Paylaş
AVRUPA ROTAYI TÜRKİYE’YE ÇEVİRDİ
Edremit, Havran, Burhaniye, Gömeç, Ayvalık ilçelerinin oluşturduğu Edremit Körfezi’nde yaklaşık 15 milyona yakın zeytin ağacı var. Bu, Türkiye’deki zeytin ağaçlarının yüzde 7-8’ine denk geliyor. Kuzey Ege’nin yağışlı ve nispeten soğuk iklimi sayesinde üretici bu yıl sezonun bereketli geçeceği konusunda hemfikir. 1930’dan bugüne zeytinyağı üretimi yapan Köklü Zeytinciliğin sahibi Çetin Kaya Kürlek, “Bu yıl yüksek sıcaklık Avrupa’daki zeytinlikleri kavurdu, bu durum rekoltede düşüş, küresel zeytinyağı arzında aksaklıklara yol açtı. Bu, zeytinyağımız için önemli bir fırsat. Daha önce Avrupa’dan pek talep olmuyordu ama bu yıl üretimimizin çoğuna talipler” diyor.
FİYATI ARTACAK
Zeytine ‘yeşil altın’ deniyor. Zeytinyağı için de ‘elmas’ denilebilir. Hele de bu yıl talep çok. Haliyle fiyatı da uçacak. Ziraat odaları litresi için 80-90 lirayı işaret ediyor ama üretici gübre, mazot gibi girdi maliyetleri sebebi ile litresinin en az 110-120 lira olmasında ısrarcı. Kürlek de aynı fikirde: “Zeytin ağaçlarımız Kaz Dağları’nın rüzgârı ile besleniyor. Aroması diğerlerine benzemez. AB tescili de var. Yeni mahsul, erken hasat, taş baskı soğuk sıkım zeytinyağımızın litresi 160 lira. 500 yaşını aşmış zeytin ağaçlarımızdan elde edilen özel üretimimizin yarım litresi ise 200 lira.”
ÜRETİMDE İKİNCİ TÜKETİMDE SONUNCUYUZ
TÜRK mutfağında sıcak ve soğuk yemeklerde kullanılmasına rağmen zeytinyağı kültürü olmadığından dert yanan Kürlek, şöyle devam ediyor: “Türkiye’de insanlar zeytinyağı diye hep kötü yağ yemiş. Bu sebeple adı ‘acı’ yağ olarak kalmış. Dolayısıyla Ege, Akdeniz dışında pek tercih edilmiyor. Zeytinyağı üretiminde ikinci ama tüketimde Avrupa sonuncusuyuz. Bir sebebi; neredeyse çürümeye bırakılan, hasadı geç yapılan, ‘kusurlu’ dediğimiz yağlar. Bu yağların kokusu ve tadı acı olur. Ucuza da satılır. Oysa sağlıklı yağın kokusu da güzel olur tadı da. Eğer zeytinyağı bir miktar genzinizi yakıyor ve o yakıcılık 10-15 dakikadan sonra geçiyorsa o yağ iyidir. Boyaya benzer bir koku alıyorsanız sahtedir.”
KRİZİ FIRSATA ÇEVİRMELİYİZ
Türkiye, zeytin üretiminde geçtiğimiz yıl İspanya’dan sonra, ikinci kez, en iyi düzeyine ulaştı, yıllık 50 bin tonluk ihracat ile yaklaşık 3 milyar dolarlık gelir elde edildi. Ancak Edremit havzası özellikle de Ayvalık bundan fazlasını vadediyor. Avrupa’nın jeotermal enerji kullanan en büyük serası Ayvalık sınırları içinde. Seranın da içinde bulunduğu 5 bin dönüm arazi üzerine kurulan Hasanbey Çiftliği’nde 1 dönüm zeytinlik (600 dönüm de Bergama’da) 35 bin meyve ağacı, her biri kendilerine ait ahır ve otlaklarda dolaşan inekler, danalar, yeni doğmuş buzağılar var. Zeytinciliğin yanı sıra, AB onaylı doğal sebze ve meyve, yanı sıra süt, peynir, yoğurt üretimi de yapılıyor. Tüm ürünler ‘Hasanbey.com’ ile Türkiye genelinde tüketiciye direkt ulaştırılıyor. Çiftliğin başında ise 34 yaşında genç bir kadın, Arzu Şentürk Salık var. Türkiye’de tarımın büyümesi ve gelişmesi için zeminin ‘uygun’ olduğunu belirten Salık, şöyle özetliyor: “Pestisit kalıntısı gibi AB standartlarına uygun olmayan durumlar nedeni ile Avrupa özellikle de nisan sonrası Türkiye’den asla sebze-meyve almaz, alsa bile kota koyardı. Ama şimdi Avrupa’dan günde en az on telefon alıyoruz. Şu an çok büyük krizdeler. Hollanda, enerji krizi sebebi ile ısıtma yapamayacağı için üretim sezonunu yaza kaydırdı. Ülke olarak bu durumu fırsata çevirebilir ve yapılan yanlışlar sebebi ile oluşan ‘olumsuz’ algıyı kırabilirsek Türkiye’de tarım ve çiftçilik yeniden doğar. Fırsat bu fırsat. Şu an tek sorun ekonomik anlamda önümüzü görememek.”
ZEYTİN İLE TURİZM EL ELE VERMELİ
AYVALIK her ne kadar zeytinyağı ile öne çıksa da bölge halkı gelirinin yüzde 70’ini turizmden kazanıyor. “Dolayısıyla zeytin rotası üzerindeki köylerin yılın her dönemi kalkınması önemli” diyor, İçmimar ve Ziya Bey Konağı işletmecisi Hüseyin Deniz. Önerisi ise şu: “Zeytin ile bütünleşmiş, yerel mimariye sahip bir evde konaklamaktan tutun, gözünüzü zeytin ağaçlarının süslediği bir panoramaya açmaya, hatta kahvaltınızı bahçesinden topladığınız sebze-meyve ile yapmaya varan, içinde farklı ayrıntılar barındıran alternatif turizm olanaklarına devlet ve özel sektör bir an önce yatırımlar yapmalı.”
Paylaş