Paylaş
Bunlar ne tarihi ne coğrafyayı ve ne de sosyolojiyi okuyamadıkları gibi, aynı zamanda balık hafızalıdırlar.
Körü körüne Batı hayranlığı bunların gözlerini kör etmiştir ne dostu tanıyabiliyorlar ne de düşmanı ayırt edebiliyorlar.
Cumhuriyet tarihi boyunca Batı’ya bel bağlayan bu gafiller güruhu, sözde NATO şemsiyesi altında, tüm savunma girişimlerini iptal ettiği gibi yenilerinin üretimi için de parmağını kıpırdatmadı.
Bu gafillere göre, ABD bizi koruyacaktı, NATO bizim koruyucu şemsiyemiz olacaktı.
Başta ABD’nin ve diğer NATO üyelerinin, Türkiye’nin savunma sanayisine yardım etmediklerini bilakis engellemek için ellerinden geleni artlarına koymadıkları görmelerine rağmen, Batı’nın dümen suyunda gidenlere ne demeli?
Bu ülkeler sözde bize dost ve bizimle müttefikler; ABD ortak olduğumuz F35 projesinden çıkardığı gibi, paramızın da üstüne yattı. Almanya anlaşma yapmamıza rağmen Leopar tanklarının motorlarını vermedi, İngiltere uçak motoru anlaşmasından caydı.
Bunlarla yetinseler iyi, savunma ihtiyaçlarımızı tedarik edebileceğimiz ülkeleri de tehditle bundan vaz geçiriyorlar.
Kendini dünyanın jandarması gören ABD, Ali kıran baş kesen pozlarında Fransa’ya diyor ki: ‘Biz olmasaydık, şimdi Almanca konuşuyor olacaktınız’. Aynı şekilde, Körfez ülke liderlerine diyor ki: ‘Biz olmasak, o koltuklarda 15 günden fazla kalamazsınız.’
Sözde dostumuz ve müttefikimiz olan bu ABD, sınırımızın öte yanındaki terörist gruplarla ortak iş tutuyor. Onlara askeri uzman, silah ve mühimmat gönderiyor ve onlara savaş helikopteri pilotluğu dahil askeri eğitim veriyor.
Aklı sıra orada bir Küçük İsrail (Kürt devletçiği) devleti kuracak.
Bütün bunları Türkiye’ye karşı yapıyor, yaptırıyor.
Bizdeki bu aymaz muhalefet tüm bunları görmesine rağmen; ‘Bizim Suriye’de ne işimiz var, Bizim Libya’da ne işimiz var?’ diyerek; mezkûr yerlere asker gönderme ile ilgili tezkerelere ‘Hayır’ oyu veriyor.
Bu şaşkın muhalefet kafası, Ankara’nın, İstanbul’un savunma hatlarının Kudüs’ten, Gazze’den, Libya’dan başladığını göremiyor.
Bu kafa, Allah saklasın, buralar düşüp, düşman eline geçtiğinde sıranın Türkiye’ye geleceğini göremeyecek kadar şaşkın olup, derin bir gaflet ve hatta ihanet içindedir.
Ülkesini ve milletini zerre kadar sevenlerin, bugün, partiler üstü bir yaklaşımla hükümetin yanında yer alması ve kararlarını desteklemesi elzemdir.
Bölgemizin ve hatta dünyanın hızla savaşa sürüklendiği bugünde kayıkçı kavgası yapmayalım.
Zira söz konusu olan vatandır ve gerisi teferruattır!
Paylaş