Onun, hekimliğinin yanı sıra sanatçı kişiliği de bulunuyor.
Yazmış olduğu 100’ü aşkın güfte, tanınan ünlü besteciler tarafından bestelendikten sonra, ünlü sanatçıların repertuvarında yer aldı.
Eserleri, aradan onlarca yıl geçmesine rağmen hala söylenip, dinleniyor.
Hüsamettin Olgun, sadece hekimlik ve sanatta değil, edebiyatta da iddialı ve başarılı.
Öyle ki, 1971 yılından itibaren yazdığı çok sayıda şiirler, düşünce, sanat ve eleştiri yazıları Töre, Türk Edebiyatı, Öner Sanat, Yeni Adım, Tarih ve Medeniyet dergileri ile ulusal ve yerel basında geniş şekilde yer aldı.
*
Özellikle şiirleri, İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca ve Makedonca gibi dillere çevrildi.
Gelelim Bursa’ya…
Bu şehirde belediye başkanlığı yapmak hem kolay hem de zor...
Şimdi, haklı olarak, “Bu nasıl oluyor?” diyeceksiniz…
Bu sorunun yanıtın vermek için, Bursa’nın ilçe ve belediyeleri arasındaki uçuruma bakmanızın yeterli olacağına inanıyorum…
*
Mesela, Nilüfer’de Bursa’nın bir ilçesi, Büyükorhan, Orhaneli ve Keles’te...
Nilüfer ile diğer ilçeler arasındaki yatırım ve yaşam farkına düşünebiliyor musunuz?
Onların bu fedakarlığı, yazıldığı, okunduğu veya konuşulduğu kadar kolay değildir.
Sonuçta, ateş düştüğü yeri yakıyor.
*
Bunun acı örneğini Bursa’da önceki akşam yaşadık.
Sami Altıntaş, Osmangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü Suç Önleme ve Soruşturma Büro Amirliği’nin, “Aile İçi Şiddet Önleme” biriminde görev yapıyordu.
Onun için, Çekirge Polis Merkezi’nde görev yapan komiser olan eşini ve 2 çocuğu onun için çok kıymetliydi.
Ayrıca işini de çok seviyordu.
Açılış törenine, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın yanı sıra oyunlara katılan ülkelerin devlet adamları ve bakanları katıldı.
Türkiye’nin yanı sıra aralarında Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Moğolistan, Tacikistan, Afganistan’ında bulunduğu 102 ülkeden 3 bini aşkın sporcunun geldiği oyunların finali bugün yapılacak.
*
Dünya Göçebe Oyunları’nda yapılan yarışmalar, gösteriler ve konserler, dünya basınında bayağı yer aldı.
Bursa Valisi Yakup Canbolat ile Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın ev sahipliği ise kusursuzdu.
Şimdi gelelim, yazımın ana konusuna...
Yani, “Böyle bir organizasyonda, Bursa var olan bir değerini dünyaya tanıtabilir miydi?” sorusunun yanıtına...
Maçları olduğu gün, alınan polisiye önlemlere rağmen bir şekilde karşılaşırlarsa ölümüne kavga ediyorlar.
O arbedeye tanık olanlara; “İnşallah ölen olmaz” diye dua ettiriyorlar.
Tamam da, bu olaylar neden yaşanıyor?
*
Futbolcuların fazla etken olduğunu düşünmüyorum.
Müsabaka sırasında yaşanan gerginlik maçın bitimiyle sona eriyor.
Yenilenler, doğal olarak üzülürken galip gelenler ise sevinçlerini tahrik etmeden yaşamaya çalışıyor.
Bu kişiler ister üst düzey yönetici olsun ister iş insanı.
Memur, işçi, seyyar satıcı veya serbest çalışan olması da hiç fark etmez.
Yeter ki, evli değilse kendisi ve ailesinin, evliyse eşinin ve çocuklarının geçiminden sorumlu olsunlar.
Kazandıkları parayı, kendisinin ve bakmakla sorumlu olduğu kişilerin aşı olarak görsünler.
Benim için önemli olan bu.
Ayrıca, mesleğini severek yapan kişilere sahip çıkılması gerektiğini de, her zaman savunmuşumdur.
İş ahlakı olan kişilerin, zoraki çalışanlardan farklı tutulması gerektiğini de her yerde söylemişimdir...
Diğeri de görev yaptıkları bu şehre bir gün general olarak geri dönme şanslarının oldukça fazla olması...
Mesela; Tümgeneral Recep Yalçınkaya...
*
Bursa’da uzun yıllar hizmet veren Recep Yalçınkaya, Türkiye’nin bir çok bölgesinde görev yaptıktan sonra Tuğgeneralliğe yükseldi...
Geçen yıl da Bilecik’te, 2. Jandarma Eğitim Tugay Komutanı olarak görev yaparken, Bursa’ya atandı...
Tuğgeneral Recep Yalçınkaya bir yıl içinde başarılı çalışmalara imza attı...
Sadece görev yaptığı silah arkadaşları tarafından değil, kendisini tanıyan herkes tarafından sevilip sayıldı...
Kentleri yönetenlerin, bu konudaki duyarsızlıklarına anlam veremiyorum...
Sanki normal bir kararmış gibi, dere yatakları ve riskli bölgeleri imara açıyorlar...
Sonra da, kendilerini savunuyorlar...
Bursa, bu yanlış anlayışın bedelini ağır ödedi...
Ödemeye de devam ediyor...
***
Setbaşı’nda, 1989 ve 2001 yıllarında yaşanan su taşkınları hala konuşuluyor...