Paylaş
Haftalar öncesinden 3 Aralık tarihine vurgu üstüne vurgu yaptılar. Gelecek yüzyılın vizyon belgesini açıklayacaklarını duyurdular. Merak uyandırmakta başarısız oldukları söylenemez lakin başta CHP’liler olmak üzere hemen herkesin beklentilerini boşa çıkardılar.
Zira ortada vizyon diye bir şey yok; yalnızca bir ABD’li uzmanın dile getirdiği, küresel ölçekteki, iklim değişikliği ve çevre kirliliği ile ilgili tespitleri ve bunlara karşı alınması gereken bir dizi önlemler...
ABD’li uzman, ABD yöneticilerine ve Amerikalılara veya dünyanın diğer gelişmiş ülkelerine söyleyeceklerini yanlışlıkla Türkiye yöneticilerine ve Türk halkına söylüyor. Öyle ya; dünyayı kirleten ve yaşanamaz hale getiren ülkelerin başında ABD ve diğer sanayileşmiş ülkeler geliyor.
Bu hitabın, yanlış muhataplığını bile anlamaktan aciz Sayın Kılıçdaroğlu; küresel ölçekteki bu suçu Türkiye’nin işlediğini kabul edercesine sineye çekti ve kuzu kuzu dinledi.
Aynı Kılıçdaroğlu, menşeini açıklamadan 500 milyar dolar bulduğunu söylüyor. CHP iktidara gelince, o para Türkiye’ye akacakmış. Oysaki iktidarın, Katar’dan bulduğu 15 milyar dolar için, ülkenin satıldığını iddia ediyordu!
Bu kişi, daha para saymasını bilmeden nasıl hesap uzmanı yapılmış; anlamak mümkün değil!
‘Günümüzde, kimileri uzman olduklarını iddia ettikleri sahada, cehaletin zirvesindedir’ diye boşuna söylememişler!
Kendileri de, mahut uzmanlığını, genel müdürü olduğu SSK’yı batırarak göstermişti.
Aynı uzmanlığı bu kez siyasette, on seçimdir CHP’yi batırarak gösteriyor lakin o makama getirilişine sebep olan ‘kaset’teki esrarengiz güce bakın ki beyefendi hâlâ görevinin başında.
Kılıçdaroğlu, şark kurnazlığı yaparak, sorumsuzca ve hatta hoyratça adaylığını açıklayıp duruyor. Kendilerine danışılmayan ittifak ortakları ise, aval aval Kılıçdaroğlu’nun yüzüne bakıyor; dereyi görmeden paçayı sıvayan bu adama ne diyeceklerini bilemiyorlar.
Ne diyeceklerini bilmediklerinden, şimdilik susuyorlar. Yarın bir gün, adaylık konusunda Kılıçdaroğlu isminde anlaşamazlarsa yandı gülüm keten helva!
Bu durumda; Kılıçdaroğlu eşekten düşmüşe döneceği gibi, adaylıktan da vazgeçmez, vazgeçemez.
Bu takdirde de ortada masa diye bir şey kalmaz ve her parti kendi adayı ile birinci tur seçimlerine katılır. (Cumhurbaşkanlığını, siyasi parti grupları, en son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde 5’ini almış olan siyasi partiler ile en az yüz bin seçmen aday gösterebilir.)
CHP’nin, önümüzdeki yüzyıla ait vizyonunu gördük; bel bağladıkları yabancı uzmanları bile toplantılarına getiremediler. Uzaktan kumanda ile detaylı bir çevre dersi aldılar. (Yabancı dil bilenler; zira yalnızca protokolde kulaklık vardı.)
Tanzimat paşası Mustafa Reşit de, Osmanlının sadrazamı (başbakan) olarak, ülkeyi Londra’dan yönetmiştir.
Keza Bülent Ecevit hükümetinin Kemal Derviş’i de ABD’den ithal edilmişti.
Mahut zihniyetin, müstemleke valilerine bu hayranlığı nedendir?
‘Baht-ı kara maderini kurtaracak’ yerli ve milli bir kişileri de mi yok?
Çok yazık!
Paylaş