Özal-Erdoğan

Merhum Turgut Özal’ı kaybedeli 27 yıl oldu. (Ö: 17 Nisan 1993)

Haberin Devamı

Türk siyasi tarihinin son elli yılına damgasını vuran en önemli liderlerden ilk ikisi, Özal’la Erdoğan’dır. İkisinin de benzeşen ve ayrışan tarafları olmasına karşın, başarılarına temel teşkil eden ortak özellikleri, dava adamı olmaları, bunun da gereğini son derece cesur bir şekilde yerine getirmeleri, vesayete ve statükoya karşı koymalarıdır.

İkisi de sivildi, Özal’ın Devlet Planlama Teşkilatı ve Başbakanlık Müsteşarlığı gibi kısa süreli memuriyeti vardı. Erdoğan ise gençlik yıllarından beri politikanın içinde yoğrulmuş ve siyasetin hemen her kademesinde görevler üstlenmişti.

Her iki şahsiyet de tarihe tabu yıkan liderler olarak geçti.

Özal, teşebbüs hürriyetini getirerek ekonomiyi dünyaya açtı. Ayrıca 141, 142 ve 146. maddeleri kaldırarak, fikir-ifade ve inanca özgürlük getirdi.

Haberin Devamı

Turgut Özal, Türkiye’yi ithal ikamesi modelinden ihracat önderliğinde büyüme modeline dönüştürmeyi başarmış ve Türk ekonomisini rekabete açmıştır.

Otobanı Türkiye’ye Özal getirdi. Kendinden önce İstanbul-İzmit arasında 30 kilometrelik yol on yılda tamamlanamamıştı, o, İstanbul-Ankara arasını otoban yapıp hizmete açtı.

Erdoğan ise tüm şehirleri otobanlarla birbirine bağladı (toplam 26 bin 472 km).

Meyve veren ağaç taşlanır, her iki liderin hemen her kesimde, hem en çok seveni ve hem de en çok nefret edeni mevcut. Özal, çalıştığı insan kalitesi bakımından Erdoğan’dan daha şanslı idi. Güçlü lider olmasına karşın, kendisinden sonra 100 Türk büyüğü çıkarabiliyordu.

Her iki lider de cesarette gözü kara ve kadere olan imanlarıyla kederden emindiler.

Özal, 1. Körfez Harekâtı’nda Irak’a girip Musul ve Kerkük’ü almak istedi ancak zamanın Genelkurmay Başkanı (Torumtay Paşa) görev süresi bitmeden emekliliğini istedi ve Özal’ın talebi sonuçsuz kaldı.

Savaş esnasında Ankara’yı ziyaret eden Irak Başbakanı Taha Yasin Ramazan’ın, “İncirlik üssünü ABD savaş uçaklarına açarsanız sizi düşman belleriz!” sözüne karşı Özal, “Saddam’a selam söyle ve de ki, şayet Türkiye topraklarına bir top mermisi düşerse seni ve Saddam’ı Bağdat’ın ortasında asarım!” demiştir.

Haberin Devamı

Erdoğan da Özal’ın ‘sur’da (vesayet) açtığı gedikten girerek, aynı azim ve kararlılıkla tabuları yıkmaya gayret etmiş, demokrasi ve insan hakları önündeki engelleri bir bir kaldırma gayretinde olmuştur.

Halkının yüzde 99’ü Müslüman olan ülkemizde başörtüsü yasağı vardı, düşünebiliyor musunuz? Başörtülü kızların eğitim ve öğretim hakları ellerinden alınıyordu. Başörtülü asker annesi askeri garnizona giremiyordu.

Başörtülü avukat mahkemeye girip savunma yapamıyordu.

Erdoğan, Özal’ın da özlemini çektiği Başkanlık modelini getirdi. Zira her iki lider de bu ülkenin kalkınmasında en büyük engelin vesayet ve bürokratik oligarşi olduğunu biliyordu.

Erdoğan ayrıca, devlete sızan ve onu adeta ahtapot gibi sarmalayan (ki, bunda kendilerinin de büyük oranda katkılarının olduğunu itiraf etmiştir) FETÖ’yü, geç de olsa, teşhis ve tespit edip onunla kıyasıya mücadele eden ve ülkeyi yabancı boyunduruğundan kurtarmaya çalışan yegâne milli bir şahsiyettir.

Haberin Devamı

Yeri gelmişken, gazeteci-yazar dostumuz Nedim Şener’in, bizim de aynen katıldığımız şu tespitini buraya alıyorum: “Bu ülkede devlet FETÖ’ydü. Ben boşuna demiyorum FETÖ devlete sızmadı. Zaten her şey ellerindeydi. Erdoğan FETÖ’cülerin yönettiği devlete sızdı ve onları devirdi”.

Bugün Türk askerinin elinde topu, tüfeği, tankı, füzesi, helikopteri, İHA’sı, SİHA’sı, akıllı bombası vb varsa ve bunlar yerli üretilebiliyorsa, bütün bunları Erdoğan’a, onun kararlılığına ve milli duruşuna borçluyuz.

Bu sayede, nerede olursa olsun terörü ininde vurabiliyoruz.

Yurtdışı harekâtlarla sınırlarımızın güvenliğini sağlayabiliyoruz.

Tüm dünyayı tehdit eden koronavirüs salgınında, en güçlü ülkelerin bile nasıl sapır sapır döküldüğünü gördük, görüyoruz. Türkiye, yaptığı başarılı mücadelede, dünyada ilk beş ülke arasına girebiliyorsa, bunu, Erdoğan’a ve onun hükümetlerinin sağladığı sağlık altyapısına borçludur.

Haberin Devamı

Seversiniz sevmezsiniz bilemem ama Sezar’ın hakkını Sezar’a vermeliyiz!

Yazarın Tüm Yazıları