Paylaş
Demokraside geçen bu 70 sene içinde, CHP, ya ihtilallerle ya da koalisyonlarla ancak iktidar ortağı olabilmiştir.
Üstelik CHP, Cumhuriyet’i kuran parti olarak övünmektedir.
Bu yüzden, kurucu parti olan CHP muhalefeti, kendi dışındaki iktidarlara hep köşklerinin bahçesinde kondurulan gecekondu gibi bakmış ve onları asla affetmemiştir.
Halbuki zaten parti olarak sadece CHP vardı, önceki muvazaa (danışıklı dövüş) partileri de, DP de CHP’nin içinden çıkmıştı. CHP’den ayrılan milletvekilleri tarafından kurulmuşlardı.
Yani CHP, ne kadar Cumhuriyet’in kurucusu ise kendi içinden ayrılıp ayrı parti kuran ve tek başına iktidara gelen DP de o kadar kurucudur.
Uzun yıllar ve üstelik tek parti olarak iktidarda bulunduktan sonra, muhalefete ve hatta neredeyse ebedi muhalefete düşmek kolay değildir.
Hazmı zordur.
Kim bilir, belki de bu hazımsızlığın temelinde hırçın ve yıkıcı muhalefet yatmaktadır.
Oysa muhalefet, demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Tenkit ve eleştirileriyle iktidara yol göstermesi gerekir.
Bu durumu, biz gazeteciler Erdal İnönü’ye sormuştuk, o da şu cevabı vermişti: “Ne yani, biz muhalefet olarak iktidara ne yapması gerektiğini açıklayalım da ona kopya mı verelim?”
Yıkıcı muhalefeti yalnızca siyasette değil, medyada da görmekteyiz.
Elbette her gazetecinin kalbinde bir aslan yatar, her gazeteci bir siyasi partiye meyilli olabilir.
Ama bir gazeteci (muhabir, yazar, çizer, konuşmacı) kalemini ve sözünü yalan, yanlış ve iftiralar üzerine algı oluşturmakta sarf etmez, kullanmaz, kullanmamalı.
Bakınız, aynı muhalif gazetenin iki ayrı köşe yazarı, iktidarı eleştirmek adına aynı konuyu işliyorlar. Biri biraz daha duyarlı olacak ki, Erdoğan’la Putin’in görüşme fotoğrafını verirken, ikisinin de arkasında ayakta duran heyetlerini gösteriyor.
İnsafsız olanı ise fotoğrafın yarısını kesip Putin’in arkasındaki ayakta duran Rus heyetini göstermeden Erdoğan’a yükleniyor.
El insaf!
Bir diğeri ise Erdoğan ve heyetinin, sözde koridorda dakikalarca bekletilme görüntüleridir. Bu görüntüleri bir Rus kameraman çekiyor ve oradaki bir televizyonda yayınlanıyor. Bizimkiler de sözde muhalefet edecekler ya, araştırmadan, etmeden, mal bulmuş mağribi gibi olayı sütunlarına ve ekranlarına taşıyorlar.
Halbuki toplantının yapılacağı ortadaki salon hazırlanırken, her iki ülkenin heyetleri iki ayrı salonda aynı şekilde beklemektedir. Birkaç dakikalık bu bekleyişten sonra her iki heyet aynı anda, ayrı kapılardan girdiler.
Heyettekilerden herhangi birisine telefon edip kolayca ulaşılacak bu bilgiye ulaşılmıyor. İşine gelen şekliyle, yani yıpratma amaçlı olarak yazıyor veya yayınlıyor.
Bu mudur objektif gazetecilik?
Paylaş