Paylaş
Bunu görmemek için kör, sağır ve alil olmak gerekir.
Suriye de tıpkı Irak gibi burnumuzun dibindedir ve 900 kilometrelik sınırı paylaşmaktayız.
Suriye’deki yangının sebebi Türkiye değildir. Türkiye bu yangının çıkmaması için elinden geleni yaptı lakin Beşar Esed’e laf anlatamadı. Anlatması da mümkün değildi. Çünkü Esed, sahip olduğu yüzde 8’lik bir azınlıkla yüzde 92’lik bir çoğunluğa hükmediyordu.
Yüzde yüz aleyhindeki bir tablo ile demokratik seçimlere geçmesini istedik. Bu ise Esed için intihar demekti. Kabul etmedi, edemezdi ve ülkesinin iç savaşa sürüklenmesine göz yumdu.
Suriye’yi işgal edip parçalama hevesinde olan dış güçler de bunu istiyordu. Rusya, bu sayede sıcak denizlere indi ve Suriye’de üsler kurdu. İran’ın Suriye ile zaten Şii ittifakı vardı, gökte aradığını yerde bulan İran, Irak’ta kaybettiği itibarını burada kazanmak emelindeydi.
İsrail güdümündeki ABD ise Irak’ta sergilediğinin en rezil şeklini burada işleyip, PKK-PYD-YPG terör örgütlerine her türlü yardımı yaparak, ‘butik’ Kürdistan devleti peşine düştü.
Dünyanın öbür ucundan gelip her türlü haltı karıştıran ABD’ye, ‘Suriye’de ne işin var’ diyen yok ama Suriye iç savaşının tüm olumsuzluklarının ziyadesiyle yansıdığı Türkiye’nin oradaki varlığına laf edenler var.
Ayol! Türkiye’nin kimsenin toprağında gözü yok lakin kendi topraklarının güvenliği tehlikede. Suriye’deki yangının alevi Türkiye’nin göğünü yalıyor!
Sınır güvenliğimizi temin etmeyelim de, teröristler ellerini kollarını sağlayarak ülkemize mi girsin?
ABD, kuzey ve kuzeydoğu Suriye’yi terör örgütlerine teslim etti. Yani bizim sınırımızın hemen yanı başı terörist kaynıyor. Böyle bir oluşuma göz yumarsak, sınır güvenliğimiz kalır mı?
Dört milyona yakın mülteci Türkiye’de, ABD’de değil. ABD oradaysa Türkiye elbette orada olacaktır, olmak zorundadır.
Bakınız çok açık söylüyorum: Türkiye, Kandil’de ne arıyorsa Suriye’de de onu arıyor. Üstelik aradığını bulup tesirsiz hale getirecek ki kendi içi güvende olsun.
YPG ve PYD’yi terörist görmeyen, görmek istemeyen aymazlarımız var. Tıpkı 80’li yılların başında PKK’yı üç-beş çapulcu görenler gibi. O üç-beş çapulcu denilen örgütle 36 senedir savaşıyoruz, on binlerce insanımız, yüz milyarlarca dolarımız gitti ve hâlâ gitmeye devam ediyor.
Biz Kandil’i bitirmeye çalışırken, ikinci bir Kandil’i Suriye’nin kuzeyinde oluşturmak isteyen güçlere karşı sessiz mi kalalım?
Bir kırk sene de maddi ve manevi imkânlarımızı buna mı harcayalım?
Sahi söyler misiniz, siz hangi kafaya hizmet ediyorsunuz?
Ve yine söyler misiniz, sizlerin, bir kısım insan müsveddelerinin dağa gidip teröristlere ‘SAKIN SİLAH BIRAKMAYIN!’ telkininde bulunan, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunan kişilerden ne farkınız var?
Paylaş