Paylaş
Aynı Kılıçdaroğlu, aşırı sağcı bu partiyle yaptığı gizli anlaşmanın bir diğerini de dağın güdümündeki HEDEP’le yapmıştı. O anlaşmanın içeriği ise henüz açıklanmadı.
Ama HEDEP ileri gelenlerinin açıklamalarından ve bu meyanda yüzde 1-2’lik Zafer Partisi’ne verdiklerinden anlaşıldığına göre, yüzde 10’a yakın oy potansiyeli olan HEDEP’e neler vadettiğini düşünmek dahi istemiyoruz! Belli ki, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı makamına oturması için vermeyeceği taviz yokmuş.
Milletimizi ve devletimizi bu kifayetsiz muhterislerden koruduğu için cenabı Allah’a ne kadar şükretsek azdır.
Milletimizin engin ferasetiyle, ülkemiz bölünmekten, milletimiz de onun bunun elinde perişan olmaktan kurtuldu.
Vaktiyle Bülent Ecevit de benzer bir hata yapmıştı. Güneş Motel skandalı olarak bilinen iğrenç pazarlıklarla, her birine bakanlık verilmek suretiyle AP’den 11 milletvekili devşirilmişti.
Kısa bir sürede hırsızlıkları, arsızlıkları ayyuka çıkan devşirme bakanlarla işin yürütülemeyeceği anlaşılmış; bozulan hükümetle birlikte bir kısım bakanlar hapsi boylamıştı.
Hırsın örttüğü şaşkın aklın, akıldaneliğine bakar mısınız? Sözde ittifak ortaklarından hiç birisine haber vermeden, gizlice ve üstelik bol keseden bakanlık dağıtılıyor.
Bir tek milletvekili bile çıkaramayan partiye üç bakanlık veriyor; bu bakanlıklardan biri de İçişleri Bakanlığı. Yani bütün valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri ve jandarma buna bağlı olacak.
50 ve daha çok milletvekili çıkaran diğer partilere ne verecek ve bunlardan sonra kendi partisine hangi bakanlık kalacak?
‘Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa; Yaşasın kefenimin kefili karaborsa!’
Gerçi mahut ittifak ortaklarından hiçbirisi böyle bir taksime rıza göstermezdi ve Kılıçdaroğlu bu kafayla Cumhurbaşkanlığı kabinesini bile kuramadan kazan patlar, ortalık toz duman olurdu.
Her bir ortak ayrı bir gezegene gitmenin yolunu arardı. Ümit Özdağ’a verilen içişleri bakanlığını HEDEP sindirmez, HEDEP’e verilecekleri de diğerleri sindiremezdi.
Aklı başını yemiş Kılıçdaroğlu, doğmamış çocuğa don biçti lakin biçtiği donlarla cascavlak ortada kaldı.
Hem öylesine ortada ve yalnız kaldı ki, 13 yıldır genel başkanlığını yaptığı partisi de elinden gitti.
Kılıçdaroğlu, milletvekili olmadığı için TBMM Genel Kurulu’na giremiyor, parti genel başkanı olmadığı için de parti genel merkezine giremiyor. Pardon her iki yere de birine misafir (Genel Kurul değil, balkon) diğerine de partili sade vatandaş olarak girebiliyor.
İki arada bir derede kalmak, bu olsa gerek.
Hırs küpü akılların, başları nasıl yediğine bir kez daha tanık olduk.
Paylaş