Paylaş
DEMANSİYEL BİR SÜRECİN BAŞLANGICINDA
Amerikan Başkanı iddia edildiği gibi hasta mı değil mi? Washington Post gazetesi Biden’a ‘alternatif’ 10 isim başlıklı bir makale yayınladı. Alzheimera yakalandığı iddiaları da var. BEYİNDER Kurucu Başkanı, nörolog Prof. Dr. Derya Uludüz’ü aradım. Videolarını beraber izledik, şöyle diyor: “Elbette uzaktan kesin bir yorum yapmak çok zor ancak izlediğimiz bu tablo beyin ile alakalı dejeneratif (yaşlılığa bağlı) bir süreçte olduğunu gösteriyor. Bu süreçteki hastaların halüsinasyon görmesi, karşısında biri olduğunu sanması ya da istemsiz olarak hareketler yapması olasıdır. ‘Kesin alzheimer’ demek yanlış olur ancak alzheimer da demansın (unutkanlık) bir parçasıdır. Demansiyel bir sürecin başlangıcında olma ihtimali yüksek. Hatta Biden’ın hareketleri ‘frontotemporal demans’a -ilerleyici sinir hücresi kaybına bağlı bozukluk- da hayli benzemekte.”
YAŞI HİÇBİR ZAMAN SAKLANMADI
Global stratejist Hakan Akbaş, ABD’de bir başkanın görevini yerine getirip getiremediği ile alakalı kongre ve temsilciler meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin de içinde olduğu süreçlerin işletildiğine dikkat çekerek, “2024’teki seçime demokratların Biden’ı yeniden aday gösterip göstermeyeceğine bu bahsedilen fotoğraflar değil işletilen süreçler ve alınacak tıbbi raporlar ışığında karar verilecektir” diyor. Biden’ın gafları ya da garip diyebileceğimiz tutumlarına ilişkin ise şu yorumu yapıyor: “Birçok liderin uyuklarken, sendelemiş ya da düşmüş halde birçok fotoğrafı-videosu var, ki Biden zaten yaşlı bir adaydı. Yaşı hiçbir zaman saklanmadı. Kaldı ki partisi açısından da yaşının avantajını kullandı ve birleştirici olduğu için aday gösterildi. Dolayısıyla ABD seçmeni için yaşa bağlı sorunların büyük bir anlamı yok. ABD basınında, marjinal yayınlar hariç ana akım medyada bu durum haber olmadı.”
ABD’Yİ MÜESSES NİZAM YÖNETİYOR
Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, ABD’nin, başkan kim olursa olsun, güvenlik ve dış politikalarının temel çizgisinin pek değişmediğini belirterek, “ABD Başkanı olmanın kendi içinde özel koşulları vardır ve Biden da o koşullarla örtüşmekte. Biden yönetiminin Obama yönetiminin devamı olduğunu düşünüyorum ki kendisi zaten Obama döneminde başkan yardımcısıydı. Şöyle bir bakınca politikalarında pek bir fark yok aslında. O da İran nükleer anlaşmasını bir an önce toparlama derdinde. 90’larda ABD hegemon bir güçtü ama şimdi değil, müttefikler önemli. ABD, Ukrayna krizini iyi kullandı. NATO’yu Ukrayna üzerinden birleştirdi, bu büyük başarı ama bunu Biden kendisi mi yaptı? Hayır. Dolayısıyla ABD’yi müesses nizamı yönetiyor demek yanlış olmaz” diyor. ABD Başkanı’nın bize tuhaf gelen hareketlerinin Amerikalılar tarafından, yaşı olması sebebiyle, pek tuhaf karşılanmadığını da belirten Prof. Dr. Güney, “Yaşı var, ayağı tökezliyor, gaf yapıyor ama günün sonunda bu bir ‘ekip’ işi. Buna bakmak lazım. Şu an Rusya’yı daraltmak, Avrupa’yı bir masada toparlamak, içeride de benzin fiyatlarını düşürmek ve enflasyona çare bulmak ABD yönetimi ve seçmen için daha önemli gündem maddeleri” hatırlatması da yapıyor.
MACRON NEDEN ‘SAĞA ÇEKTİ’
Gelelim Fransız lidere. Önce Ukrayna lideri Zelenski’yi taklit ettiği, ardından da ‘bağrı açık’ olarak verdiği ‘maço’ pozlarının kararsız seçmeni etkilemeye yönelik olduğu söyleniyor. O fotoğraflarını uluslararası ilişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney’e de gönderdim, “Bu pozlara yorum yapmak mümkün değil, gerçekten çok ilginç” diyerek, şöyle devam ediyor: “Macron’un zorlandığı bir gerçek. Neredeyse tüm politikaları başarısız oldu. Neoliberal politikaları desteklemesi, emeklilik yaşının yükseltilmesi, benzin fiyatlarının arttırılması, orta-alt sınıf lehine herhangi bir söylemi olmaması ve enflasyon... Belki de bu nedenle uluslararası meselelerle ilgilendi. Ukrayna’nın işgali ile devam eden süreçte Rusya-Ukrayna arasında arabuluculuk yapmaya çalıştı, sıklıkla Putin ile temas kurdu. Ancak öte yandan aşırı sağcı Marine Le Pen de yükselişteydi. Belki de o nedenle bir imaj yenileme ihtiyacı duydu Macron. Bu ‘maço’ tavırla ‘Aşırı sağdan oy alırım’ diye mi düşündü acaba? O ne düşünürse düşünsün Fransa’da seçimlerin sonucunu sosyalistlerin kararı belirleyecek.”
KENDİNE RAĞMEN KAZANABİLİR
Macron’un güçlenen radikal sağ seçmenine yönelik hamleler yapmasının muhtemel olduğunu sıklıkla dile getiren Eski Paris Büyükelçisi Uluç Özülker, Macron’un ‘sağa çekişine’, “Pozları pek işe yaramaz. Burada Macron değil Fransız seçmeninin nasıl davranacağına bakmak lazım” yorumunu getiriyor ve Paris Büyükelçisi olarak görev yaptığı dönemde, Jacques Chirac’ın tarihi oy oranıyla kazandığı seçimi anımsatıyor: “Chirac’ın kazanması mümkün değildi. Sosyalist Parti’nin adayı Jospin 2. tura çıkamadı. Chirac bir Jean-Marie Le Pen ikinci oldu. Bunun ardından Fransa’da adeta zımni bir teşkilatlanma oldu ve tarihte görülmemiş bir oranla, ikinci turda, seçilmeyeceği varsayılan Chirac yüzde 82.2’yle seçimi kazandı. Senaryo yine benzer. Aşırı sağın toplamı yüzde 35 bandında. Macron hiç başarılı değil; sıkıntılar yarattı ve sevilmiyor. Bu noktada Macron’un pozlarından ziyade Jean-Luc Melenchon’un yani sosyalistlerin ne yapacağı önemli. Oy kullanmazlarsa işi zor Macron’un ancak oy kullanırlarsa da asla Le Pen’e vermezler ve Macron bu işi bitirir. Kendine rağmen bu seçimi yeniden kazanır.”
Paylaş