‘Karne hediyesi et’ haberindeki yanlışlar

22 yıl TV gazeteciliği yaptım. Son 3 yıldır da gazetede, piyasadaki örneklerin tersine TV’den gazeteye transfer olarak, gazetecilik yapıyorum. Bu sebeple, Türkiye’nin gündemini bir hayli meşgul eden ‘Annesi karne hediyesi et aldı’ TV haberi üzerine bir iki kelam etmeye hakkım var sanırım. Haber, etik ve ahlaki açıdan sorunlu. Muhabir, çocuğa resmen ‘Annem bana karne hediyesi et aldı’ repliğini öğretiyor. Bir kere değil ta ki en iyi şekilde söyleyene kadar tekrarlatıyor performansı. Manipülasyonu da bir başka TV muhabiri ortaya çıkarıyor. Yani neresinden tutarsanız tutun habercilik adına rezalet. Akademisyenlerle, ‘Karne hediyesi et’ haberinin yanlışlarını masaya yatırdık.

Haberin Devamı

Muhabir Fatmanur Boylu’dan o gün Et ve Süt Kurumu’nun ‘Ramazan öncesi piyasaya karkas et satışı yapacağız’ açıklamasının et fiyatlarına yansıması üzerine bir haber yapması istenmiş. Zaten bunu kendi de “Söz konusu haberin konusunun yoksullukla uzaktan yakından alakası yoktur. Haberin konusu et fiyatlarının pahalılığı ve inme beklentileridir” diyerek onaylıyor. Yani ondan beklenen aslında açık ve net: ‘Et fiyatı iner mi çıkar mı?’ haberi. Kasaba gidecek, bu sorunun cevabını arayacak. Ama bir dakika! O gün karneler dağıtılmış. Kasapta elinde karnesiyle çocuklar görünce, sanırım haberine ‘hoşluk’, ‘güzel bir detay’ katmak ya da kendi ifadesi ile ‘haberi gündeme bağlamak için’ çocuklarla da röportaj yapıyor. İşte yanlışlar silsilesi burada başlıyor:

Haberin Devamı

‘Karne hediyesi et’ haberindeki yanlışlar

ÇOCUKLARIN BU TARZ HABERLERDE İŞİ YOK

1) Müdürünün muhabirinden ‘Bu haberi gündem ile özdeşleştir’ gibi bir beklentisi yok. Ona verilen görev gayet net: ‘Et, ucuzlar mı?’ Muhabirin habere ‘karne’ çengeli takarak, gündemi yakalama arzusu tamamen kendi inisiyatifi.

‘Karne hediyesi et’ haberindeki yanlışlar

2) O yaş çocukların et-fiyat dengesinden haberi olmaz. Dolayısıyla haberde çocuk röportajının yeri yok.

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan bana katılıyor. Diyor ki: “Yani fiyat araştırması haberinde çocuk röportajının işi ne? 6-7 yaşındaki çocuk ülke enflasyonu ya da et hediye olur mu olmaz mı gibi bir konuyu nereden bilsin. Çocukların bu tarz haberlerde kullanılması etik ve ahlaki değil. Önce Habertürk, şimdi A Haber çocuğun evinden çıkmıyor. Peki, bu çocuğun psikolojisi ne olacak? Yarın okula gittiğinde akran zorbalığına uğrarsa kim verecek hesabını?”

‘Karne hediyesi et’ haberindeki yanlışlar

Haberin Devamı

3) Muhabir kamera kayıtta iken önce anneye yöneliyor, ‘Hatıra kalsın size’ diyor, yani açık bir onay almadan giriyor lafa: “Karne hediyesi bugün et yemeği yenilecek herhalde?” Anne, sadece ‘Aynen’ demekle yetiniyor. ‘Aynen’ bir cevap değildir.

4) Sonrasında mikrofon çocuğa uzatılıyor. Muhabir, ‘Annem bana karne hediyesi et aldı der misin?’ repliğini öğretiyor çocuğa. Boylu,Çocuğun kulağına fısıldadığım iddiaları KESİNLİKLE YALANDIR’ diyor. Yani herkesin duyduğu ama müdahale etmediğini-onayladığını ima ediyor. Ez cümle ‘Öğretmedim’ demeye getiriyor.

Prof. Dr. Süleyman İrvan diyor ki: “Yani orası kasap. Kasap satış yapma, anne alışveriş derdinde. Kimse ne olduğunun farkında değil. Yüzlerine kamera tutulmuş. Alışkın değiller ki. Dolayısıyla müdahale edilmemesi çok doğal. Ancak izleyince anlamışlar. Bunun savunulacak tarafı yok.”

