Paylaş
KLİNİKTE GÖRMEYE BAŞLADIK
ÇOCUK Sağlığı Ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hilal Kızıldağ Göktürk Krup’un kışın daha çok görüldüğünü ancak bu ara sıklıkla karşılaşmaya başladıklarını doğruluyor, “Geçtiğimiz kış daha az rastlamıştık. Tabii hijyen kurallarına uyum vardı, maske ve mesafe ile teması azaltmıştık. Yazın gelmesi, kısıtlamaların gevşemesiyle bizlerde de biraz rahatlama oldu. Temasın artması ile yeniden görmeye başladık. Hızlı yayılıyor ve son günlerde klinikte de sıklıkla görmeye başladık” diyerek uyarıyor. Bu uyarının aslında önemli bir sebebi de çocukların okula dönmesinden kaynaklı. Zira bu sıra veliler arasında ‘aşılı-aşısız’ tartışmaları alıp başını gitmiş durumda. Peki, Krup nedir? Koronavirüs ile bir bağlantısı var mı? Çocuğunuzun Krup mu alerji mi yoksa CovId-19 mu olduğunu nasıl anlarsınız? Dr. Göktürk şöyle anlatıyor:
KÖPEK HAVLAMASI GİBİ
“Üst solunum yolu hastalıkları genellikle; ateş, iştahsızlık, baş-boğaz ağrısı, kulakta tıkanma hissi, öksürük, burun akıntısı ve tıkanıklığı, halsizlik, kas eklem ağrıları gibi şikâyetlerle seyretmektedir. Krup da aslında koronavirüs gibi bir üst solunum yolu enfeksiyonudur ancak ses tellerinin hemen altında, soğuk algınlığının devamı şeklinde, ödem olarak ortaya çıkar. Buna bağlı olarak da nefes alma sırasında bir solunum güçlüğü yaşanır. Hastalığın en tipik bulgusu havlar biçimde boğuk bir öksürük, geceleri daha da belirginleşen soluk darlığıdır. Buna halk arasında ‘köpek öksürüğü’ de denir. Gürültülü, kuru, kolay kesilmeyen bir öksürüktür. Genellikle 3 ay-6 yaş aralığındaki çocukları tutar. Kreş, yuva, okul gibi kalabalık ortamlarda öpme, yakın pozisyonda konuşma, hapşırma, öksürme ile havaya saçılan damlacıklardaki virüslerin, ağız ve burundan alınmasıyla kolaylıkla bulaşır. En sık rastlanan etkenlerinden birisi de parainfluenza virüsüdür.”
PCR TESTİ YAPIYORUZ
“Normalde özel bir laboratuvar testi ya da test yapılmaksızın muayene ile Krup tanısı koyardık ancak bulaşıcılığının daha yoğun ve kolay olduğu, şu an Türkiye’de bulunma oranı yüzde 90’ı geçen Delta ve sayısı her geçen gün artan Delta Plus varyantının semptomları da neredeyse aynı; boğaz ağrısı, burun akıntısı, ateş ve öksürük. Bu semptomlarla baş vuran tüm hastalarımıza PCR testi yapıyoruz. Negatif ise Krup tedavine başlıyoruz. Soğuk buhar uygulanması, bol ılık sıvı içirilmesi, yüksek ateş varsa ateş düşürücü verilmesini öneriyoruz. Hastalık ağır geçiyorsa oksijen, kortikosteroid tedaviler yapılabilir. Bu hastalık sıcak sevmez! Ihlamur, adaçayı gibi bitki çaylarını da bu nedenle önermeyiz. Yerine soğuk uygulamalar yapılmasını, bolca dinlenmeyi, bol sıvı alımı ve C vitamini takviyesini önerebilirim. Bu hastalık, elbette Covıd-19 kadar olmasa da bulaşıcı. O yüzden hastaya fazla yaklaşılmamalı. Çocukları birbirinden uzak tutmak, hijyene dikkat etmek çok önemli. Böyle bir durumdan şüpheleniyorsanız ya da teşhis aldıysanız, hele de böyle bir salgın döneminde, çocuğu okula göndermemekte fayda var.”
PANDEMİ ÖNCESİNE DÖNECEĞİZ
TÜRKİYE Solunum Araştırmaları Derneği Çocuk Göğüs Hastalıkları Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ayşe Tana Aslan, okulların kapalı-çevirimiçi eğitimin devam ettiği, sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı dönemde viral üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarının neredeyse parmakla sayılacak kadar az olduğunu belirterek, “Çünkü o dönemde maske-mesafe-hijyen tedbirlerine sıkı uyuluyordu. Kuralların gevşemesi, maskelerin çıkmasıyla viral solunum yolu rahatsızlıkları da yeniden yükselişe geçti. Geçen yıla kıyasla bronşiolit, Krup gibi viral solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle ile hastane başvurularında artış var. Yüz yüze eğitime başlanmasıyla, koranavirüs enfeksiyonu kadar, diğer enfeksiyonlarla da tıpkı pandemi öncesi olduğu sıklıkta karşılaşacağız” diyor.
SEMPTOMLAR KARIŞABİLİR
Prof. Dr. Aslan üst solunum yolu rahatsızlıklarının semptomlarının; ateş, öksürük, burun akıntısı gibi, COVID-19 ile benzeşmesi nedeniyle ebeveynlerin paniğe kapılmaması gerektiği hatırlatıyor, şöyle devam ediyor: “Örneğin Krup’un çok spesifik, havlar tarzı bir öksürüğü olur ancak bu demek değil ki COVID-19 ile karışmaz, elbette karışabilir, üstelik yeni varyantlardan bahsediyoruz. DSÖ’nün izleme listesine aldığı ve yenice gündeme gelen ‘Mu’ varyantı var mesela. Bu varyantların ne semptom vereceği belli değil. Ne siz ne de başkası sizin yerinize doğru tanı koyamaz. O nedenle en ufak belirtide hekime başvurmalısınız. Teşhis konulana kadar çocuğu okula göndermemek de akıllıca bir yaklaşım olur.”
YÜZ YÜZE EĞİTİM ÖNEMLİ
“Yeri gelmişken belirteyim; TÜSAD olarak okullarımızda öğretmenlerimizin, personelin ve tüm okul çalışanlarının aşılanmasını çok önemsiyoruz. İki doz aşı ve ikinci aşıdan sonraki 15-20 gün içinde bağışıklık oluşuyor. Hastalanan çocuklar için uzaktan eğitim bir seçenek olabilir ve sanırım MEB’in de bu yönde bir çalışması var. Yüz yüze eğitim önemli. Çocuklarımızın psikolojik, sosyal ve akademik olarak bir arada olmaya ihtiyacı var. Yeterince ekran önünde kaldılar. Dolayısıyla kurallara uyarak, ebeveynler olarak paniğe kapılmadan, sağlıklı bir eğitim-öğretim yılı geçirmek mümkün.”
Paylaş