Paylaş
Çünkü DSP’den milletvekili seçilmesine rağmen bir ay içinde üç parti değiştirmiş (ANAP, DYP ve MHP), en sonunda bununla da yetinmeyerek DTP’ye katılmıştı.
Siyaset pazarı müşterisiz kalmıyor; dün olduğu gibi, bugün de ödünç milletvekilliği furyası var, yarın da olacak. Önce CHP ile İYİ Parti arasında başlatılan bu absürt durum, şimdi de CHP ile Saadet Partisi arasında yaşanır oldu.
Saadet Partisi’nin Meclis’te toplam 20 milletvekili oldu (Gelecek Partisi’yle birleşerek), böylece grup kurabildiler. Bir milletvekilleri Genel Kurul’da ölünce, sayıları 19’a düştü ve grup olmaktan çıktılar. Karamollaoğlu’nun talebi üzerine Özgür Özel, CHP’den seçilmiş bir milletvekilini (Kütahya mv. Ali Fazıl Kasap) ‘ödünç’ olarak verdi.
Ödünç verilirken şu ifade kullanıldı: “Bütçe görüşmeleri süresince verilmiştir.” Akılları sıra muhalefetin sesinin kısılmaması için yapılmıştı. Zira Meclis’te grubu bulunan her bir partiye ayrı söz hakkı düşüyor.
CHP bu transferi gerçekleştirmekle, kendilerinin yapamadığını Saadet Partililerin yapmasını istiyor. Daha açık ifadesiyle Erdoğan’ı ve hükümetini, onun eski arkadaşlarının yerden yere vurmalarını istiyor. CHP’liler o kadarını beceremiyorlar. Zira Saadet Partililer malum ‘ölümüne’ Erdoğan muhalefeti yapıyorlar!
Saadet Partililerdeki Erdoğan kinine, mal bulmuş mağribi gibi sarılan CHP, bu aşağılık duygu halini adeta maden gibi işleterek doruğa çıkarıyor ve onlar (eski dava arkadaşları) birbirlerini yerlerken CHP’liler avuçlarını ovuşturuyor.
Hani bu milletvekillerinin davaları vardı; onu vaat ederek milletten oy almışlardı?
Bilindiği üzere Saadet Partisi, geleneği itibarıyla CHP düşmanlığıyla milletten oy alarak palazlandı ve bugünlere geldi. O CHP ki, başörtüsünün okullarda yasaklanması için Anayasa Mahkemesi’nde dava açıyor ve yasaklama kararı çıkarıyordu.
O CHP ki Taksim’e cami yapılmasına karşı çıkıyor, ilkokul çağındaki çocukların Kuran kurslarına gitmesini, Orta Çağ’ın karanlığı olarak görüyordu. (Hâlâ daha böyle görmeye devam ediyor.)
Eski bir Millî Görüşçü olan arkadaşları Tayyip Erdoğan, Erbakan’ın tüm hayallerini -ki bunların hepsine CHP karşı çıktı- bir bir gerçekleştirdi.
Erbakan’ın en büyük hayali Ayasofya’yı ibadete açmaktı. Erdoğan bunu gerçekleştirdi. Erbakan’ın devamıyız diyenler (başta Karamollaoğlu) değil namaz kılmak için, turistik ziyaret için bile Ayasofya’ya gitmedi.
İnsan ister istemez merak ediyor, bunlar hangi davanın insanı?
Elbette dava insanıdırlar, lakin Erbakan’ın davasının insanı olmadıkları belli.
İnsan olan davasından bu kadar savrulabilir mi? CHP Genel Başkanı’nın cumhurbaşkanlığına adaylığı, bir kandil akşamında Saadet Partisi Genel Merkezi’nde dualar eşliğinde ilan edildi.
O CHP Genel Başkanı ki, başörtüsüne muhatabının ‘Sadece bir çuldur o’ sözüne eşlik ederek, ‘Bir metrekarelik bez parçası’dır demektedir.
Şu anki CHP Genel Başkanı olan Özgür Özel ise, “Diyanet, okul öncesi eğitim kurumları kuruyor; bir Orta Çağ zihniyetine yönelmenin, bunu kurumsallaştırmaya çalışmanın ne bu Cumhuriyet’e faydası var ne bu millete faydası var ne de anayasaya uygundur” diyor.
Karamollaoğlu, Davutoğlu ve partinin televizyon çığırtkanı Bülent Efendi, işbirliği içinde oldukları bu Özgür Özel ve CHP ile el ele vererek Anayasa Mahkemesi’ne başvursunlar.
Küçük çocukların Kuran’ı Kerim öğrenmesine yasak talep etsinler.
Milletvekili sayıları tutuyor ve ayrıca bu durum kendilerine yakışıyor!
Paylaş