Paylaş
OBEZİTE PANDEMİSİ VAR
Ülkece yemeyi seviyoruz ama yedirmeyi daha çok seviyoruz. “Allah aşkına” ile başlayan ısrar kimi zaman sırf sofraya konulanın tadına bakılmadı diye gönül koymaya kadar gidiyor. Hele bayramlarda. Günlük yaşamımızda tükettiğimizden fazlasını, hatta en ağır yiyecekleri koyuyoruz soframıza. Çünkü gelenek, göreneğimiz böyle. Adı üzerinde ‘şeker’ bayramı. En çok da tatlı tüketilecek. Ama dikkat! Zira ülkece başımız zaten obezite ile dertte. Türkiye, son 10 yıldır obezitede Avrupa’da ilk sırada. Türk Obezite Cerrahisi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Oktay Banlı, Türkiye’de 3 yetişkin ve 10 çocuktan birinin obezite ile mücadele ettiğini söylüyor ve ekliyor: “Her 100 kişiden 15’i diyabetik. Ülkemizde obezite pandemisi yaşanıyor. Böyle giderse 20 yıl sonra nüfusun yüzde 50’den fazlası obez olacak.”
TOPYEKÛN SEFERBERLİK OLMALI
Peki ne yapmalı? Yanıtı net: “Öncelikle bu konuya bakışımızı değiştirmeliyiz. Okullardan başlayarak topyekûn bir seferberlik ilan edilmeli. Daha çocukluktan dengeli beslenmeyi ve bedenine uygun bir spor alışkanlığı edinmeyi ve bunu da devam ettirebilmeyi öğretmeliyiz yeni nesle.”
ŞEKER VE KARBONHİDRAT
“Bayram özelinde öneriniz olur mu?” soruma ise şu cevabı veriyor Prof. Dr. Banlı: “Bayram rehaveti çoktan başladı. Tatlılar, börekler masaya çoktan kondu. Hadi bayramın ilk günü sofranın hakkını verdiniz diyelim ama sonrasında şeker ve karbonhidrattan uzak durun lütfen. Bu yediklerinizin vücutta yağ olarak biriktiği; karaciğerde yağlanma, kalpte problemler, diyabet ve obeziteye yol açtığını ve obezitenin de hipertansiyon, uyku apnesi, diz-bel ağrısı ve psiko-sosyal bozukluklara sebep olduğunu unutmayın. Dolayısıyla ‘ama tatil’, ‘ama bayram, ‘ama anam elleri ile yapmış’ demeden obeziteye yol açabilecek beslenme alışkanlıklarından bir an önce vazgeçmeliyiz.
Prof. Dr. Oktay Banlı
HAREKET ET EKRANI AZALT
Ve hareket çok önemli. Her yere araba ile gidiyoruz. Yürümüyoruz. Olmaz! Telefon ekranına ve TV’ye bağımlı olmuşuz, saatlerce hareketsiz kalıyoruz, bir şey izlemeden yemek yiyemiyoruz. O zaman da ne kadar yediğimizin farkında olmuyoruz. Kilo aldıkça hareket etmiyor, hareket etmedikçe kilo alıyoruz. Kocaman bir kısır döngü. Bu sarmalın içinden çıkmak zorundayız. Yoksa kanser başta hastalıklar katlanarak artacak. Çocuklarımıza da iyi örnek olmalıyız.”
3 GÜNLÜK KAÇAMAK
- “Peki bayramda nasıl beslenelim?” sorusuna ise Diyetisyen Derya Binici yanıt veriyor: “9 günlük tatilin sadece 3 günü bayram. Dolayısıyla sadece bayram süresince, 3 günlük kaçamak hakkınız olsun. Tabii bu demek değildir ki 3 günlük hakkınız var diye önünüze her konulanı yiyin. Ölçü ve porsiyon önemli. Çünkü oruçtan çıkmış olacağız.
Derya Binici
Mideye fazla yüklenmek doğru değil. Örneğin;
KAHVALTI
Uyanır uyanmaz kahvaltıya oturmayalım. Kahvaltıdan en az 1 saat önce 1 bardak limon kürü ya da 1 bardak suya bir tatlı kaşığı elma sirkesi koyup içelim, ki kan şekeri dengelensin, metabolizma hızlansın, vücuttaki toksinler atılsın.
Sonrasında masadakilerden; simit, poğaça, börek dahil, güzel bir tabak yapalım kendimize. Ama tabağımız bittiğinde bir daha ortaya yönelmeyelim. İkinci tura dönmeyelim! Ve tabağımızda mutlaka yeşilliğimiz; maydanoz, dereotu, tere vs., muhakkak olsun, bol lif tüketimi çok önemli.
ÖĞLE
Kahvaltıyı geç yaptığınızı varsayarak öğle yemeğini atlayalım. Yerine 2 ara öğün veriyorum.
İlk ara öğün: 1 dilim tatlı yiyebilirsiniz ancak yanına siyah değil bitki çayı ile (hibüsküs, mate ya da kiraz sapı çayı sindiriminizi destekleyecektir.)
İkinci ara öğün: Yoğurt, cacık, kefir ya da ayran içine 1 tatlı kaşığı chia tohumu ekleyip içelim. Bu tokluğumuzu uzatarak bizi karbonhidrat isteğinden koruyacaktır.
AKŞAM
Bir porsiyon sebze yemeği + 1 porsiyon yoğurt (meze olabilir) ve bolca salata veya 1 porsiyon et yemeği + 1 porsiyon yoğurt (meze olabilir) ve bolca salata öneriyorum.
Akşam saati tatlı yemeyelim. Yatmadan önce de muhakkak 1 bardak limon kürü içilsin.
ARALIKLI ORUÇ İLE DEVAM
Vücut ramazan ayı boyunca susuzluk ve yemeksizliğe alıştı. Dolayısıyla bayram boyunca aralıklı oruç sisteminde beslenirsek, (sabah 11 ve akşam 19 arası) saat 19.00’dan sonra da kalorili yiyecek ve içeceği kesersek kaçamakları tolere etmiş oluruz. (19.00’dan sonra çay, kahve ve bitki çayı, su ve sade maden suyu serbest.) Aslında organlarımızın dinlenebilmesi için aralıklı beslenme tarzını yaşam tarzı haline dönüştürmek en doğrusu. Şunu da unutmayalım tabii:
LİMON KÜRÜ TARİFİ
Malzemeler:
4 adet limon
2 yemek kaşığı taze zencefil
2 yemek kaşığı biberiye
12 bardak su
Yapılışı:
12 bardak suya, kabukları ile doğranan 4 adet limonu ekleyip, 15 dakika kaynatalım. 2 yemek kaşığı doğranmış taze zencefil ile 2 yemek kaşığı biberiyeyi de ekleyip, 3 saat demlemeye bırakalım. Sonra da süzüp dolaba kaldıralım. Kürü, gebeler ve düşük tansiyonu olanların yapmasını önermiyorum.
Paylaş