Paylaş
Kendilerinden sonra çocuklarının ortada kalmaması için, her gün ağlayarak, ”Allah’ım, yavrumun canını benden önce al” diye dua ederler...
Bu dua, yazılıp okunduğu kadar kolay değil, her anne ve baba edemez...
Peki, engellilerimizi ve ailelerini ne kadar anlıyoruz?
Bence, yeterince anlamıyoruz…
*
Duygularına, günü birlik ortak oluyoruz…
Sonrasında unutuyoruz…
Onları, kaderleriyle baş başa bırakıyoruz...
“Alıp çalıştıralım, ayaklarının üzerinde durmasını sağlayayım. Hayatlarını kurtaralım” demiyoruz…
Veya diyemiyoruz!…
*
İnegöl’den örnek vereceğim...
Barış Yıldırım 30 yıldır zihinsel engelli olarak kimseye zarar vermeden yaşıyor...
Çevresinde de çok seviliyor...
Onun en büyük hayali zabıta memuru olarak çalışmak...
Barış, doğum gününde Zabıta Müdürlüğü’nü aramaya karar verdi…
Öyle de yaptı…
Telefonla aradığı kişiyle dakikalarca konuştu…
Yaptığı görüşmeyi ise, “Keşke bende sizin gibi zabıta olabilseydim” diyerek tamamladı…
Onun bu yaklaşımı, zabıta memurlarını duygulandırdı...
Görüşmeden sonra Barış’ı arayan görevliler kendisini zabıta müdürlüğüne davet etti…
*
Bu teklif Barış’ı çok sevindirdi...
Sonunda, –her ne kadar çalışmıyor olsa da-, özlemini duyduğu meslekte görev yapanlarla birlikte olacaktı...
Onlarla, aynı havayı teneffüs edecekti...
Ailesiyle birlikte taksiye binip Zabıta Müdürlüğü’nün yolunu tuttular...
Burada görevliler tarafından kapıda karşılandılar...
En güzel şekilde ağırlandılar...
Kendisine birde sürpriz yapıp, hazırladıkları doğum günü pastasını birlikte kestiler...
Bol bol fotoğraf çektirdiler...
Görevliler, zabıta kıyafeti giydirdikleri Barış’ı, ekip aracının önüne oturtarak gün boyu devriye gezdirdiler...
Özlemini bir günlük olsa da yerine getirdiler...
*
Barış; Zabıta kıyafetleriyle geçirdiği o günü hiç unutmuyor...
Yaşadığı mutluluğu her gün ailesiyle paylaşıyor...
Düşünüyorum da...
Çalışabilir durumdaki engelli kişileri, ““Engelli kadrosu dolu” engeline takılmadan çalıştırmış olsak ne olurdu?
O kişilerin kendilerine olan güveni tavan yapardı...
Ailelerine bağlı yaşam sürdürmezdi...
Bazıları da evlenip yuvalarını kurardı...
En önemlisi, anne ve babaları, ”Allah’ım, yavrumun canını benden önce al” diye dua etmezdi...
Ölseler de, gözleri açık gitmezdi...
Olması gereken de bu değil mi?
Paylaş