Paylaş
Hemen her şeyi en ince teferruatına kadar hesap etmelerine rağmen, bir yerde, çok büyük bir hata yaptılar.
Dokuz benzemezi bir araya getirip istedikleri gibi yönlendirdiler lakin bu ülkenin asıl sahiplerini unuttular ve bu unuttukları ana unsura rağmen politika üretmeye kalkıştılar.
Öyle, “CHP’nin 6 okundan biri de milliyetçiliktir; kimse bizim milliyetçiliğimizi sorgulayamaz” gibi beylik laflarla peynir gemisi yürütülemez. Nitekim yürütülemedi.
Türkiye’yi bölmeyi hedeflemiş terör örgütleriyle ortak hareket edeceksin ve buna paralel olarak, onların emirlerine uyup teröristleri salıvermeyi vadedeceksin.
Şom ağızlar “15 Mayıs sabahı İmralı’nın kapıları kırılacak!” diyecek ve sen, o koltuk uğruna bütün bu kepazelikleri sineye çekecek ve tek bir laf etmeyeceksin.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun sükûtu, ikrardan başka bir mana ifade etmedi ve Türk milliyetçileri, kendisine gerekli cevabı verdi.
Aklı sıra, Muharrem İnce’yi saf dışı bırakarak, milliyetçi oyları kendine çekecekti. Bunun için de, ağababaları, aşağılık bir kumpasla İnce’yi oyun dışına itti. Kılıçdaroğlu, önce kendisi için bir kaset çıkarılacağının işaretini verdi. Dikkatleri oraya toplayarak mağduru oynadı; ardından, o aşağılık kasetler zincirini devreye sokmaya yeltendi.
Muharrem İnce, ister istemez havlu attı. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, meydan yerinin kendisine kalacağını vehmetti. Bir de utanmadan, vaktiyle “Gel bakalım Muharrem!” diyerek bitirdiği İnce’yi, Halil İbrahim sofrasına davet etti.
Ne Muharrem ve ne de Muharrem’in taraftarları bunu yemedi. Kılıçdaroğlu’nu, yanındakilerle, arkasındaki güçleri, önce Allah’a, sonra da millete havale ettiler.
Muharrem İnce’nin ‘milliyetçi’ oyları, CHP’ye ve Kemal Kılıçdaroğlu’na inat, Sinan Oğan’a gitti.
Giden bu oyların miktarı da; Erdoğan’la Kılıçdaroğlu’nun aldıkları oyların farkını belirledi!
Kılıçdaroğlu, çekirge misali bir sıçradı, iki sıçradı, üçüncüde yakayı ele verdi.
Ona kalsaydı, milliyetçi oylarla, bölücülere bayram yaptıracaktı.
Ava giderken avlandı.
Foyası ortaya çıkan, üstüne üstlük, Meclis’teki çoğunluğu da yitiren Kılıçdaroğlu’nun ve avenelerinin (Millet İttifakı) cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda, en ufak bir şansları kalmadı.
Kemal Kılıçdaroğlu, uğradığı hezimetle; başbakanlık bekleyen Akşener’in, stratejik derinlik hesapları yapan Ahmet Davutoğlu’nun, İHA ve SİHA’lara dokunmayı arzulayan Ali Babacan’ın, devletin kılcallarına yeniden nüfuz etmeyi dört gözle bekleyen FETÖ’cülerin ve ‘Kürdistan’ hayalleri kuran bölücülerin tüm heveslerini kursaklarında bıraktı.
Bu arada, unutmadan söyleyeyim; Kılıçdaroğlu’nun hüsrana uğrattığı kişilerin başında, ABD Başkanı Biden gelmektedir. Zira Türkiye’deki seçim sonuçlarını öğrenince, yüzü düştü ve içinden; “Bu adamla kazanamayız” diye yırtınan Meral Akşener’e hak verdi.
Dileriz, Kılıçdaroğlu şunu öğrenmiştir: Birileri, partini peşkeş çekmene göz yumabilir ama vatanı peşkeş çekmene kimse göz yummaz ve bunun hesabını sorar.
Paylaş