Paylaş
SEÇİMİ KİM KAZANIRSA KAZANSIN AMERİKAN DEMOKRASİSİ KAYBETTİ
Öncelikle Amerikan siyasetini iki ana parti yönlendiriyor. Liberal çizgideki Demokratlar, ki şu an Beyaz Saray’da görevdeler. Ve muhafazakâr kanattaki Cumhuriyetçiler, onlar ise muhalefette. Peki bu ana partilerin başkan adayları nasıl belirleniyor? Çünkü başta sorduğumuz, “250 yıllık Amerikan demokrasisi ne oldu da Biden ya da Trump’a mecbur kaldı?” sorusunun yanıtı biraz da burada gizli. Amerikan araştırmacısı Yunus Emre Erdölen, Amerika’da başkan adaylarının hiç de sanıldığı gibi parti içi demokratik bir sistemle belirlenmediğine vurgu yaparak, diyor ki: “Başkan adayları genellikle kapalı kapılar ardında bir ön seçimle belirleniyor. Sonrasında 1 yıl boyunca münazaralar yapılıyor ve büyük bir şölenle başkan adayı belirleniyor. Peki sence görevdeki bir ABD Başkanının parti içi ön seçimi kaybetmesi mümkün mü? İmkânsız! Hali hazırda Beyaz Saray’da oturan bir adayın karşısına bir aday çıkamaz. Bunu Biden da iyi biliyor. Bu sebeple de 2020 seçimlerinde, ‘Bu bir geçiş dönemi, Trump’ı yendikten sonra koltuğu yeni nesillere bırakacağım, aday olmayacağım’ demişti. Ancak baktı ki Trump yargılanıyor, anketlerde düşüyor, ‘Acaba yeniden seçilir miyim?’ hevesine kapıldı.”
BIDEN’IN EN BÜYÜK HATASI: HARRIS
Evet ama o hevesin Demokratları seçimi kaybetmeye kadar götürebileceğini dün akşam tüm dünya izledi. Ve bugün de “Biden adaylıktan çekilsin” tartışmaları başladı. Çekilsin de zaten en başta aday bulunamamışken bu saatten sonra kim olur ki? “Erdölen, “Aynı noktadayız” diyor, şöyle devam ediyor: “Biden’ın bugüne kadar verdiği en kötü siyasi kararlardan biri de Başkan Yardımcısı olarak Kamala Harris’i seçmekti. Eğer halk tarafından desteklenen, yetenekli bir siyasetçiyi yardımcı olarak seçmiş olsaydı bugün, ‘Sen bırak da yardımcın aday olsun’ denilebilirdi. Ancak Harris, anketlerde Biden’ın da çok altında.”
BU SAATTEN SONRA OBAMA YA DA CLINTON ADAY OLUR MU
Peki ya Hillary Clinton ya da toplumda güçlü bir karşılığı bulunan Michelle Obama? Yanıtı şu: “Michelle Obama siyasete girme niyeti olmadığını çoktan söyledi. Her ne kadar Hillary Clinton hala hevesi almamış olsa da 2016 hezimetinin ardından aday olması yüksek bir olasılık değil. Şu da var.”
PARAN VARSA ŞANSIN VAR
“ABD ön seçimlerini almak istiyorsan, 50 eyalette büyük bir kampanya yapmak, medyayı da domine etmek zorundasın. Bunu yapabilmek içinde ya herkes tarafından ya çok iyi tanınır olmanız ya da çok paranız olması lazım. California Valisi Gavin Newsom, Ulaştırma Bakanı Pete Buttigieg gibi genç ve parlak isimler hem bu sebeple hem de Biden’ın çevresinde oldukları için rakip olamadılar.Rakip olmak isteyenlerin ise o kadar parası ve bağlantısı yoktu. Biden aday olmak istediği andan itibaren böylelikle tek kalabilmeyi başardı.”
ELİTLER SORUNLARI YOK SAYDI
“Bir önemli noktada; Demokrat elitler, Trump ile karşı karşıya geldiği dün geceki münazaraya kadar, Biden’ın yaşının ve sağlık durumunun ‘idare edilebilir’ olduğunu düşündüler, ‘Trump bundan da kötü’ gibi bir avuntu içindeydiler. Şimdi bir anda uyandılar ve ‘ne olacak?’ telaşına düştüler.”
PEKİ YA TRUMP CEPHESİ
Trump, bugüne kadar Cumhuriyetçilerin çıkardığı en zayıf ve sevilmeyen aday. “Doğru” diyor Erdölen “Ama” ile parantez açıyor: “Trump’ın yüzde 40’lık sadık bir tabanı var ve 2020 seçimlerinde hile yapıldığını savunuyorlar. Trump’ta zaten hiçbir zaman ‘kaybettim’ demedi, haksızlığa uğradığını söyledi, mağdur rolü oynadı. Kendisine karşı gelen, Liz Cheney gibi, Cumhuriyetçi adayları tek tek avladı, kariyerlerini bitirdi ve herkesi kendi arkasında hizalamayı başardı. Böylelikle ön seçimleri rahatlıkla alabildi. Nikki Haley gibi siyasetçiler Trump’a karşı bazı eyaletlerde 80-100 bin oy almayı başarsa da hiçbir zaman Trump’a karşı ciddi bir rakibe dönüşemediler. Böylelikle kala kala elde bir Trump bir de Biden kaldı.”
PUSULANIN KALİTESİZLİĞİ SEÇİMLERE KATILIMI DÜŞÜRÜR
Şüphesiz demokrasinin kalitesini seçim özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve geniş hak ve özgürlükler belirliyor. Araya giriyor Erdölen: “Doğru, fakat pusulanın kalitesi de önemli. 300 milyon seçmenin önüne biri hükümlü diğeri büyük gaflara imza atan, ikisi de beyaz ve yaşlı siyasiler kondu.Ve dün geceki tartışmada en az 5 dakika boyunca hangimiz golf de daha iyiyiz diye tartıştılar. Bu bile her şeyi anlatıyor. Elbette bu kalitesizliğin sandığa yansıması olacaktır. Bana kalırsa da bu durum seçmenin demokrasiye olan inancını sarstı. Dolayısıyla seçimlere katılım düşecektir, ki zaten ABD’de sandığa gitme oranı yüzde 65. Gençler, ‘tek seçeneğimiz bu ikisi mi?’ diye soruyor. Kasım’daki seçimde belki Trump, belki de tüm Hollywood starları ve eski başkanların desteği ile son düzlükte iyi de bir portre çizebilirse Biden kazanacak. Ancak seçimi kim kazanırsa kazansın net olarak kaybeden Amerikan demokrasisi oldu.”
Paylaş