Paylaş
Tabii ki iyi niyetli olanları...
İşleri gerçekten çok zor...
Pamuk ipliğine bağlı bir yaşamları var...
Ölüm ile yaşam arasında gidip gelen insanları kendi hayatlarını tehlikeye atarak kurtarıyorlar...
Bunu yaparken de hiçbir beklenti içinde olmuyorlar...
Dahası, yaptıkları harcamaları da ceplerinden karşılıyorlar...
Evet yanlış okumadınız....
Onlar, AFAD ve JAK gibi devlet desteği almıyorlar...
Suçları gönüllü olmaları!...
Bu yüzden, kurtarmak için gittikleri tüm olaylardaki ulaşım, yiyecek, içecek ve konaklama gibi tüm giderleri kendileri karşılıyor...
Bunlar arasında borç para alan, kredi kartından nakit çekenler de var...
Ama hiç umursamıyorlar....
Onlar için kurtarılmayı bekleyen insanlar paradan önce geliyor...
Bakmayın, benzer derneklerin sayılarının fazla olmasına...
Gönülden, gönüllü olarak çalışan dernek sayısı bir elin parmakları kadar az....
O kadar fazla değiller...
Çünkü onlar şehirde, dağda, denizde, gölde, nehirde yaşanabilecek her türlü felaketler karşısında, kimlere nasıl müdahale edileceğini çok iyi biliyor...
Mesela, NAK diye tanınan Nilüfer Arama ve Kurtarma Derneği.
Bu derneğin, aralarında genç kızların da bulunduğu 60’a yakın üyesi var.
Kullandıkları minibüs ile pikabın bakım, onarım ve akaryakıt giderini Nilüfer Belediyesi karşılıyor.
Yardıma gittikleri her olayda, yiyecek, içecek ve konaklama gibi zorunlu giderlerini ise kendi ceplerinden ödüyorlar...
Haa, gitmeseler ne olur?
Sadece paraları ceplerinde kalmaz, kurtarma çalışmaları sırasında sakat kalma veya ölüm riski de yaşamazlar...
Ama onlar bu hesabı bırakın yapmayı, akıllarından dahi geçirmedi..
Ayrıca, gittikleri çalışmalarda en azından ihtiyaçlarının karşılanması için yaptıkları başvurulardan sonuç alamayınca, bu konudaki umutlarını da yitirdiler....
O yüzden bu konuyu unuttular da...
Sadece, insanları en az zararla kurtarmanın hesabını yapıyorlar...
Geçen yıl gittikleri 28 operasyonda 11 kişiye canlı olarak ulaştılar...
Ayrıca, 6 cenazeyi çıkartıp sahiplerine teslim ettiler.
Mahsur kalan leylek, kedi ve köpek gibi 5 hayvanı da kurtarıp doğaya saldılar...
Bu işleri yaparken ceplerinden 21 bin 364 lira para harcadılar...
Onları, harcadıkları bu paralar değil, derneklerinde bulunan iki araç için her yıl ödedikleri 2 bin 200 TL tutarındaki vergi çok üzüyor...
Çünkü bu parayı, 18 üyenin yıllık aidatları ile ödüyorlar...
Tek geliri, 60 üyeden alınan aidat olan bir dernek için bu para gerçekten çok fazla...
İşte bu yüzden, hiç olmazsa, araçlarının vergiden muaf tutulmasını bekliyorlar...
Haksız da değiller...
Onların yaptıkları fedakarlıklar, alt alta yazılıp sıralanınca, ortaya, insanlık için kullandığınız araçların vergisini de ödeyin gibi bir fatura değil,
Vicdan çıkmalı, vicdan...
Bunu yapmadığımız gibi böyle derneklerin kapanmaları halinde, yardım yetersizliği nedeniyle kurtarılması gerekirken, sakat kalabilecek insanların, yaşamları boyunca devletten alacağı sağlık hizmetlerinin faturasını hiç hesaba katmıyoruz....
Bence, NAK’ın yanı sıra AKUT ve BAKUT gibi derneklere haksızlık yapıyoruz...
Oysa, onlar bu haksızlığı hiç hak etmiyor.
Paylaş