Paylaş
Bu kısa sürede on beş ayrı yerdeki savaş ya da çatışma sonucu yüz binlerce insan öldü, milyonlarca insan da mülteci durumuna düştü.
1991 Körfez Savaşı, 1991-2021 Afganistan Savaşı, 1992-95 arası Bosna Savaşı, 1994-2009 Rusya-Çeçenistan Savaşı, 1998 Kosova Savaşı, 2003-2011 Irak Savaşı, 2004 İsrail Lübnan Savaşı, 2008 Abhazya Savaşı, 2009 Gazze Savaşı, 2011... Suriye İçsavaşı, 2011-2020 Libya İçsavaşı, 2013 Kanlı Mısır Darbesi, 2021 Azerbaycan-Ermenistan Savaşı, 2014 Donbas Savaşı, 2022 Rusya-Ukrayna Savaşı...
Bunların hepsi, Türkiye’mizin etrafındaki ateş çemberini gösteriyor.
Peki, Türkiye’miz bu uğursuz saldırıların dışında mı tutuldu? Bilakis tam göbeğinde yer aldı; üst üste yapılan kanlı-kansız darbe girişimleriyle Türkiye’miz de paramparça edilmek istendi.
Bugün kalkmış birileri, Rusya’nın savaş suçu işlediğini ve başta Putin olmak üzere, savaşta etkin rol oynayanların cezalandırılmalarını istiyor. İsteyenlerin başında da ABD ve İngiltere geliyor.
Ayol! Bölgemizdeki hemen tüm savaşların, ya teşvik edeni ya da bizzat yapanı sizsiniz. Yüz binlerce insanın ölümünden siz sorumlusunuz. Milyonlarca mülteciyi evlerinden, barklarından-yurtlarından siz ettiniz.
Bunlar savaş suçundan da öte, insanlık suçu değil midir? Bunların hepsinin üstüne yattınız, bize de unutturmaya çalışıyorsunuz.
Suçlu olmanıza rağmen kimse size hesap sormuyor, soramıyor. Çünkü siz güçlüsünüz; BMGK beş daimi üyesinin VETO hakkı var. Bütün ülkeler, bu beş ülkeden birini suçlu görse bile, bu ülkenin VETO etmesiyle suç, rafa kalkıyor.
Dolayısıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin gerçek adı; suçluları temize çıkarma konseyi olmalıdır. Zira işlevi, gerçek fonksiyonu bundan ibarettir.
Bakınız; sizin yüzünüzden, bütün bir İslam alemi, on yıllardır ağız tadıyla bir bayram kutlayamıyor. Bayramlarımız sevinçle geçeceğine hep buruk, kahır ve endişe içinde geçiyor.
Yukarıda sayılan bölgemizdeki savaşlara dikkat ediyor musunuz; Rusya-Ukrayna Savaşı’nın dışındaki tüm savaşlar Müslüman ülkelere yöneliktir. Hedefte hep İslam devletleri ve Müslümanlar var, Müslümanların yeraltı ve yerüstü zenginlikleri var.
Gözyaşı döken, kanları akan ve mülteci durumuna düşürülen hep Müslümanlardır.
Müslüman mültecilerin botları Akdeniz’de batırılırken, Ukraynalı mültecilere kapılar açılıyor. Elbette açılması lazımdır. Ama uygulanan bu çifte standart insanlığın yüzkarasıdır.
Sayın Erdoğan’ın sürekli işaret ettiği gibi; dünyanın beşten büyük olduğu gerçeği kuvveden fiile çıkmadığı müddetçe, daha çok gözyaşı akar, masum kanı dökülür ve mültecilere yeni milyonlar eklenir.
ABD ile İngiltere, emperyalizm adına ateşle oynadığı görmeli; aksi halde olası bir nükleer savaşta kendileri de aynı ateşin alevi olmaktan kurtulamayacaktır.
Elbette Allah-ü Teala’dan ümit kesilmez; onların hesapları varsa Allah’ın da bir hesabı vardır; dolayısıyla eden kendine eder.
Birileri bu denli karanlık ve korkunç niyetleriyle ateşe, iyi niyetli ve iman sahibi mazlumlar ise ebedi mutluluğa erişecektir.
Sevgili okuyucularımın Ramazan Bayramı’nı en kalbi duygularımla kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.
Nice bayramlara...
Paylaş