Paylaş
Türkiye’nin ‘enerjide bağımsız’, sürdürülebilir bir ülke olması yolunda elektrikli araçlar ve bunun yaygın, rahat kullanımı için şarj istasyonu ağının ‘değeri’ tartışmasızdır.
Türkiye’nin megakenti İstanbul’da elektrikli araç ve şarj istasyonu altyapısında öncü olması gereken İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bağlı kuruluşu İSPARK eliyle tuhaf, tekelleştirici, ülke için gerekli bir sektörü daha doğarken adeta boğmaya çalışıyor.
Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı da olan Ekrem İmamoğlu, Ankara’da kendi siyasi ikbali için plan uygular ve turlar atarken FETÖ iltisaklısı olduğu iddiaları sosyal medyada yer alan İSPARK Genel Müdürü ‘yangından mal kaçırır’ gibi ‘peşkeş’ görüntülü ihaleyi oldubittiye getirmeye çalışıyor.
Ben bir TOGG kullanıcısıyım. İstanbul’da şarj altyapısının çözülmesine ülke adına sevineceğim gibi, şarj stresim azalacağı için kendi konforum için de mutlu olacağım.
İSPARK bir önceki ihaleyi gelen tepkiler üzerine herkesi eleyip katılımcıyı tek şirkete düşürmek amaçlı abartılı teknik talebini ‘yanlış oldu’ diye ortadan kaldırmak için iptal etmişti.
Öyle bir ihale planlanmış ki EPDK tarafından incelenerek 49 yıllık lisans verilmiş 170 şirketten sadece 3’ü katılabiliyor. Ve dahası Koç Holding, Kalyon Grubu gibi iki büyük yapı ihale dışı kalıyor. Bunun izahı mümkün mü?
Şimdi yeniden ihaleye çıkacaklarmış. Aynı konu için daha önce sektörün anlamadığı bir hesaplamaya dayalı yaklaşık 300 milyon TL gelir üzerinden teminat isterlerken, şimdi bu hesabı 200 milyon TL üzerinden yapmışlar.
2 ayda ne değişti? Önceki hesaplarından eminseler bu aradaki fark kimin hesabına fayda sağlayacak? Eğer bugünkü hesap doğruysa önceki iptal gerekçesinde bu durum niye açıklanmadı?
İBB İstanbul’da hamburger satmak için dükkânlar açarken, otoparkın vazgeçilmez parçası olan şarj konusunda İSPARK neden kendi işletmeci olacağı bir yaklaşımı es geçiyor?
Kârlı bir iş ise neden yapmıyor? Kârsız bir iş ise neden taleplerinde afaki ve tekelleştirecek şekilde davranıyor?
Elektrikli araç şarj istasyonu konusunun milli güvenliği ilgilendiren yönü de var. Bu istasyonların güvenlik kamerası ile donatılabilmesi, internet ve elektrik bağlantısı bulunması ve uzaktan erişilebilirliği hassasiyet gerektiriyor.
Ülke güvenliğini ilgilendiren bir konuda acemi, acele, kasıtlı ve ucunun kime geçeceği belli olmayan yapılara hizmet mi amaçlanıyor?
Konu yerel yönetimlerin ayrı ayrı ve kendi başına buyruk ‘saçmalıkları’ ile takip edilecek boyutta değildir artık...
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, EPDK ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ortak bir çalışması ile standart bir yöntem belirlenmeli, uygulanmalıdır.
TOGG’un ardından yerli diğer üreticiler (Honda fabrikasını satın alan Habaş Grubu gibi) ve BYD, Cherry gibi Çinli şirketlerin fabrikalarının açılmasıyla şarj altyapısında eksiklik büyük kaos doğuracaktır. İSPARK’ın bu ‘peşkeş’ ihalesi iptal edilmeli, hangi motivasyonla inat ettiği anlaşılmayan, tartışılan Genel Müdürü’ne gereken sorulmalıdır.
İstanbul’da bütün şarj ağı işletmecilerinin dilerlerse katılabileceği bir ihale yapılmalıdır.
İstanbul üzerinden Türkiye, ucu kimde olan, olacağı belli olmayan bir şirkete teslim edildiğinde doğacak ekonomik ve güvenlik zaafının hesabını Ekrem İmamoğlu veremez.
Başkan eğer konudan haberdar değil ise kendisinden gizli böyle bir ‘dolap çevirenlere’ bunun hesabını sormalıdır.
Haberi varsa durum daha da kötüdür.
Ülke güvenliğini dahi tehlikeye atacak bir konuda ‘gözü kararabilen’ biri ülkenin yönetimine asla aday olmamalıdır.
Paylaş