Paylaş
Başkan Erdoğan’ın dediği gibi, bir elli yıl bekledik, yeni bir elli yıl daha beklemeye tahammülümüz yok.
Bu duruma, Kıbrıs Rumunun şımarıklığı yanında, Yunanistan’ın küstahlığı, ABD ve AB’nin tamamen haksız ve hukuksuz tutum ve davranışları sebep oldu.
Kıbrıs Türkü Annan Planı’na evet dedi; Rumlar ise hayır dediler.
Bu durum karşısında AB ne yaptı? Kıbrıs Rumunu cezalandıracağına mükâfatlandırdı. Ve AB müktesebatına aykırı olmasına rağmen, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni AB’ye dahil etti.
Ve üstelik tüm bu hukuksuzlar yapılırken, adanın kuzeyi resmen ve alenen dışlandı ve ambargoya tabi tutuldu.
Cenevre’deki müzakerelerde de masayı terk eden yine Rumlar oldu.
Artık bu saatten sonra tak sepeti koluna, herkes yoluna!
Kıbrıs, taksim olmuş iki egemen devletten ibarettir. Bundan sonra konuşulacak veya tartışılacak her şey, iki ayrı, bağımsız devletin varlığı kabul edilerek konu edilebilecektir.
Elli senedir Kıbrıs Türkü çile çekiyor, ambargo altında inliyor.
Onların anladığı dilden konuşmanın zamanı gelmiş ve hatta geçiyordu. Rumlar akılları sıra, Türkleri inleterek dize getireceklerdi. Baskılara dayanamayan Türkler, Rumların kapısını çalıp, her şeye razı olduklarını ilan edeceklerdi.
Bunu bekliyorlardı.
Diğer bir deyişle; Türk’ün kaderi Rum’un insafına terk edilsin diye tam elli sene beklediler; beklettiler.
Halbuki bu elli sene esnasında da ve ondan önceki senelerde de Rum’un ne denli vicdansız ve insafsız olduğunu en iyi Kıbrıs Türkü bilmekteydi.
Başkan Erdoğan’ın da KKTC Meclisi’nde vurguladığı gibi; ‘Türk sözünde durur ama Rum sözünde durmaz... Adada iki ayrı devlet ve halk vardır. Uluslararası toplum bunu er ya da geç kabul edecektir. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Cenevre’de sunduğu öneriye desteğimiz tamdır. Bundan taviz vermeyiz, veremeyiz. Kıbrıs Türküne kurulan tuzakları bozacağız, aydınlık geleceğimizi hep birlikte inşa edeceğiz.’
Başkan Erdoğan ayrıca Kıbrıs Türk Devleti’ne yakışır bir Parlamento Binası ile bir Başkanlık Külliyesi müjdesini verdi. Hazır olan projelerin en kısa zamanda başlanıp bitirileceğini söyledi.
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’ni ilk tanıyacak ülkelerin başında Azerbaycan ve Pakistan var.
Yeri gelmişken burada bir kez daha ifade etmek isterim: Rauf Denktaş’la Başkanlık Konutu’nda mülakat yapıyordum. O vakit yazılmamak kaydıyla bana bir sır vermişti. KKTC’yi 1983’te ilan ettiklerinde ilk tanıyan Türkiye olmuştu; hemen akabinde Pakistan Devleti tanıdığını duyurdu.
Türkiye makamları devreye girerek Pakistan’dan kararı geri çekmelerini istediler.
O durum; o zamanki Türkiye idarecilerinin ne denli baskı altında olduğunun ve hepsinden önemlisi, bağımsız bir devlet gibi hareket edemeyişlerinin hazin bir tablosuydu.
Türkiye nereden nereye geldi!
Ama içimizde birileri, bu durumu anlamıyor, anlayamıyor veya işlerine öyle geliyor. Böyle müjde mi olur, dağ fare doğurdu diyorlar.
Amerikalıların, Avrupalıların ve İsrail’in hop oturup hop kalktığını görmüyorlar.
Elli senedir biz uyumadık, bundan böyle de Rumlar ve destekçileri uyumasın!
Buna, içimizdeki gafil şaşkınlar da dahil!
Kaç sene uyumayacaklarına kendileri karar versin!
Atı alan Üsküdar’ı geçti; uyandıklarında balığa çıkarız!
Paylaş