Kandırmayı ne çok seviyoruz!

GERÇEKLER Kafdağı’nın ardında artık. Sosyal medya sayesinde bütün bir dünya yalana teslim dersek, abartmış olmayız. Bu durumu çok iyi bilen ve analiz eden propaganda uzmanları, gelecekteki dünyaları sanallık, algı ve yalan üzerine inşa etmenin gayretindeler.

Haberin Devamı

Yalan, dün de propagandada önemli bir yer tutardı. Hatta en büyük yalanı söyleyen, muhatabını en ziyade etkileyebilendi. Eskinin eksiği, ‘yalanın er ya da geç, gerçekle yüzleşme gibi kötü bir alışkanlığının olmasıydı’. Zira yalancının mumu yatsıya kadar yanardı.

İletişim araçlarının hızla gelişmesiyle birlikte, haberleşme tekelleri kırıldı ve hemen herkes haberci oldu. Buna bir de anlık (saniyelik) hızı da eklerseniz, her an herkesin yalanla yüz yüze olduğunu görürsünüz.

Eskiden kişiler, yukarıdaki mahallede söyledikleri yalana, aşağıdaki mahallede kendileri de inanırlardı. O vakitler mahalle düzeyinde olan işler, bugün itibariyle küresel (dünya çapında) olabiliyor. Heyhat!

Aynı şekilde, karşılarındakileri kandırmayı maharet bilir ve bununla övünürlerdi.

Haberin Devamı

Bu maharet çok daha ileri boyutlara taşındı ve artık kişiler bizzat kendilerini de kandırmaya başladılar. Günümüzde ise bu durum kitlesel boyutlara ulaştı, artık insanlar kitleleri kandırmanın zevkini topluca sürdürüyor.

Mesela cumhurbaşkanlarını tarafsızlık üzerine yemin ettiriyoruz. Kurbağaların bile taraflı olduğu bir ülkede cumhurbaşkanı tarafsız olabilir mi? Cumhurbaşkanından tarafsız olması değil, adaletli olması beklenir.

Atatürk, İnönü, Bayar hep partili cumhurbaşkanıydılar. Onlardan sonra gelenler, sözde tarafsız olan cumhurbaşkanlarının tuttukları bir siyasi partileri yok muydu? Elbette vardı ve zaten bu hallerini icraatlarında da gösteriyorlardı.

Mesela iktidara karşıt görüşlü olan bir cumhurbaşkanının olması gayet doğaldır. Ama tarafgir davranıp adil olmaması hem anormal ve hem de demokrasinin ruhuna aykırıdır.

Nitekim A. Necdet Sezer Cumhurbaşkanı olarak iktidardaki AK Parti hükümetine karşı asla adil olmadı ve adeta veto makinesi gibi çalıştı.

Şimdi kalkıp da Sezer ve onun gibi cumhurbaşkanlarına tarafsız diyebilir miyiz? Tarafsız demekle kendimizi kandırmadık mı?

Doğru şekilde adını koysak ama partili olup kendisinden partici davranmamasını talep etsek daha iyi olmaz mı?

Bu halin tipik misali adliyelerde görülür, oralarda da hâkimler partilidir ama bunu kararlarında göstermezler.

Haberin Devamı

Farzımuhal yarın CHP ve ittifak kurduğu siyasi partiler Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanlığına aday gösterseler, halk da onu o makama layık görüp seçse, Kılıçdaroğlu’na tarafsız mı diyeceğiz?

Lütfen daha fazla kendimizi kandırmayalım!

Başımız kumda lakin k...z görünüyor!

Yazarın Tüm Yazıları