Paylaş
Görmeyenler için yazayım İzmir-Çeşme'de adı belirtilmeyen bir kafe 3 saati 200 lira artı bir içecek karşılığı ‘sahte’ müşteri ilanı verdi. Uzun zamandır bildiğim, duyduğum bir taktikti ama bunun için açık açık ilan vermek... Bu da oldu çok şükür! Bu işi bilenlerle konuştum. Saati 80 liradan başlayarak düğüne derneğe şakşakçı, dolmayan konsere, etkinliğe izleyici, ünlü olmak isteyene ‘hayran’ bile ayarladıklarını söylüyorlar. İyi de işinde iyi isen başarı kaçınılmaz değil mi zaten, gerek var mı ‘sahte’ müşteriye falan... Diyorlar ki: “Devir ‘like’ devri...”
KİMİ MEKÂN ÖNÜNE LÜKS ARABA ÇEKTİRİYOR
Söz önce Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl’de: “Bu yaygın bir taktiktir. Hatta bazıları dublöre para vermek istemez. Onun yerine eş, dost, akrabayı davet eder. Aziz Nesin’in bir hikâyesinde vardı sanırım: ‘Dükkânını satmak isteyen bir adam eş-dost-akraba ile doldurur içeriyi. Gelen bakar ki her gün dolu dükkân. Alır hemen. Ama o aldıktan sonra ne gelen vardır ne de giden.’ O hesap işte. Kimi de dükkân önüne en lüks arabayı çektirir. Bak bu da bir taktik. Çünkü insan psikolojisi böyledir. Kimse boş dükkâna girmek istemez, ‘Acaba’ der. Neresi dolu ise ‘Burası iyi galiba’ der ve oraya giderler.”
İyi de taşıma suyu ile değirmen de bir yere kadar dönmez mi? Diyor ki: “Bu dediğin çok doğru. ‘Voliyi vurayım’ tarzı, bir iki sezonluk ömrü olan bu işletmelerin neredeyse yüzde 70-80’i batar-batmıştır da. Tutturan var mıdır? İlla vardır ama kısa ömürlü olur. Ayrıca bu tür ‘katakulli’ işlerin bir maliyeti de olur. 20 kişi gelse... Saati yüz liradan... 2 bin lira. Bir de yedirdin, içirdin diyelim. Maliyet kurtaracak mı? Kaç gün yapacaksın aynı numarayı? Unutmamak lazım ki işini iyi yapıyorsan, müşteriye hizmet esas amaç ise müşteri seni Fizan’da da olsan bulur.”
DÜĞÜNE ŞAKŞAKÇI, ŞARKICIYA ‘SAHTE’ HAYRAN
Dizilere, filmlere dublör, yardımcı oyuncu, figüran desteği veren bir ajansın ortağı Arif Bilen’i aradım, “Doğru mu bu ilan?” diye sordum. “Doğru tabii” yanıtını verdi ve dedi ki: “Düğüne derneğe alkışçı, dolmayan konsere, etkinliğe ve/veya kafeye, restorana dublör, TV programlarına seyirci, ünlü olmak isteyen bir şarkıcıya ‘sahte’ hayran... Ne istersen, kaç kişi istersen... Hemen ayarlıyoruz. Bu saydıklarımın hepsine dublör ayarlamışlığım var. Saati 80 liradan başlıyor, etkinliğin ciddiyetine göre de fiyat değişebiliyor.”
İŞİNİ İYİ YAPMAK YETERLİ
İyi de ne gerek var? İşini hakkı ile yapıyorsan başarı kaçınılmaz değil mi? “O iş her zaman öyle değil” diyerek, şöyle devam ediyor: “Elbette işini iyi yapmak çok önemli ama özellikle sosyal medyanın ve ‘kulaktan kulağa’ lobisinin gücü düşünüldüğünde keşfedilmemiş başarı da başarı olmayabiliyor. Yani sen işini çok iyi yapıyorsun ama kimse seni duymamış. Haliyle mekânın da sinek avlıyor. O zaman işini iyi yapmanın ne kıymeti var? Ki artık ‘like’ çağındayız. Elbette her zaman değil ama arada bu ‘fake’ desteklerin kıymetli geri dönüşleri de oluyor.”
BU TAKTİKLER YERLİ TATİLCİYE SÖKMEZ
Yazıları ile popüler kültür ve magazin aleminin nabzını tutan Kelebek yazarlarımızı da aradım. Zira bu alemin ‘raconunu’ iyi biliyorlar. İşte yorumları:
-Savaş Özbey: “Türkiye’de yuvarlak rakamla 30 bin restoran, bir o kadar da kafe-bar var. Bunların içinde masum aile işletmeleri de mevcut, tek sezonda voliyi vurmak için açılanı, uzun soluklu, kalıcı olmak üzere kurulmuş olanı da. Her birinin illaki tanıtım, pazarlama taktikleri farklıdır. Kimi bir hafta boyunca gazeteci/fenomen ağırlar, kimi de bu tür alternatif yöntemlere başvurabilir. Tıpkı Harbiye Açıkhava konserleri gibi. Bazı sanatçılar tıklım tıklım bilet satarken bazıları davetiyeyle bile zor dolduruyor. İlgi çeksin diye barına, kapısına yakışıklı adam/güzel kadın koyan olduğu kadar, içeride ‘bir şey varmış’ gibi beleşçi ağırlayan da olabiliyor. Ama bu taktikler bize, yerli tatilcilere sökmez. Ancak ülkemize üç-beş günlüğüne gelmiş, araştırma yapmasını bilmeyen averaj turistleri kandırırlar.”
TAŞIMA MÜŞTERİ İLE DEĞİRMEN DÖNMEZ
-Orkun Ün: “Yapılıyor böyle numaralar... Hatta isim vermeyelim ama ‘tuzlama’ hareketi ile dünyaca ünlü bir restoranımızın da benzer bir numara yaptığı konuşulmuştu yıllar önce... Mantıklı mı dersen... Hiç değil. Bir mekânı mekân yapan müşterisidir, müdavim müşterisidir hatta. Taşıma müşteri ile değirmen mi dönermiş Allah aşkına?”
MÜŞTERİ MÜŞTERİYİ ÇEKİYOR
İzmir Alsancak’ta yıllarca pizza dükkânı işleten bir arkadaşıma, Serdar Hisli’ye de sordum. “Müşterinin müşteri çektiği doğru mu?” Yanıtı şu: “Anlamakta güçlük çeksem de ‘Burası boş. Oturmayalım’ diyen çok oluyor. Müşteri müşteriyi çekiyor. Bu sebeple özellikle ‘boş’ saatlerde eşime, dostuma arada kahve-yemek ikram etmişliğim var mekân kalabalık görünsün diye ama hayatımda ilk kez ilanla ‘sahte’ müşteri arayan gördüm. Yani ne kazanıyoruz ki dublöre para verelim. Ayrıca müşterinin güvenini -hele de yıllarca aynı işi yapacaksan- sarsmamak gerek. Esnaflığa yakışmaz.”
Paylaş