Paylaş
MERHUM ÖZAL’IN BİLE KABRİ AÇILDI ARTIK TÜM ŞÜPHELER DAĞILMALI
Başsavcılığa yaptıkları ‘Garipoğlu’nun mezarı açılsın’ talebinin reddedilmesinin hemen ardından konuşmuştum baba Süreyya Karabulut ile. Anayasa Mahkemesi’ne gideceklerini duyurmuş ve demişti ki: “Uyuyamıyorum. Kızım her an gözümün önüne geliyor. Bir an önce mezar açılsın ve bu işkencemiz de bitsin. Vicdanım çok sızlıyor.” Sadece acılı baba değil kamuoyunun da vicdanı sızlıyor. Zira 2014’te, Silivri 5 No’lu Cezaevi’ndeki tek kişilik hücresinde, kendini astığı ve öldüğü açıklanan Cem Garipoğlu’nun öldüğüne inanan neredeyse yok! Karabulut Ailesi’nin avukatı Dr. Rezan Epözdemir ölüm haberini aldıkları günü şöyle anlatıyor: “Haberi alır almaz, müvekkilimiz Nagihan Karabulut ile Silivri Başsavcılığına gittik. Soruşturma savcısı olan genç meslektaşım ile görüştük, hatta kendisi cinayeti medyadan takip ediyormuş, anne Nagihan Karabulut’a sarıldı, başsağlığı diledi, ağlaştılar. Otopsi işlemi baştan sona kayda alınmıştı. Bize sunulan fotoğrafların fotokopilerini, video ve DNA örneklerine ilişkin hazırlanan raporları inceledik. Savcı Hanım da yapılan incelemeler sonucu, ölenin Cem Garipoğlu olduğuna ilişkin kanaatinin kesin olduğunu ifade etti. Bunun üzerine adliye önünde bir açıklama yaptık ve Karabulut Ailesi ölenin Cem Garipoğlu olduğuna inandıklarını ifade ettiler.”
Münevver Karabulut - Cem Garipoğlu
KAMUOYU ÖLDÜĞÜNE NEDEN İNANMIYOR
Ancak kamuoyu Garipoğlu’nun öldüğüne bir türlü ikna olmadı. Arşive baktım da... Haklı sebepler var. Garipoğlu’nun cinayetten sonra 197 gün kaçması, teslim olana kadar da bulanamaması, ailesinin maddi güçle delilleri (güvenlik kamerası görüntülerini yok etmek gibi) karartmaya çalışması, cinayet günü evlerinde 700 bin dolar bulunması, parayı bulan ama tutanağa geçirmeyen 6 polisin tutuklanması, Garipoğlu’nun hapiste Çince öğrenmeye başlaması gibi...
KANLI KANEPEDEKİ POZ BİZE ‘ACABA’ DEDİRTTİ
Karabulut Ailesi’nin avukatı Dr. Rezan Epözdemir’e dönüyorum. Diyor ki: “Aslında hem deliller ışığında hem de yüksek güvenlikli bir cezaevinden ve de birbirinden farklı onlarca aktör; başsavcı, soruşturma savcısı, infaz savcıları, infaz koruma memurları, adli tıp hekimleri varken, maddi gücü ne olursa olsun, bir hükümlünün hepsini birden atlatıp, kaçmasının imkânsız olduğunu düşünüyorduk. Ta ki 2 yıl önceye kadar. Garipoğlu Ailesi’nin 3 Mart yani Münevver Karabulut’un katledildiği gün parti vermesi, sonrasında kardeş Sakine Garipoğlu’nun ünlülerle çıktığı ‘eller havaya’ gezmeleri, ailenin testere ve musluk işaretleri olan ‘imalı’ paylaşımları, dahası ve en önemlisi ailenin üzerinden onca yıl geçmesine rağmen atmaya kıyamadıkları, cinayetin işlendiği ‘kanlı’ kanepede kahkahalarla poz vermesi... Bir şeyler ispatlamaya çalışıyor, durumdan hoşnutsuz değiller de reklamını yapıyor, bu cinayete bir kutsiyet atfediyor gibiler... Dolayısıyla bizde ‘acaba’ oluştu. Bu sebeple fethi kabir işlemi, mezarının açılmasını talep ettik. Bizim taleplerimiz daha önce bu işlemlerin yapıldığı gerekçesi ile reddedildi. Baba Nida Garipoğlu da aynı zamanlarda ‘Aile olarak biz de rahatsızız’ diyerek başvuruda bulundu. Hatta biz bunun ailenin bir iletişim stratejisi olduğunu ve mezarın açılmayacağını düşünüyorduk. Bugün gelinen noktada ise başsavcılık Cem Garipoğlu’na otopsi işlemi sırasında yapılan işlemlere ait fotoğraf ve video kayıtlarının hazırlanıp gönderilmesi talebinde bulundu.”
Rezan Epözdemir
VİCDANLAR RAHATLAYANA KADAR PEŞİNDEYİZ
Peki şimdi ne olacak? “Bilirkişi oturup videoyu yeniden izleyecek, bizim de gördüğümüz fotoğraflar yeniden incelenecek. Dökümü yapılacak” diyor Dr. Epözdemir ve raporun yeniden tanziminin yarını bulacağını işaret ediyor. Diyelim ki ölenin Cem Garipoğlu olmadığına dair yüzde 1’lik bir şüphe oluştu. Peki ya o zaman? “İşte” diyor Dr. Epözdemir, “O zaman Garipoğlu’nun mezarı açılacak.” Öyle bir şüphe oluşmazsa ve ‘yüzde yüz o’ raporu çıkarsa da Karabulut Ailesi itiraz edecek. Yeni bir bilirkişi atanmasını ve mezarın açılmasını talep edecek: “Vicdanlar rahatlayana kadar peşindeyiz! Bir an önce fethi kabir işlemi yapılması ve mezarın açılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ülkede, suikasta kurban gitmiş olabileceği endişesiyle, yürüyen bir soruşturma kapsamında, merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın dahi mezarı açıldı. Cem Garipoğlu sayın Özal’dan daha kıymetli birisi değil! Maddi gerçeğin ortaya çıkması ve adaletin tecellisi için bu, elzemdir.”
FOTOĞRAFLAR VE VİDEOYU İNCELEMEK YETMEZ MEZAR AÇILMALI
Adli tıp uzmanı, Prof. Dr. Halis Dokgöz, kamuoyu vicdanının böylesine rahatsız olduğu bir konuda, bilirkişinin eski fotoğraflar ve videoları izlemesinin yeterli gelmeyeceğini belirterek, “Adli tıpta şöyle bir inanışımız var: ‘Aşkta ve adli tıpta ne ‘asla’ ne de ‘daima’ vardır. Şüphe varsa olasılık, olasılık varsa bunun gerçek olması olasılığı da var. Çok düşük bir ihtimal olsa bile. Dolayısıyla muhakkak fethi kabir yapılmalı. Aksi takdirde şüpheler hiçbir zaman dağılmaz” yorumunu yapıyor. Üzerinden 10 yıl geçti. Mezar açılabilir mi peki? Yanıtı şu: “Size çok gelebilir ama 10 yıl uzun bir süre değil. DNA karşılaştırması için uygun. Elbette yumuşak doku kalmamıştır, kemik parçaları, dişler bulunacak. Alınan örnekler Garipoğlu’nun anne ve babasından alınan DNA örneği ile eşleştirilecek. Ancak böylelikle bu dava üzerindeki sis perdesi aralanır. Yoksa kimseyi ikna edemezsiniz.”
Halis Dokgöz
Paylaş