Haberin Devamı

GAZETECİLİĞİN İNSANCIL OLMA PRENSİBİ

‘Karne hediyesi et’ haberindeki yanlışlar

5) Peki, çocuk ile röportaj doğru mu? Bu soruya gazeteci-akademisyen Dr. Can Ertuna cevap veriyor: “Birleşmiş Milletler çocuk hakları sözleşmesi diyor ki: ‘Çocukların seslerini duyurma hakları vardır.’ Ancak burada bir ön koşul var. Sözleri ya da haberdeki konumları nedeni ile çocukların herhangi bir baskı ya da sorun yaşamayacaklarından emin olmak. Gazeteciliğin ön koşullarından olan ‘insancıl olmak’ söz konusu çocuklar olunca daha önemli olmalı. Ayrıca, çocuğu haberinize katmak için bir de gerekçeniz olmalı. Mesela, çocukları ilgilendiren bir mesele mi konuşmak istediğiniz? UNESCO der ki: ‘Çocuklarla konuşurken toplumsal cinsiyet, din, dil, ırk, etnik ayrımcılık yapmayın. Kurmaca bir hikâyenin öznesi ya da parçası haline getirmeyin. Rol yapmasını istemeyin. Ebeveyn-çocuğun bakımından sorumlu kişi/kişilerin haberin çıktısının ne olduğunu anladığından emin olun. Açık-net şekilde izin alın. Çekimin yapıldığı yerin
güvenli olması-mahremiyete zarar vermeyecek olmasına hassasiyet gösterin’ deniyor. Yani çocuklar da bu toplumun bir parçası, elbette röportaj yapılabilir ama evrensel gazetecilik ilkelerine, ‘insancıl olma’ prensibine riayet edilmesi şart.”

Haberin Devamı

‘ŞUNU SÖYLE’ DEDİĞİN AN BU ARTIK KURGUDUR

‘Karne hediyesi et’ haberindeki yanlışlar

6) Ve en önemlisi, çocuğa röportaj öncesinde öğretilen-dikte edilen ‘Annem bana karne hediyesi et aldı der misin?’ repliği.

Beykent Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim üyesi Dr. Cansel Poyraz, duyulmak istenilenin çocuğa dikte edilerek söyletilmesinin asla kabul edilemeyeceğini belirterek, şöyle diyor: “Diyelim ki çocuk ne diyeceğini bilemiyor ya da düzgün cümle kuramıyor. O noktada, ‘Şunu söyle’ demek de yanlıştır. Eğer kişi ne diyeceğini bilemiyor-kendini ifade edemiyorsa o zaman başkalarına soracaksın. Derslerde de söylüyorum: “Hiçbir şekilde haberinize hizmet etmek üzere ‘mizansen’ yaratmayın.” Gerekirse bin kişi ile konuşun. Bir ya da ikisinin sesini kullanın. Her röportaj doğal akışında olmalı, ‘Şunu söyle’ dediğin an, bu kurgudur.

Haberin Devamı

HAM KASETİ İZLEMEK GEREKİRDİ

- Dr. Can Ertuna: Konu, güncel medya düzeni tartışılmadan, sadece muhabirlik pratiği olarak ele alınınca kısır kalıyor. Medyanın istihdam politikaları başta tüm sorunları açık şekilde tartışılmalı.

-Prof. Dr. Süleyman İrvan: Muhabirin kovulmasını doğru bulmadım. Eğitimden geçirilebilirdi. Haber yayınlanmadan bir editörün oturup ham kaseti izlemesi gerekirdi. Haberin sorumluluğu kişiler değil kurumlara aittir.

- Dr. Cansel Poyraz: Kovmak yerine eğitim vermek gibi kurum içi dinamikler işletilebilirdi ki haberlerden deneyimli editörler sorumludur. İlgili ve sorumlu editörlerin, olası bir hatayı önlemek için, yapılan işi ekrana vermeden, tüm ham kaseti izlemesi gerekirdi. Muhabir arkadaşın tutumu ‘acemilik’ ile açıklanabilir. Ancak kanalın bu konudaki sicili de masum değil. Çok daha ağır etik ihlalleri olan isimlerle çalışmaya devam ediyorlar. Muhabire verilen cezanın etik kaygılarla olduğunu söylemek zor.

Yazarın Tüm Yazıları