Paylaş
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise, Erdoğan’ın karşısında 13 yılda, 15 seçimin mağlubu olsa da; ‘Yenilen pehlivan güreşe doymaz’ kabilinden, son kalan şansını kullanmak zorundaydı.
Kemal Kılıçdaroğlu, elinde bulundurduğu bu son kozunu oynamak dışında bir seçenekten mahrumdu. Önceki iki adaylıkta da (E. İhsanoğlu, M. İnce) geri durarak, CHP Genel Başkanlığı’nı elinde tuttu.
Ama artık kazın ayağı öyle değildi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı, siyaset sahnesindeki son şansıydı.
Zira yaşının kemale geldiğini, başkaları gibi kendisi de biliyordu. Bundan dolayıdır ki, ‘Ekmek için Ekmelettin’ ve ‘Gel bakalım Muharrem’ demeden; ‘Ben Kemal, geliyorum!’ demek zorunda kaldı.
Bugüne kadar geldiği yerlere bakınca; hangi durakta ineceği (Kâğıttepe olabilir mi?) herkesin malumudur!
Demokrasilerde, ben geliyorum demekle gelinmiyor; millet isterse geliniyor, istemezse gelinmiyor, gelinemiyor. Bu denli gelinemeyişin rekoru da zatı alilerinde bulunuyor.
Kılıçdaroğlu’nun hakkını yemeyelim; millet nezdindeki seçimleri kazanamıyor ama partisindeki ve kimi partiler arası atraksiyonlarda eline su dökecek siyasetçi yok gibi.
Kolay değil; egoların zirve yaptığı, kinlerini din edinen onca benzemez partiyi bir araya getirdi ve zorda olsa hepsinin ortak adayı olmayı başardı.
Saadet Partililere kendisini ‘mücahit’ ilan ettirerek şapkadan tavşan çıkarmayı becerdi.
Altılı Masayı gördükçe, aklımıza vaktiyle, aynı şekilde bir araya gelen OPEC (Petrol ihraç eden ülkeler) toplantılarının karikatürize edilişi geldi.
Karikatürde; masaya aynı şekilde kurulmuş kişilerin, ilk fırsatta birbirlerini haklamak için, her birinin arkalarına sakladıkları hançerler dikkat çekiyordu.
Erdoğan kini ile gözleri dönmüş bu kişiler, (Akşener hariç) ‘zoraki’ bir araya gelip Kılıçdaroğlu’na temenna çaktı. Sonunda, mahut odakların bastırmasıyla, Akşener’e de ‘kazanamayacak adaya’ evet dedirttiler.
Akşener’in onca ısrarından neden vazgeçtiğini, kendisi ve vazgeçirenlerin dışında kimse bilmiyor. Belki de hiç bilinmeyecek. Bazen en bilinenler, hiç bilinmez olurlar!
Ama bilinen bir şey var ki, o da bu ‘zoraki nikâhın’ hüsranla sonuçlanacağıdır. Zira devlet ve millet hayatımızın olmazsa olmazı olan güvenlik konusunda bile (Tezkere) birinin ak dediğine diğeri kara diyor.
Düşünebiliyor musunuz; her bir partinin genel başkanına, cumhurbaşkanlığı yardımcılığıyla yetinmeyip, buna iki belediye başkanını da ilave edip sayıyı yediye çıkarıyorlar.
Eskiler, ‘Bir evde varsa dü zen (iki kadın), o evde olmaz düzen’ derler. Burada ise, yalnızca cumhurbaşkanlığı yardımcılığında, Yedi Kocalı Hürmüz söz konusu!
Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu ve kimi parti yöneticileri, Kılıçdaroğlu’nu, Berat Gecesi kutsamaya çalıştı (!) ve ardından cumhurbaşkanı adayları olduğunu ilan ettiler.
Bununla da yetinseler bir derece; bilahare Kılıçdaroğlu’na ‘mücahit’ deyip Erbakan’ın iskeletine kan terlettiler.
Zira kerameti kendilerinden olan bu zevatın ilacı olsaydı kendi kellerine sürerdi.
Ve oy oranları bindeyle ifade edilmezdi.
Paylaş