Paylaş
Malum, her kaptan içindeki sızar. Cenabetten keramet beklediğimiz yok ancak o da haddini bilmeli ve ayağını denk almalı.
Aksi halde haddi bildirilmeli!
Aynı Fransa’da Sultan Abdülhamit Han döneminde, Voltaire’in sevgili Peygamberimizle (aliyhisselam) ilgili, onu (hâşâ) aşağılayan bir piyesi sahneye konulmuştu.
Devrin padişahı, bunun savaş sebebi olacağını ihtar edince, bu pespaye oyuna son verildi.
Dünya üzerinde 2 milyardan fazla müntesibi bulunan bir dinin kutsallarına hakaret etmek, onlarla alay etmek ve onları aşağılamaya yeltenmek ne zamandan beri fikir, ifade ve basın hürriyeti oldu?
Bu hal, kendi cibilliyetsizliklerini sergileyen, düpedüz bir provokasyondur. Belli ki Fransa ve Ermenistan el ele vermiş, Türkiye’yi ve Azerbaycan’ı kışkırtmak istiyorlar.
Sergiledikleri tüm bu rezillikler karşısında istiyorlar ki Türkiye ve Azerbaycan aklıselimi kaybetsin, kendilerinin yaptığı gibi pervasızca saldırsın, savaş çıkarsın ve sivilleri hedef alsın.
Biri sivil ahalinin üzerine misket bombaları, füzeler yağdırıyor; bir diğeri de aklı sıra İslam âleminin kutsallarıyla alay ediyor.
Üstelik bu kepazeliği devlet eliyle sergiliyor, Peygamberimizle ilgili o iğrenç karikatürleri resmi binalarda teşhir ediyor.
Bunu da kâinatın övüncü olan sevgili Peygamberimizin Mevlid Kandili’nin (doğum günü) arifesinde yapıyor.
Fransa, özde laikliğin merkeziymiş; oysa bu durum dinsizlik bile değil, din düşmanlığının ve kışkırtıcılığın ta kendisidir.
Charlie Hebdo denilen paçavrayı da kendi soysuzluklarının maşası olarak kullanıyorlar.
Aynı paçavrada bu kez, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terbiyesizliğin daniskası bir karikatürünü yayınladı. Bu aşağılık mahlûklar belli ki muhataplarının aynalarında kendilerini görüp resmediyorlar. Paçavralarında teşhir ediyorlar.
Türk ve İslam düşmanlığı Avrupalının genlerinde var.
Bu düşmanlıkta Fransa’nın başı çekmesi boşuna değil. Fransa bütün zamanların en kötü, en kifayetsiz muhteris bir başkan tarafından yönetiliyor.
Macron denilen bu şuursuz adam, içeride ve dışarıda nereye el attıysa yüzüne gözüne bulaştırdı. Libya’da yenildi, Akdeniz’de yenildi; Suriye’de, Lübnan’da, Dağlık Karabağ’da yenilgi üstüne yenilgi alıyor.
Ne yaptığını şaşırmış bir halde İslamiyet’e, Türkiye’ye ve Erdoğan’a yükleniyor.
Buralardan kendisine malzeme çıkarmaya çalışıyor ama nafile.
Adım attığı yerin bataklık olduğunu görmüyor ve adım attıkça daha da batıyor.
Batacak ve hak ettiği yeri boylayacak.
Paylaş