Paylaş
ATLAR SANILDIĞI KADAR ÖZGÜR DEĞİL
Adalar’ın Atları Platformu: “Mesele fayton değil, at. Önceliğimiz otobüsün gelmesi-gelmemesi değil, atların hayatta kalması, sağlıklı ve mutlu olması. İşe fayton karşıtlığı veya fayton savunuculuğu ile değil, atlar açısından yaklaşmak gerek. Protestoda amacımız atların sanıldığı gibi ‘özgür’ ve ‘mutlu’ olmadığını duyurmaktı. Aralık 2019’da ‘ruam gerekçeli karantina’ olarak lanse edilen ‘faytona at bağlama yasağı’ sonrası atlar ahırlara kapatıldı, ruam gerekçesiyle 105’i itlaf edildi. Yapılan testlerin sonuçları ise ne at sahiplerine ne de kamuoyuna açıklandı.
Fayton yok ama atlar ölüyor
Ocak 2020’de İBB, her bir fayton plakası için 300 bin, her bir at içinse 4 bin TL ödeme yaparak 1225 at satın aldı. 800’ü Büyükada’daki İSPARK ahırı, bir kısmı Aya Nikola’daki plastik çadırlara konuldu. Adeta hapis durumundalar. Hareket ederek, sağlıklarını koruyacakları padok alanı bile daha 2 ay önce açıldı ki bu da çok küçük, taşlık, eğimli bir alan ve en fazla 50 at çıkabiliyor. 800 atın ne kadarı ne sıklıkta dolaşabilir? Bir düşünün. Ahırda bir at veterineri yok. Seyis sayısı da yeterli değil. Martta Heybeliada’dan alınan 145 at ile sayının 1370 olması gerekirdi ama şu an rakam 1167. Bir ayda 203 at ölmüşken ‘İyi bakıyoruz’ diyemezler. Yani ruam yok! Fayton yok! Ama atlar ölmeye devam ediyor.
Gerek İBB gerek İlçe Tarım Müdürlüğü atlara uygun yaşam alanı ile barınma şartlarını sağlayamadı. Amaç atların iyiliği olsaydı fayton varken de denetim yapılır, eziyet edene ceza kesilir, kaçak at sokulması engellenirdi. İnsanlar için olduğu gibi hayvanlar için de uygun şartlarda çalışmak o zaman zulüm olmazdı. Bizler, atlı yaşam derken ‘Atlar yeniden faytona sürülsün’ demiyoruz. Atların gerçek özgürlüğünden, binicilikten, geziden, atlı terapiden, atla yan yana olmaktan bahsediyoruz. Atlar yine Adalar’da yaşasın. Öyle ki hem atlar hem ulaşım araçları için denetim ve şikâyet mekanizması, bir atı kötü durumda görürsek bunu bildirebilecek bir ambulans sistemi olsun.
Motorlu araç istemiyoruz
Yaşam alanımıza otobüs sokulmasını onaylamıyoruz. Adalar’da yürümek, bisiklete binmek ve plakasız, denetimsiz ‘akülü’ kullanmak dışında ulaşım seçeneği yok. Günübirlik turistleri plajlara taşımaya yarayacak otobüsler, iskelede inip evine gitmek isteyen ama yürümekte zorlanan, hasta ya da çok yorgun insanların ihtiyacını karşılayamaz. Motorlu araçlar, adaların her noktasına çok daha fazla kişinin gitmesi demek ki bu da orman yangınlarına, bisiklet kazalarına, atlar ve insanlar üstünde büyük baskıya neden olan turizmi, rant hırsını körükleyecek, yapılaşmayı arttıracak yanlış bir hamle.”
HİÇBİR KOŞULDA ATLI FAYTON İSTEMİYORUZ
HAYKURDER Başkanı Erman Paçalı’ya “Adalar’da ne oluyor?” diye soruyorum. Geçtiğimiz hafta büyükşehir belediyesi ile yaptıkları toplantının detaylarını anlatarak başlıyor ve “Adalar’da faytona sürülen yaklaşık 1200 kadar at İBB tarafından satın alındı ve bakımları da onlar tarafından yapılıyor. İBB bu atları ticari anlamda sahiplendirmek istiyor. Biz buna kesinlikle karşıyız” diyor. Paçalı, “Hayvanseverler olarak sonunda mücadelemizi kazandık. Atların tekrar faytona-ölüme sürülmesine, hangi koşulda olursa olsun, asla ve kata müsaade etmeyeceğiz. Kim ne derse desin! Faytonun nostaljik olduğu öne sürülüyor. Eziyetin nostaljisi olur mu? Elektrikli faytonlar adaların coğrafik ve kültürel yapısına uygun değilmiş! Atların bunca yıldır gördüğü eziyet kültürel yapıya uygun muydu peki? ‘Bakımları yapılacak’ ya da ‘Denetimler sıkılaşsa’ deniliyor. Yapılacak olan denetim de bakım da bugüne kadar niye yapılmadı öyleyse? O atlar yıllarca işkence gördü. Dolayısıyla atlı faytona karşıyız. Sembolik olarak dahi kalmasını istemiyoruz. Bu devirde artık elektrikli fayton kullanılmalı.”
ATLI FAYTON İSTEYENLER GERÇEK ADA HALKI OLAMAZ
HAÇİKO Derneği Kurucu Başkanı Ömür Gedik ise atların yeniden faytona sürülmesi ya da farklı bir üslup ile çalıştırılmasına kesinlikle karşı. Gedik, “Adalar’daki atların ortalama ömrü 1.5 -2 yıl. Ki eziyet edilerek kar kış, sıcak soğuk, yokuş demeden aralıksız çalıştırıldılar. Yerinde bir kararla Adalar’daki fayton işkencesi bitmiş, insanı taşıma araçlarına geçilmişken buna karşı çıkıp pankart açanlar, ‘Atlı faytonlar geri gelsin’ diyenler asla gerçek ada halkı olamaz” diyor. Elektrikli araçların şekli, rengi, modelinin medenice tartışılabileceğini de belirten Gedik şöyle devam ediyor: “‘Fayton geri gelsin’ cümlesine tahammülüm yok diyenler bunu gerçek ada halkına bırakarak, başka yere taşınsınlar."
Paylaş