Paylaş
‘ABSÜRT’ KOLEKSİYON ZİNCİRİ
HER ne kadar marka bu kampanyayı ‘ömür boyu giyilebilir’ olduğuna gönderme yapma niyetiyle hazırlamış olsa da moda dünyasının gelmiş geçmiş en öncü markalarından biri olması sebebiyle kurucusu Cristobal Balenciaga, kampanyayı görse ne derdi diye düşünmeden edemiyor insan. Gerçi Balenciaga, her sezon birbirinden absürt kampanyaları ile adından fazlaca söz ettiren de bir marka. İşte birkaç hatırlatma:
Dünyaca ünlü moda markası dijital kampanya görselleriyle sosyal medyada alay konusu oldu.
Nurgül Yeşilçay ve Buse Çelik, benzer konseptte kıyafetler giyip tiye aldı.
Independent, araba paspasına benzeyen ve 2050 Euro’ya satılan (yaklaşık 35 bin lira) etek için “Marka, üzerine bir paspas giymek isteyen müşterilerini düşünmüş neyse ki...” yorumu yaptı.
Markanın mart ayında 925 Sterlin’e (yaklaşık 18 bin lira) piyasaya sürdüğü çanta 50 kuruşluk market poşetlerine benzetilerek alay konusu olmuştu.
TİKİ KIZLARIMIZ GİYER
Modacı Muammer Ketenci, “Yırtık, yamalı, anlamsız, saçma... Ne varsa... Eğer bunu ortaya atan çok ünlü bir marka ise hemen moda oluyor” diyerek giriyor söze, ‘Ben giymem şahsen’ diyerek de devam ediyor ve “Ama emin ol bu eski, püskü, yırtık ayakkabıları da alıp gururla giyen ‘tiki’ kızlarımız olacaktır. Onlar giyince de salı pazarına kadar düşer bu iş. Eskiden 70-80’ler yırtık kotlar ilk çıktığında ‘Asla giymem’ dedik, bak bugün herkesin dolabında en az bir tane var. Dolayısıyla asla ‘Asla’ demeyeceksin. Yırtık bir kot, vintage bir gömlekle kombin yapılabilir. Güzel durur mu? Göreceğiz. Hepimiz Avare filmindeki Raj Kapoor gibi dolanacağız sokaklarda” diyerek patlatıyor kahkahayı.
MARKA BAĞIMLILARI ALIR
Modacı Tuğçe Sayın, vintage modasının dünya çapında inanılmaz popüler olduğu hatırlatmasını yapıyor, ‘Ama markanın bu yaptığına vintage denilemez’ diyor, Balenciaga’nın son tasarımı için. Peki, ne denir? Sayın, “Moda faciası bence. ‘Nasıl olsa çok ünlü bir markayım, ne yapsam istediğim fiyata satarım’ kafası bu. Karşı taraftan bakalım. Marka meraklıları da zaten ne aldıklarından çok ne marka olduğu ile ilgililer. O nedenle eminim bunu giyen insanlar çıkacaktır. Gucci’nin yaptığı yırtık külotlu çoraplar da yok satmıştı. Marka bağımlıları kendilerini farklı hissetmek için alıp giyecektir” yorumunu yapıyor.
MODA DEĞİL, SANAT ESERİ
Model ve stil danışmanı Umut Eker, Balenciaga’nın modaya yön vermek gibi bir derdi olmadığını daha çok marka olarak kendi tavrını ortaya koymayı sevdiğini belirterek, “Ezber bozuyorlar. ‘Herkes bizim markayı giysin’ gibi kaygıları yok. O nedenle ürettikleri sınırlı sayıdaki bazı ürünlere modadan çok sanat eseri gözüyle baktıklarını düşünüyorum ben. Moda devinin şuursuzca tüketim meraklısı, bir kere giyip bir daha giymeyen zihniyete karşı bir duruş sergilediği düşünülse de fiyatlara bakınca ‘Gerçekten de amaç bu mu?’ Pek emin değilim. Kaldı ki markanın Paris Koleksiyonu bir başka marka, Converse’ten de ilham alınarak yapılmış. Yani burada markaların da bir savaşı var” diyor. Peki, bu ayakkabıları giyer mi? “Hem de çok severek. Hatta şu an ayağımda yara bantlı, eski ayakkabılarım var. Organik parçalara bayılıyorum” yanıtını veriyor.
DUYGU AKTARIMI VAR
Marka danışmanlığı ve defile stylingi yapan Tarık Gül, modanın sadece giyilebilir parçalar ürettiğini düşünmemek gerektiğini söylüyor ve diyor ki: “Moda bazen bir düşünceyi aktarma, bazen de bir başkaldırı olabiliyor. Balenciaga bunu en iyi kullanan markalardan biri, her sezon konuşulacak bir tasarım ile şaşırtıyor bizleri. Bu ayakkabıları da tasarımsal olarak sanat eseri gibi düşünebiliriz ki bakınca yoğun bir duygu geçişi var. Tasarımın ilhamı belki Nazi döneminde yitirilen insanlardan belki de evsizlerden alındı. Bu tasarım mantığı ile her sezon sundukları beni heyecanlandırıyor. Kısacası modayı giyilebilir değil, bir duygu aktarımı olarak düşünüyor ve yapılan işi başarılı buluyorum.”
REKLAMIN İYİSİ KÖTÜSÜ OLMAZ
Modacı Neslişah Yılmaz, lüks moda devinin tüketim çılgınlığına dikkat çekmek-sürdürülebilir modayı desteklemek amacıyla böyle bir kampanya başlattığını duyurduğunu söylüyor. Peki, gerçekte olan ne? Yılmaz, “Reklamın iyisi kötüsü olmaz denir ya, bugün birçok marka bu durumu PR olarak görüyor ve nasıl konuşulduklarından ziyade çok konuşuluyor olmaları onlar için de iyi bir reklam. Öte yandan elbette markaya meraklı olanlar bu yıpranmış ayakkabıları da bayılarak alacaktır” yorumu yapıyor.
Paylaş