Paylaş
AHLAKİ ETİK DEĞERLERLE BAĞDAŞMAYAN BİR CEVAP
Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, İsveçli Profesörün verdiği cevabın “Bilimsel etik ile bağdaşmadığı” yorumunu yapıyor ve “Yanı sıra bu cevap ahlaki de değil. Kişinin kimliğine, cinsiyetine, ırkına bakılmaz. Kişi, yeterliliğine bakılarak, etik değerlerle değerlendirilir. Dolayısıyla bu tavır hangi ülkenin hangi profesöründen gelirse gelsin kabul edilebilir değildir. Hem akademi hem de insan hakları açısından utanç veren bir durum. Zaten üniversite de bu davranışı kabul etmedi ve özür diledi. Bu da o hocanın ne kadar haksız olduğunun ispatı” diyor. Peki, demokratik değerleri ile öne çıkan bir ülkenin önde gelen üniversitesinden bir profesörünün bu cevabı onu şaşırttı mı? “Hayır, hiç şaşırmadım” diyerek, şöyle devam ediyor:
“Bu ilk değil maalesef son da olmayacak. Normalde Batı camiasında bu tarz ayrımcılıklar açık açık dillendirilmez; örtülü şekilde yapılır. Burs vermemekten tutun iyi bir akademik makalenin yazarının ülkesine bağlılığı, politik görüşü ya da ırkı nedeniyle basılmamışlığına kadar o kadar çok örnek var ki. Bu bir şekilde ifşa olmuş. Hocanın ‘acemiliği’ diyelim.”
BU FAŞİZAN TUTUM İLK DEĞİL AMA KEŞKE SON OLSA
İMRA Uluslararası Göç ve Mülteciler Derneği Başkanı, AK Parti İstanbul milletvekili, Doç. Dr. Sare Aydın, akademinin özgür düşünce, objektivite ve bilime hizmet eden bir kurum olduğuna dikkat çekerek, “Dünyadaki tüm akademisyenlerden beklenen öncelikle etik davranmasıdır. Etik de ahlaki temel değerlere dayanır. Kendi dünya görüşünüz ya da yaşadığınız ülkenin dış politika uygulamalarını baz alarak bir davranışa girmeniz ise akademik ahlaka ve etik değerlere sığmaz. Eğitim gibi temel bir unsuru diplomatik bahanelerle reddeden bir eğitimci öğrencilerine ancak faşizm aşılar. Maalesef dünyanın en özgür en demokratik ülkelerinde bile gerek ırk gerek cinsiyet gerek dünya görüşünden dolayı akademi içinde ayrımcılık, ırkçılık, mobinge uğrayanların sayısı çok fazladır. Fatma Zehra’nın bu başına gelen ilk olmadığı gibi keşke son olsa.”
AKADEMİ POLİTAKAYA BULAŞTIRILMAMALI
İbn Haldun Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Kemal Yılmaz ise üniversitelerin, siyasi olayların dışında eğitim ve araştırmaya odaklanarak kapsayıcı bir tavır sergilemesi gerektiğine vurgu yaparak diyor ki:
“Üniversitede böyle genel bir tavır mı yoksa bu daha çok bireysel bir tavır mı bunu iyi analiz etmek lazım. Başka örnekleri de varsa ‘genel’ bir tavır demek mümkün. Mesela şu an birçok Avrupa ülkesinin öğrencilerimize yönelik uyguladığı genel bir vize tavrı var. Bir politik yaklaşım olarak uyguluyorlar. Bu, şu demek: ‘Genel olarak ülkenize gösterdiğim tavrı eğitim- araştırma- bilime de gösteriyorum.’ Bu kabul edilebilir bir tavır değildir. Akademi, politikaya bulaştırılmamalıdır. Vize meselesi ve staj imkanlarına yönelik bu tavır daha üst seviyede dile getirilmeli ve takip edilmelidir.”
BANA YAPILAN HAREKET ALENEN IRKÇILIKTIR
Fatma Zehra S, İbn Haldun Üniversitesi’nde 3. sınıf psikoloji öğrencisi. 2 ay önce Erasmus+ stajından kabul alan genç kız Avrupa’daki üniversitelere, projelerinde yer almak için, başvuru yapmaya başladı. İsveç Stockholm Üniversitesi Profesörü Per Carlbring ile de bu noktada iletişim kurdu: “Aynı
üniversitedeki başka bir profesör beni memnuniyetle kabul edebileceğini yazarken Profesör Per Calbring 23 Kasım 2022’de şöyle yanıt gönderdi: ‘Sevgili Fatma, seni misafir etmeyi isterdim. Ancak, Türkiye İsveç’in NATO’ya girmesini engellediği için başvurunu reddetmek zorundayım. Üzgünüm.’”
HİÇ BEKLEMİYORDUM
Cevap karşısında şok olan genç öğrenci bir süre profesöre yanıt vermemiş ve etik değerlere uygunluk açısından avukat bir arkadaşından yardım alarak, şikâyet dilekçesi oluşturup, üniversiteye iletmiş. Diyor ki: “Hepimizin illa bir politik görüşü var. Benim de var. Ama bunu profesyonelliğe yansıtmak ne kadar doğru? Bana yapılan ayrımcılıktır, ırkçılıktır. Akademik bir ortamda böyle bir ayrımcılığın hele de alenen yapılabileceğini hiç beklemiyordum.”
PROFESÖR KAYIP
Profesörün çalıştığı departmanın başındaki hocaların şikâyet dilekçesi sonrası kendisinden özür dilediğini belirten Fatma Zehra, “Ama profesör ortada yok! Bırakın özür dilemeyi sosyal medya hesaplarını kapattı. Üniversite yönetimi hocaya ayrımcılık eğitimi verdiğini söylüyor ama hepsi bu mu? Koskoca profesör bu postayı yazarken yaptığının ayrımcılık olduğunun farkında değil miydi? Bu ırkçılığının başka somut bir çıktısı olmayacak mı? Bu profesörden resmi bir özür bekliyorum” diyor. Eğitimin politize edilmesine karşı olduğunu belirten Fatma Zehra, “Bu işin Batı’sı Doğu’su yok. Yanlış yanlıştır ve bu yapılan ayrımcılıktır. Nice eğitimler de alsanız ve hatta Profesör de olsanız temel etik ve ahlaki değerler önemli. Zihniyet meselesi” vurgusu yapıyor.
Paylaş