Paylaş
Başarı hikayelerini de kaleme aldım, yürek yakan olayları da.
Marmara Depremi’nde, ağlayarak haber yaptığım günler de çok oldu.
Rüyalarıma giren olaylar da...
Mesleğim gazetecilik olduğu için bunların hepsine alıştım.
Sadece, aile içinde yaşanan geçimsizlik ve şiddet sonrası, çaresizlik içinde kalan çocukların, korku dolu gözler ile ağladıkları olaylara alışamadım.
Alışamayacağım da...
***
Hayal kırıklığıyla sonuçlanan evliliklerin faturalarının bir şekilde çocuklara çıkması canımı çok acıtıyor.
Bu olaylar, sadece beni değil, ‘insan’ olan herkesi üzüyor, düşündürüyor.
Bursa’da yaşanan iki ayrı olay, ayrılmaya karar veren çiftler arasında çıkan kavganın, çocukları ne kadar etkilediğinin en acı örneğini oluşturdu.
Bunlardan biri, açılan boşanma davası devam ederken, eski kayınpederi ile kavga ettiği için, mahkeme tarafından kızının velayeti kendisinde olan kadın şüpheliye verilen ev hapsi.
O çocuk annesiyle birlikte zorunlu olarak ev hapsi çekiyor.
Annesi yasaklı olduğu için evden dışarı çıkamıyor, parka gidemiyor.
Oynayan arkadaşlarını pencereden seyretmekle yetiniyor.
Çocukluğunu yaşayamıyor.
Anlayacağınız, ‘Suçsuz şüpheli.’
***
Diğer olay ise hafta içinde yaşandı.
Velayeti annesinde olan oğluyla mahkeme kararıyla görüşen baba, oğlunu avukatlarıyla almaya gelen boşandığı eşini görünce çılgına döndü.
Oğlunun da bulunduğu otomobile taş ve sopa ile saldırdı, avukat olan çifti dövdü!
Sonra da oğlunu zorla alarak kaçırdı.
Dikkatinizi çekerim, bu olaylar, ilkokula giden bir çocuğun gözleri önünde yaşandı.
O anlar cep telefonuyla görüntülenince, yaşanan rezillikler, gazetelerin internet sitelerinde, en fazla okunan haberler arasında yer aldı.
Bursa Cumhuriyet Savcılığı da, soruşturma hakkında, özel olarak açıklama yapmak zorunda kaldı.
Sonunda baba ve kardeşi tutuklandı, çocuk ise anneye tekrar verildi.
***
Dehşeti yaşayan o çocuğun ruh sağlığını düşünebiliyor musunuz?
İçinde bulunduğu otomobile taş ve sopalarla saldıran babası ve amcası.
Bağırarak yardım isteyen annesi.
Darp edilen avukatlar ise akrabaları.
Şimdi soruyorum.
İlkokula giden o çocuk, yaşadığı bu travmanın etkisinden nasıl kurtulacak?
Yaşama nasıl tutunacak?
Tabii ki kurtulamayacak, o anları hayatı boyunca hatırlayacak.
Sadece o değil.
Annesiyle ev hapsinde olan kız çocuğu da aynı ruhsal çöküntü ile yaşayacak.
Annesinin, dedesiyle yaptığı kavgayı, çocuk parkına gidemediği günleri hiç unutmayacak.
Kimseyi de suçlayamayacak.
Ebeveynlerin dikkat etmediği bu gerçekler, çocuklara maalesef kâbus olarak geri dönüyor.
Onların hayatlarını karartıp, bir çoğunu potansiyel suçlu yapıyor.
Buna, kimsenin hakkı yok.
Yazıktır, günahtır.
İşte bu yüzden...
Çocukların ağladığı, çaresiz kaldığı, anne ve babası arasında en ağır olan tercihi yapmak zorunda kaldığı bu gibi haberleri hiç sevmiyorum.
Onlara bunları yaşatanlardan nefret ediyorum.
Paylaş