güvenlik iki kategori içinde değerlendirilir. Bir; konvansiyonel, elde silahla sağlanan. İki; yeni güvenlik. Bu yeni güvenlik içinde düzensiz göç hareketlerinden Suriyeli sığınmacılar, iklim krizinden kaynakların düzgün kullanımına kadar birçok parametre var” diye kısa bir özetle başlıyor söze, şöyle de devam ediyor:
‘HESAPLAŞMA’ SÖYLEMİ
“Dünyanın yeni bir denge arayışına doğru pupa yelken gittiği bir dönemde Türkiye’nin ateş çemberi içinde olduğunu seçmen önemli bir oranda görmüştür. Gerek Ukrayna-Rusya savaşı, gerek Dağlık Karabağ bölgesindeki işgalin sonlandırılması, gerek terör örgütünün etkisiz hale getirilmesi, gerekse de terör örgütüne müzahir partinin Türkiye’nin 100 yıllık serüveni ile hesaplaşacağına dair söylemleri hiç kuşkusuz milliyetçi kitleleri hareketlendirmiş, üst perdeden siyaset yapmalarının kapısını aralamıştır. Bu perspektiften bakınca, tıpkı Avrupa’da, tıpkı Kafkaslarda, hülasa Çin’de ve dünya genelinde olduğu gibi milliyetçiliğin Türkiye’de de artışı caridir. Milliyetçiliğin yükselişinin uluslararası bağları olduğu gibi ülke içerisinde de teröre karşı verilen mücadele ve Kılıçdaroğlu’nun Selahattin Demirtaş’a yönelik söylemleri de milliyetçi oyların yükselmesinin temel sebeplerindendir.”
Paylaş