Paylaş
İstanbul’umuz, kendisine yakışmayan ehil olmayan yöneticiler eliyle kirletildi ve adeta koca bir köy haline getirildi. Dünya incisi bu şehir, havası solunamayan, çamur deryası yollarında yürünemeyen, aylar boyunca suları akmayan, hemen her gün saatler boyunca elektriği kesilen, çöpleri toplanamadığından her köşe başında çöp dağları oluşan mezbeleliğe dönüştürülmüştü.
CHP zihniyeti marifetiyle, ülkemizin kalbi bu nahoş, çirkinler çirkini hale getirilmişti. Kalbi bu durumda olan ülkenin diğer şehirlerinin halini varın siz hesap edin.
İlk defa, ANAP’lı Bedrettin Dalan, ağır hasta olan İstanbul’u ameliyat masasına yatırarak neşter vurdu. Pis kokan ve pislik götüren Haliç’i gözlerim gibi masmavi yapacağım diyerek işe koyulan Dalan’ın hizmetleri. Lakin kısa bir zaman sonra siyaset rüzgârı ters taraftan esti ve CHP zihniyeti yeniden şehri teslim aldı. CHP’li Nurettin Sözen döneminde İstanbul, yukarıda zikredilen hale sokuldu. Adeta bir kâbus gibi çöktükleri bu şehrin semasından aylar boyunca bir damla yağmur bile yağmadı.
Yaşanılamaz şehir haline getirilen İstanbul’umuza Erdoğan, Hızır gibi yetişti ve başlattığı hizmet seferberliği ile Dalan’ın ameliyat masasına yatırdığı şehri ayağa kaldırdı.
1994-2019 arası dönemde AK Parti iktidarları boyunca İstanbul’a sayısız hizmetler yapıldı.
Burada da merhum Kadir Topbaş Bey’in hummalı çalışmalarını hatırlamalıyız. Merkezi idarenin de yardımıyla bütün şehirlerimiz gibi İstanbul’un da yıldızı parladı, gelişti ve modern bir görünüme kavuştu. Bunca sayısız hizmete rağmen, 2019 yılında yapılan mahalli idare seçimlerinde İstanbul’u CHP kazandı, o günden bugüne kadar geçen beş yıl içerisinde İstanbul’da hizmet yine unutuldu ve koca kent kelimenin tam anlamıyla ‘fetret’ devrini yaşadı.
Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen Ekrem İmamoğlu, tipik bir kifayetsiz muhteris olarak, İstanbul’un dışında her şeyle ilgilendi ama dünyanın incisi bu şehri yüzüstü bıraktı.
İstanbullu karda-kışta, fırtınada yollarda canıyla uğraşırken, o, İngiliz Sefiri ile Boğaz’da balıkçıda demleniyordu. Şimdi de belediye imkanlarıyla ele geçirdiği partisiyle birlikte hem İstanbul’da ve hem de Türkiye’nin diğer yerlerinde DEM’lenmeyi marifet biliyor!
Bu arada olan güzelim İstanbul’a oldu; beş sene zarfında taş üstüne taş konmadı ve hizmete susamış bu şehrin hiçbir sorunu çözülmedi. Aksine, sorunlar çiğ gibi büyüyerek bugünlere gelindi.
İstanbul’umuzun en acil sorunu kentsel dönüşümdür; uzmanlar, yakın bir gelecekte büyük bir deprem ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyor. İstanbul bugünkü haliyle, bahse konu depreme yakalanırsa, yalnız İstanbul ve İstanbullu değil tüm Türkiye biter.
İstanbullunun önünde tarihi bir fırsat var; 31 Mart seçimlerini çok iyi değerlendirmeli ve Büyükşehirde ve ilçelerde hizmet yapacak, özellikle kentsel dönüşümü sağlayacak kişileri seçmelidir.
Bilinmelidir ki, 31 Mart seçimleri, İstanbullu için, seçimden öte bir ölüm-kalım meselesidir.
Zira depremin ne yaptığını ve şehirlerimizi ne hale getirdiğini ve on binlerce insanımızı nasıl öldürdüğünü daha dün gördük; milletçe hala o depremin sıkıntılarını çekmekteyiz.
Allah saklasın vaki olacak İstanbul depremi, on ilimizi vuran ve 50 bin insanımızı yitirdiğimiz Kahramanmaraş merkezli depremi aratır!
Aman dikkat!
Paylaş