Paylaş
UÇMANIN KEYFİ KAÇTI
YAZMAK istediğim konu hem havacılık hem de 11 Eylül olunca gazetenin bu konudaki en önemli ismi, Uğur Cebeci’yi aradım. Cebeci 20 yıl önce 11 Eylül’de New York’taydı ve İkiz Kuleler’in yıkılışına şahit oldu. Afganistan’daki askeri varlığın daha düne kadar kalıcı olması, Müslümanlara karşı önyargı, nefret, ırkçılığın artması, sınır dışıların çoğalması, ABD İçişleri Bakanlığı’nın kurulması hiç şüphesiz 11 Eylül’den sonraki önemli değişimlerden. Ancak havacılık da en az bu saydıklarım kadar değişti. Cebeci de aynı görüşte. “Eskiden uçmak rahat, keyifli bir işti. 11 Eylül havacılığın kimyasını değiştirdi. Alınan katı kararlar işin heyecanını da keyfini de kaçırdı. Şimdi uçmak daha çok bir eziyet!” diyor.
KUYRUKLAR YOKTU
Peki, neler değişti? Cebeci şöyle anlatıyor: “Hani şimdi havalimanına, hele de dış hat yolcusuysanız 2-3 saat önce gidiyorsunuz ya! 2001’den önce böyle değildi. Havalimanında yine güvenlik kontrolü vardı ama bu kadar sıkı olmadığı için daha az kuyruk olurdu. Haliyle de erken gitmeye gerek kalmazdı. 11 Eylül’den sonra güvenlik önlemleri yüzde 100 artırıldı. Girişlere X-ray cihazları yerleştirildi.”
AYAKKABILAR ÇIKMIYORDU
“Elleri havaya kaldırıp, içine girdiğiniz, güvenlik kontrol kapsülleri (tam vücut tarayıcısı) konuldu. Güvenlik soruşturmaları başladı. Her hareketinizi takip eden kameralar, yüz tanıma sistemleri geldi. Dizüstü bilgisayarlarınızı bile çantasından çıkarıp röntgenden geçiriyorsunuz. 11 Eylül teröristlerinin de kullandığı falçata, tırnak makası, törpü gibi günlük eşyalar ‘Silah olabilir’ endişesi ile uçağa dahi alınmıyor. Röntgen cihazından geçerken telefonu bırakacaksın, kemer tokası ötmeyecek. Cebinde madeni para olmayacak. Bot, dolgu topuk ayakkabı giydiysen çıkaracaksın, röntgene koyacaksın. Çünkü içine patlayıcı ya da uyuşturucu madde koyabilirsin endişesi var. İnsanlar artık düz ayakkabı, terlik giyiyor. Şık kıyafetler yerini lastik bel ya da iple bağlanan pantolon, eşofmanlara bıraktı.”
ŞAKA YAPMAK DA SUÇ
“Anlayacağın uçağa gidene kadar burnundan geliyor. Üstüne bir de suçlu psikolojisine giriyorsun. ‘Her an suç işleyebilir’ gibi davranılıyor sana. Şaka yapmak bile suç. ‘Onu patlatacağım’, ‘Vuracağım’ gibi terörü akla getiren kelimeler yasak. “Şakaydı”, “Ona söylemedim” demeniz bile kurtarmaz...”
PANDEMİ YENİ 11 EYLÜL
“NE yalan söyleyeyim 11 Eylül’ün yaşattığı tüm sıkıntıları unuttuk çünkü şimdi fazlasını yaşıyoruz salgın ile. 11 Eylül’den 20 yıl sonra gelinen noktaya bak; PCR-aşı kartı zorunluluğu, maske, mesafe, hijyen derken daha sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Uçaklarda HEPA filtre var, hava temiz ama endişe de var. Birinin maskesini çıkarması, öksürmesi, hapşırması (neticede yan yanasınız) terör ihtimalinden daha tehlikeli. Aşı belgelerinin - PCR testlerinin sahteleri yapılıyor duyuyoruz. Bunun geçişi diğerinden daha zorlu olacak gibi.”
ÖNLEMLER TRAJEDİLERE DE YOL AÇTI
İSTANBUL Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi öğretim görevlisi Avukat Nazlı Can, 11 Eylül’ün ardından ABD’nin benzer saldırıları önlemek için Havacılık ve Ulaştırma Güvenliği Yasası’nı kabul ettiğini belirterek, “Bu yasa ile Havacılık-Taşımacılık Ulaştırma Güvenliği İdaresi kuruldu ve kokpit kapılarının kuvvetlendirilmesi, bagajların tamamının X-ray’den geçirilmesi, uçuşta daha fazla güvenlik görevlisinin görevlendirilmesi gibi konular düzenlendi. Ancak bu önlemler bazen, istenilenin tam aksine, başlı başına güvenlik açığı da oluşturabiliyor. Germanwings kazasını hatırlayın. Kokpitte kilitli olan ikinci pilot uçağı kasten düşürürken, dışarıdaki pilot kapıyı kıramadığı için müdahale edememiş, pek çok insanın hayatını kaybettiği büyük bir trajedi yaşanmıştı” diyerek konunun bir başka boyutuna da dikkat çekiyor.
UÇAK BAŞLI BAŞINA SİLAH
Can, Ekim 2001’de ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü) Genel Kurulu ve Şubat 2002’de de Yüksek Düzey Bakanlar Toplantısı yapıldığı ve uluslararası ortak güvenlik anlayışının yerleştirilebilmesi için Evrensel Güvenlik Denetleme Programı oluşturulduğunu söylüyor. ICAO Genel Kurulu’nun kararı ile yeni tehditlerin dikkate alınarak havacılık sözleşmeleri ve güvenlik ile ilgili Şikago Sözleşmesi’nin 17. ekinin de gözden geçirildiğini belirten Can, “Bu çalışmalar neticesinde yapılan düzenlemelerden biri, Pekin Sözleşmesi olarak da bilinen Uluslararası Sivil Havacılığa İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Sözleşmesi ile uçak başlı başına silah olarak tanımlandı; uçağın ölüme, ciddi bedensel yaralanmaya, mal ve mülke veya çevreye ciddi zarar vermek amacıyla kullanılması suç sayıldı” diyor.
Paylaş