Paylaş
Belli ki bir dizi yaptırım maddeleriyle Türk savunma sanayisini durdurmak istiyorlar. O savunma sanayisi ki son birkaç yıldır yaptığı hamlelerle dosta güven, düşmana korku saldı.
Türk savunma sanayisi İHA, SİHA ve TİHA’larla (Suriye, Libya, Dağlık Karabağ’daki etkinlikleriyle) tüm dünyaya parmak ısırttı.
Türkiye ürettiği bu yeni keşiflerle, savaşın konseptini değiştirdi.
İngiliz Savunma Bakanı bile “Savaş sanayisi teknolojisinde Türklerden geride kaldık” ifadesini kullandı.
Türkiye’yi, kıskanılacak bu duruma, başta ABD olmak üzere sözde dost ve müttefikimiz olan ülkeler getirdi! Tarihte emsali görülmemiş bu denli kötü komşuların, akıl almaz hal ve tavırları Türkiye’yi mal sahibi yaptı.
Üstelik bu hal yeni de değil, zira biz bunların cemaziyelevvellerini de biliriz, cemaziyelahirlerini de.
1963’te Türkler Kıbrıs’ta kesilirken Türkiye müdahale etmek istedi (kısmen etti de) ABD Başkanı Johnson, Başbakan İnönü’ye tehdit mektubu gönderdi. Mektupta ABD “Kıbrıs’ta Rumlar, Türkleri kesecek, siz anavatan olarak müdahale edemezsiniz, sadece seyirci kalabilirsiniz. En ufak bir girişimde bizi (ABD’yi) karşınızda bulursunuz. ABD’nin ve NATO’nun size sağladığı hiçbir silahı, Kıbrıslı Türkleri savunma amaçlı kullanamazsınız” demeye getirdi.
1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yaptık, Mehmetçiğin olmazsa olmazı, elindeki piyade tüfeğini bile (G3) kullanamazsınız dediler, Türk askeri sopayla savaşa gitsin istediler. Ardından uzun yıllar sürecek silah ambargosunu dayattılar.
Aynı ABD Kongresi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumaları için alınması planlanan 1.2 milyon dolarlık ABD yapımı silahların (Sig Sauer) satışını iptal etti.
Bunun üzerine Erdoğan talimat verdi; Yavuz 16 tabancaları ile MPT 76 milli piyade tüfekleri üretilip hizmete sokuldu.
Türkiye yerli helikopter üretti, motoru ABD menşeili diye yurtdışı satışına izin verilmedi.
Türkiye motorun da yerlisini üretti.
Türk savunma sanayisi havada, karada, denizde hamle üzerine hamleler yaptı, yapıyor.
Savunma Sanayi Başkanlığı’nın başında İsmail Demir, Anadolu’nun demir gibi yiğit ve yılmaz bir evladı var.
İşte bu İsmail Demir, “Sen nasıl Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu savunma araç ve gereçlerini üretirsin” denilerek hedef tahtasına konuldu ve diğer üç arkadaşıyla birlikte ABD’nin yaptırım listesine konuldu.
Bu talihsiz karar için ABD ülkesi ne kadar küçüldüyse, İsmail Demir ve üç arkadaşı da şahsiyetleri ve vatanperverlikleriyle o kadar büyüdüler.
ABD’nin sözde derdi de Türkiye’nin S-400’leri Rusya’dan almasıymış. Sen verdin de mi almadı? Başkan Trump, “Türkiye bunları almakta haklı, onu bu duruma biz zorladık” diyordu?
ABD şahtı şahbaz oldu.
Polisimin eline silah vermeyeceksin, askerimin eline tüfek tutturmayacaksın, ürettiğim helikopterleri sattırmayacaksın, sadece keşif yapabilen İHA’ları bile vermeyeceksin; tüm bunları ve nicelerini üretirken de beni tu kaka edeceksin.
Bunun yanında dünyanın en kanlı terör örgütleriyle (PKK, YPG, PYG, FETÖ) iş tutup, bunları benim üzerime salacak ve bana karşı kullanacaksın.
Daha açık ifadesiyle, taşları bağlayıp köpekleri salacaksın.
Ve ben tüm bu saldırıların karşısında savunma yapmayacağım, yapamayacağım. Öyle mi?
Belli ki ‘kurt taksiminde’ üstünüze yok!
Lakin bu taksimde biz yokuz, başka kapıya!
Paylaş