Türkiye Yüzyılı

Sokullu Mehmet Paşa’nın ölümüyle başlayan duraklama (1606) ve onu takip eden Karlofça Antlaşması (1699) ile devam eden gerileme dönemlerimiz boyunca, cereyan eden tüm olumsuzluklardan dersler çıkarıp gerekli önlemleri alamadığımız için, tüm dünyanın gıpta ile baktığı Cihan devletimizi yitirdik.

Haberin Devamı

Yitirdiğimiz Cihan imparatorluğumuzun külleri üzerinden, son bir çırpınışla (Milli Mücadele-Kurtuluş Savaşı) yeni devletimizi kurduk.

Yıkılışımız esnasında (Birinci Cihan Savaşı) ve hemen onun akabinde cereyan eden; dünyanın 2. kez taksiminde, kuvvet ve kudretten düştüğümüz için, galipler arasında yer alamadık.

Birinci paylaşımda, dağıtılan toprakların kahir ekseriyeti bizimdi. Osmanlının hüküm sürdüğü topraklar üzerinde, bugün 45 ayrı devlet var.

Anadolu ve doğu Trakya üzerinde kurduğumuz Milli devletimizi de rahat bırakmadılar; önce İngiltere, daha sonra ise ABD ülkemizi boyunduruğuna almak istedi.

Son yüzyılı da, dost ve müttefikimiz olduğunu iddia eden bu iki devletle; barış görünümü altında, şeytanın bile aklına gelmeyen envaiçeşit, örtülü savaşlarla geçirdik. (Darbeler, dayatma kanunları, ambargolar, yaptırımlar, terör örgütlerine destek vb.)

Haberin Devamı

Şu kadarını söyleyebiliriz ki, son yüzyıllık sözde barış dönemimizde, dost ve müttefiklerimizden (!) çektiğimizi düşmanlarımızdan görmedik.

Özellikle de bize dayatılan ‘güdümlü’ demokrasi döneminde; iktidarlarımız asla muktedir kılınmadı; tek başına iktidarlarını bile Süleyman Demirel, ‘Selden kütük kapmak’ şeklinde tarif etmiştir. Darbe ve koalisyon dönemlerini varın siz hesap edin!

Devlet ve milletimiz, kendisine reva görülen tüm bu alçaklıkları; bir yandan, tarihi misyonu olan devlet vakarı ve milletinin, otuz iki dişini sıkmış, sabır, hınç ve inadıyla gözlemlerken diğer yandan da istiridyenin bağrında sakladığı inciler misali için için oluştu.

Bugün gelinen noktayı, İngiltere Savunma Bakanı’nın, Türkiye’nin yerli ve milli olarak ürettiği savunma araç ve gereçleriyle ilgili olarak söylediği şu sözler çok iyi özetlemektedir: ‘Türk ordusunun, dünyanın çeşitli bölgelerinde bunları nasıl kullandığını gördüm. Muazzam bir şekilde oyun değiştiriciler... Modern savaş meydanını değiştirdiler...’

İşte; 400 yılı aşkın bir zamandır, bu denli bir cümlenin, muhatabı olmanın hasretiyle yanıp tutuşmaktaydık.

Şükürler olsun ki bugünleri gördük.

Hüküm, sonuçtaki duruma göre verilir. Malum içimizde birileri, hâlâ eskinin (güdümlü demokrasi) peşinde koşmak için yırtınıyor. Onların gözleri var ama görmezler, kulakları var ama işitmezler, kalpleri var ama hissetmezler.

Haberin Devamı

Bunların göremediğini veya görmek istemediğini elin oğlu görüyor ve Türkiye’yi, oyun kurucu, oyun değiştirici olarak değerlendiriyor.

Dileriz bunlar da, ölüm vaki olmadan gerçekleri görürler ve ülkelerinin kıymetini bilirler.

Unutmasınlar ki kıymet bilirlerse onlarla da, bilmezlerse onlara rağmen önümüzdeki yüzyıl Türkiye Yüzyılı olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları