Paylaş
BAKANLIK: KİRLİLİKTEN KAYNAKLI
Bayraklı Sahili’ne çupra ve levrek başta her boydan yüzlerce ölü balık vurdu. Kokusu ise Kordon Boyu ve Göztepe Sahili dahil birçok noktaya yayılmış durumda. Sinekler de cabası. Manzara endişe verici. İzmir Büyükşehir Belediyesi Deniz Koruma ekipleri tedirginlik yaratan ölü balıkları toplamak için seferber oldu ama elbette sorun, sadece ölü balıkları toplamak ile çözülecek kadar yüzeysel değil. Büyükşehirden yapılan açıklamaya göre; İZSU, Bornova deresinin denize döküldüğü noktadaki dip çamuru temizliyor, Bayraklı sahiline kurulan 4 hidrosoft pompayla da denizden çekilen su filtrelenip, yeniden denize boşaltılarak, sudaki oksijen arttırılmaya çalışılıyor. Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın başlattığı ilk inceleme de tamamlandı, buna göre balık ölümlerin sebebi sudaki aşırı kirliliğe bağlı oksijen yetersizliği. Ayrıntılı inceleme için de Deniz İzleme Gemisi ile Mobil- Atık Su Laboratuvarı görevlendirildi, İzmir Körfezine deşarj olan 7 dere ve atık su kaynaklarında da denetim yapılıyor.
KÖRFEZİN YÜKÜ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Marmara Denizi’ne defalarca dalarak, müsilaj konusunda araştırmalar yapan, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi öğretim üyesi, Prof. Dr. Mustafa Sarı’yı aradım. Diyor ki: “İzmir körfezi, özellikle de iç tarafı, ciddi anlamda kirliliğe maruz. Azot ve fosfor yükü çok fazla. Normal şartlarda Mart- nisan yani ilkbahar aylarından itibaren körfezin sığ kıyılarında ötrofikasyon (en büyük etkeni fosfattır. İnsan ve hayvan atıklarının noktasal boşalımı sebebiyle de oluşan bir durumdur) yani alg patlamalarını zaten görüyorduk. Geçmişte birtakım uygulamalarla kirlilik yükü azaltılmıştı ama anlaşılıyor ki bunlar artık yeterli gelmiyor. Ve körfezin yükü her geçen gün artıyor.”
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KABAHAT BULMAYIN
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay dün bir basın toplantısı yaptı ve körfezdeki renk değişikliği ve balık ölümlerinin plankton çoğalmasıyla ortaya çıktığını düşündüklerini belirterek, “Alg denen bu tür geçen yıl körfezde ilk kez saptandı. Hatta geçen yıl da alg patlaması gerçekleşti, bu yıl da ikincisini yaşıyoruz. Bu türler bizim denizlerin türleri değil, muhtemelen gemilerle, sonradan taşındı. İklim değişikliğiyle de çoğalıyor ve körfezde baskın hale geliyorlar” dedi.
Prof. Dr. Sarı’nın bu açıklamaya bir itirazı var: “Doğru, tüm dünya küresel iklim değişikliğinin etkisi altında. Ancak tüm kusuru ve de yükü iklim değişikliğine bağlamayı kabul etmiyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin açıklamasına üzüldüm doğrusu. İklim değişikliğine bağlı olarak deniz suyu sıcaklığı artmış, alg patlaması olmuş, alglerde oksijeni tüketmiş ve balıklar da ölmüş! Açıklama teknik olarak doğru aslında ve bunda illa iklim değişikliğinin de payı var elbette. Ancak asıl sorun bu değil İzmir Körfezinin yoğun şekilde kirli olmasıdır.”
ACİL EYLEM PLANI ŞART
Peki gelecek yıllarda bir benzeri daha yaşanmasın diye ne yapılmalı? “Cevabı basit” diyor Prof. Dr. Sarı, “Körfezi kirletmeyeceğiz.” Şöyle devam ediyor: “Peki bunun için bir çalışma var mı dersen öyle bildiğim bir ‘acil’ eylem planı yok hali hazırda. Oysa İzmir ve hatta İzmit Körfezinin de şu saat itibari ile bile, bir litre atığa daha tahammülü yok! Tüm şehirlerin- endüstri atıkları buralara boca ediliyor. Belediyelere kulak verseniz ‘arıtma tesisleri harıl harıl çalışıyor.’ Devlete kulak verseniz, ‘denetimler çok sıkı.’ Ama denizlerimiz gerçekte ne olduğunu söylüyor. Tüm yetkililer orada, örnekler alınıyor, çalışmalar yapılıyor şu an. Bunları alkışlıyorum ama ya sonra? Bu çalışmalar eyleme dönüşmezse bir anlamı yok! 2020’de Marmara Denizinde yaşanan müsilaj felaketi sonrası 22 maddelik bir eylem planı oluşturuldu ve yola çıkıldı. Şimdi aynı şekilde tüm tarafların katılımı ile çok acil bir eylem planı yapılmalı ve devreye sokulmalı. Yoksa bunlar daha iyi günlerimiz.”
‘KÖRFEZDE YÜZMEYİ VADEDEMEM’
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay açıklamasında, göreve geldiği dönemde Konak’tan Karşıyaka’ya yüzme sözü veren eski Başkan Tunç Soyer’e de gönderme yaptı: “5 yılın sonunda körfezde yüzmeyi vadedemem ama bugüne oranla daha temiz bir körfezi bırakmayı vadedebilirim.” Toplantıda öne çıkan başlıklardan biri de bakanlıklara yaptığı işbirliği çağrısıydı: “Denizler ve iç sularda yaptırım Çevre, Şehircilik Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığında. Belediyelere ve diğer kurumlara icraat yetkisi verilmiş değil. Bunu bir bahane olarak, sorumluluğu başka kurumlara yıkmak için söylemiyorum. Mevzuat böyle. Şunu da söylemek isterim işbirliğine hazırız. Geçmiş dönem eksiklerinden biri de bu. Maalesef Büyükşehir ile Bakanlık arasında Körfez sorunu ile ilgili yoğun bir iletişim olmamış. Bunu gidermek gerekiyor. Ben elimi uzatacağım, umarım o el boşta kalmayacak. Uzattığım el sıkılına kadar elimi havada tutmaya devam edeceğim.”
Paylaş