Paylaş
ALAN RAZI SATAN RAZI
TÜRES Genel Başkanı Ramazan Bingöl’e bu fiyatlandırmanın pandemi ile alakalı olup olmadığını, bir tabak dönerin 370 liraya satılmasına ‘fırsatçılık’ denilip denilemeyeceğini soruyorum. Cevabı net: “Bana göre durum normal. Bu arz-talep meselesi. Kişi fiyatını koyuyor, müşteri de bunu bilerek, isteyerek gidiyor. Zorla satmıyor ki sana.” Serbest piyasa ekonomisinin tam da bu fikre dayandığını belirten Bingöl şöyle devam ediyor: “İsteyen başka yerde 20 liraya da döner yiyebiliyor mu? Yiyor. O zaman bu eleştiriler niye? Geçen sene Fransa’da Michelin yıldızlı bir restorana gittim. ‘Kişi başı 300 Euro’ diyor. Bunu kabul ederek oraya gidiyorum, sonra da ‘Vay efendim, çok pahalı’ diye isyan ediyorum. Olur mu böyle bir şey? Ya gitmeyeceksin ya da şikâyet etmeyeceksin. Ne işin var o lüks restoranlarda? Hem sosyal medyadan hava atacak hem de tantana yapacak. Olmaz.”
ONLAR YÜZÜNDEN BODRUM BİTTİ
HAŞİM Yiğit, 10 yıldır Bodrum’da yaşıyor. Yalıkavak’ta Mynos isimli restoranı var ve ‘fahiş’ fiyat uygulayan tüm işletmecilere öfkeli. “Onlar yüzünden turizm bitti. Bodrum aslında bu kadar pahalı bir yer değil” diyor. Yiğit, işlettiği balık restoranın deniz kenarında, izole ve hayli şık olduğunu ve buna rağmen fiyatları hiçbir zaman yukarı çekmek gibi bir derdi olmadığını da belirterek şöyle devam ediyor: “Balık restoranları ete göre pahalıdır ama şöyle örnek vereyim. Mezeler bizde 25 TL. 4 kişilik taze kalamar 85 TL. Bir bardak duble alkollü içecek 45 TL. İnsanlar tabağı 370 liraya döner, bardağı 61 liralık kolayı görünce ‘Aman Bodrum’da kazıklanmayayım’ diyerek geleceği varsa da vazgeçiyor. Haydi dönerde bir emek var diyelim. Nasıl bir sunumdur ki bir bardak kola 61 TL? Allah akıl fikir versin. Buradaki işletmelerin ömrü zaten çok uzun vadeli olmuyor. ‘Kısa zamanda ne kazansam kâr’ deyip, ortalığı dumana çevirip gidiyor. Ceremesini biz çekiyoruz. Milletin ayağı kesiliyor.”
FİYATLAR BODRUM GENELİNİ YANSITMIYOR
BODRUM Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği Başkanı Serdar Karcılıoğlu’na telefon ile ulaşıyorum. Gayet samimi ve net konuşuyor: “Bodrum ve Türkbükü özelinde lahmacun ile başlayıp 1000 liralık şezlong ile devam eden linç kampanyası şimdi döner ile devam ediyor” diyor. Karcılıoğlu gündeme gelen işletmenin konsepti açısından üst düzey gelir grubuna ait özel bir tesis olduğunu ve menülerinde en ufak ayrıntısına kadar fiyatlandırmanın yer aldığını da belirterek “Bu fiyat hiçbir şekilde Bodrum’un genelini yansıtmıyor. Bir marka tesisin verdiği özel hizmet, konfor ve lükse karşılık uygulanmış bir fiyat. Bu işletmenin hemen yanında gayet de kaliteli bir başka ‘in’ mekânda tabağı 60-70 liraya döner yemek mümkün. Durumu genelleştirmemek lazım” diyor.
LÜKSÜN VE KONFORUN BEDELİ VAR
Dünyanın her yerinde lüksün ve konforun bir bedeli olduğunu belirten Karcılıoğlu, şöyle devam ediyor: “Buradaki asıl sorun işletmede değil, müşteride. Fiyatları menüde gördüğü halde o mekânda ısrarla kalıp yemeğini sipariş etmek ve hesap gelince de adisyonun fotoğrafını çekip sosyal medyada yayınlamak, böylesi bir algı yaratmak ayıptır. Bunlar birer Bodrum düşmanıdır.”
UYGUN FİYATLI ŞIK YERLER DE VAR
GAZİANTEPLİ şef Tahir Tekin Öztan’ın Bodrum Akyarlar’da küçük bir işletmesi var ve “Bodrum ateş pahası” diyenlere de tepkili. Öztan “Gidilen yerin markası, çizgisi belli. Oraya giden zaten ödeyeceği rakamı biliyor. Gittikten sonra ‘Bu pahalı’ demeyi anlamlı bulmuyorum. Bodrum’u tek bir mekânla özdeşleştiremezsiniz. Halka açık yerde 50-100 lira verilecek restoran, beach de var. Herkese ve her keseye hitap ediyor” diyor. Öztan kendi işletmesinde 50 lira şezlong ücreti aldıklarını ancak bu rakamı sonra adisyondan düştüklerini belirterek “Pahalı mekânlara talep olduğu sürece arz da olacaktır. Bu kaçınılmaz. Burada işletmeden çok müşteri hatalı. Fiyatı bilerek gidiyor. Bodrum’u karalamanın bir anlamı yok. Uygun fiyatlı şık yerler de mevcut. Bizde döner-et çeşitleri 50-100 lira arasında” diyor.
PARAYLA STATÜ EDİNME ÇABASI
PSİKOLOG Esra Ezmeci: “‘Oraya gittim’ diyebilmek, hele ki sosyal medyada bunu paylaşmak bir prestij haline geldi. Bu durum kişiler için adeta egosal bir beslenme. Günümüzde aslında çoğu şeyi, kendi tatminimizden daha çok ‘dışarıdan iyi göründüğü için’ yapıyor ve itibarı parayla satın alabileceğimizi düşünüyoruz. Marka bir kıyafet almak gibi düşünün. Orada da parayı döner için değil, bir marka, prestij ve konum sahibi olduğumuzu göstermek için ödüyoruz. Bodrum ünlülerin, iş insanlarının, sosyetenin uğrak yeri olmasa kimsenin illa Bodrum’da öyle bir mekânda yemek yeme cabası da olmazdı. Göstermek, ‘Bak bende var’ demek, aslında biraz da kültürümüzle alakalı bir durum. Avrupa’da daha bireysel kültürlerde kişiler iyiyi isterler ama aynı yemeğe başka mekânda daha fazla para vermezler. Ama bizim gibi kolektif toplumlarda başkalarının sizin ne yaptığınızı görmesi, bilmesi önemlidir. Aldığı kıyafet, bindiği araba, yemek yediği yer kişinin konumlanmak istediği yerdir.”
Paylaş