Paylaş
‘CİN ÇIKARMADIM KÖTÜ ENERJİ KOVDUM’
Etik gazetecilik ilkesi gereği Pelin Hürman’ı aradım, kendisi ve eşi Muhammed Ali Bey ile konuştum. YouTube’un buna benzer içeriklerle dolu olduğu, programın da TV’de yayınlanmadığını söylüyor ve yaptığının cin çıkarma değil ‘kötü enerji kovma’ olduğunu iddia ediyor: “Benim duam insanların kendilerinde kötü enerji olup olmadıklarını anlamaları içindi. Neden bu kadar gündeme geldi? Siyaset ile alakalı bence. Birileri videoyu sanki TV’de yayınlanmış gibi, kasti olarak yayıyor.”
1- Metafizik uzmanıyım diyorsunuz, ne demek ‘metafizikçi?’
Metafizik, fiziğin bilinmeyen dalıdır. İslam’da da karşılığı bilinmeyen alemdir.
2- Fizikçi değilsiniz. Bilim ile de uğraşmıyorsunuz... Din eğitiminiz var mı?
Benin ilmim doğuştan geliyor. Çocukluğumdan beri bu boyuta açığım. ‘Musalla’ ile gelen varlıkları görüyor ve istediğim gibi de yönlendiriyorum. Hoca değilim, hiçbir tarikat ve cemaatle de ilişkim yok. Bu iş için asla bir ücret almıyorum. Bir kişi de çıksın desin, ‘Pelin Hanım benden para almıştır.’
3- Hayır için yapıyorsunuz yani... Peki, nasıl geçiniyorsunuz?
Muska yazmıyorum, okunmuş su vermiyorum. Dinimizce hurafe sayılan, şirk sayılan hiçbir işte yokum. Kişide bir sıkıntı varsa kendi yöntemimle dua edip gönderiyorum. 1-2 dakikalık iş için para talebim olmuyor. Zaten aile olarak paraya da ihtiyacımız yok. Ancak 3-4 aylık seanslar sonucu kişi kendini iyi hissederse ve gönlünden koparsa bize bir miktar veriyor yoksa onu da vermeyebilir, zorlama yok.
TV’DE DEĞİL YOUTUBE’DA
Canlı yayında cin çıkarma’ manşeti ile sosyal medyaya düşen videoda kendini ‘metafizik’ uzmanı olarak tanıtan Pelin Hürman dualar ediyor, gözlerini aça aça (o noktada itiraf etmeliyim ki korktum) iddiaya göre ‘cin çıkarıyordu’. Tepki üzerine Beyaz TV Genel Yayın Koordinatörü Osman Gökçek bir açıklama yaparak, programın TV’de değil ‘Her açıdan’ ismi verilen YouTube kanalında yayınlandığını ve içeriğin yayıncılık ilkelerine uymadığı için kaldırıldığını duyurdu.
CİN ÇIKARTMAK DİYE BİR ŞEY YOK
Din İşleri Yüksek Kurulu eski üyesi Prof. Dr. Cağfer Karadaş, İstanbul’da cin hastanesinin basılması üzerine verdiği röportajda şöyle diyor: “İslam da ‘İçine cin girmesi’ veya ‘Cin çıkarmak’ diye bir şey söz konusu değildir. Cinler kimseye musallat olmaz! Fiziki bir tesirleri söz konusu olamaz. Sahabe başta olmak üzere alimlerimiz ne cinler ne de cin çıkartma işi ile uğraşmışlardır. Toplumda cinlerle ilgili bilinen bilgilerin gerçeklik payı yoktur. Birtakım halüsinasyonları cin olarak isimlendiriyorlar. Peygamberimiz Kuran okurken cinler gelip dinlemiş, aldıkları bilgiyi de kavimlerine tebliğ etmişlerdir. Peygamberimizin cinleri görüp görmediği dahi ihtilaflı bir konudur.”
BUNLAR DUYGU İSTİSMARCISI
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku öğretim üyesi Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır, ‘cin çıkarma’nın İslam ile bağdaşmadığını belirterek, “Kuran’da cin var ama görülmezler. Şeytandan da ancak ‘Euzu Besmele’ çekilerek Allah’a sığınılır. Cin gördüğünü, çıkardığını söyleyen kişiler ise duygu istismarcısıdır. Burada asıl mesele kişinin kendi psikolojisini düzeltmesidir. İster ruhi ister fiziki olsun kişi ancak psikolojisini düzeltir, kendine güvenirse iyileşir. Bana baş vuran çok hasta oluyor. Onlara da diyorum ki: ‘Önce Kuran’ı okuyun. Anlayarak... Türkçe okuyun. Ancak bu size huzur ve güven verir.’ Hastalığınızı iyi etmenin en iyi yolu Allah’ın kelamını okumaktır. Yoksa ‘Üfledim’ ya da ‘Vurdum da iyileşti...’ Bunların hepsi saçmalığın daniskası” diyor.
‘TIK’ SİLAHINI DOĞRU KULLANIN
Tabii olayın bir de yayıncılık boyutu var. Program TV’de değil de sosyal medyada yayımlandı diye her şey ‘mubah’ mı? Beykent Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi, Dr. Cansel Poyraz Akyol diyor ki:
“Ekranda bizi rahatsız eden her görüntüden sonra ‘RTÜK devreye girsin, bunları denetleyen yok mu?’ gibi sesler duyuyoruz. Yayıncılığı, siyasilerden oluşan RTÜK ve benzeri oluşumların inisiyatifine terk etmek özgürlükler adına büyük hata olur. Ki bu çetrefilli meseleyi, sadece kanunla da çözemeyiz. Bize de düşen görevler var. Elimizdeki ‘tık’ silahını doğru kullanmayı öğreneceğiz. Çocuklarımıza özellikle sosyal medyada nasıl güvenli bir şekilde var olacaklarını öğretecek, onları gerçek hayatın tehlikelerine nasıl hazırlıyorsak ekrandaki tehlikelere karşı da öyle hazırlayacağız. Bu konuda okul yönetimlerinden doğru uzmanlar ile bizleri buluşturması için talepkâr olacağız. Eğitim sistemi, medya okuryazarlığı kavramına yatırım yapacak, gerekirse zorunlu ders olarak müfredata girecek. İletişim fakülteleri sadece 5n1K’yı değil sorumlu etik yayıncılığı da bilen gençler yetiştirecek. Reklam verenler ve sponsorlar da markalarını ekranlarda konumlarken sadece reyting ya da tıklama kriteri değil konuk kalitesi, içerik gibi unsurlara da dikkat edecek.”
Paylaş