Paylaş
En gelişmiş ekonomiler bile bu denli olumsuzluklardan etkileniyor ve hemen bütün ülkelerin yöneticileri gerekli önlemleri alabilmek için akla karayı seçiyor.
Şayet Türkiye’nin arabuluculuğu ile tahıl koridoru açılmasaydı, bugün dünya halklarının yarısı açtı ve bir kısmında, açlıktan kitlesel ölümler söz konusu idi.
Bütün bu olumsuzlukların yanında, Türkiye’miz, kendine yeten bir tarım ülkesidir. Hal böyleyken Türk halkı da bir yıldan beri, anlaşılamaz ve anlatılamaz bir pahalılığın girdabındadır.
Öyle ki hangi işkolunda olursa olsun, sabah erken kalkan, sattığı mallara zam yapıyor. Bugün satın aldığınız bir ürünü, yarın aynı fiyattan alamıyorsunuz.
Asgari ücretin ve diğer ücretlerin şu veya bu kadar olmasının, hemen her gün artan zamlar karşısında hiçbir önemi yoktur. Tüm ücretlilerin ortak isteği; maaşlarımız artmasın, yeter ki ürünlere zam gelmesin.
Piyasalardaki bu anormallik, halkın mutfağına yansıyor; yani tencereye...
Tencerede dert kaynarsa, bu dertten mustarip insana hiçbir şey anlatamazsınız.
‘Ne yapalım; serbest piyasa ekonomisi’, ‘Fiyatlar arz ve talebe göre belirlenir’, ‘Girdi fiyatları arttı, ürünün fiyatı da buna göre artmasın mı?’ diyerek, bu durumu geçiştiremezsiniz.
Maalesef tüm bu olumsuz şartları fırsata çeviren açıkgözler (gerçekte vurguncular) az değil. Bunlar halkın ekmeğiyle oynayan ve her türlü cezayı hak eden aşağılık kişilerdir.
Bir kere temel gıda ürünlerinde devlet, anayasal görevini yapmalı ve tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi bu mallara ‘narh’ koymalı. (Narh: Tüketiciyi korumak için, zorunlu tüketim malları için devletin belirlediği fiyat.)
Halkın ekmeği, 5-6 marketler zinciri sahibinin insafına (insafsızlığına) terk edilemez. Bu insafsızların etiket oyunlarına verilen cezalar, adeta teşvik mahiyetinde kalmaktadır. Cezalar mutlaka caydırıcı ve ibretamiz olmalıdır.
Devlet, gıda ürünlerinden vergiyi düşürüyorum, bir o kadar da satıcılar karlarından fedakârlık yaparsa bu tür ürünlerde yüzde 15’lik bir ucuzluk söz konusu olur, dedi.
Tam tersi oldu; satıcı, indirim yapmadığı gibi, devletin yaptığı vergi indirimini de cebe attı.
Tarım Kredi Kooperatifleri çok iyi düşünülmüş bir projedir. Ancak yeterli sayıda şubeye sahip değildir. Ayrıca birçok üründe, diğer marketlerle fiyatlar aşağı yukarı aynıdır. Diğer marketlerden ucuza sattığı ürünlerde ise kalite düşüktür.
Mesela diğer marketlerde 15-16 lira olan soğan ve patates, Tarım Kredi’lerde 6-8 lira ama yüzüne bakılacak gibi değil!
Tarım Kredi Kooperatifi, özellik temel gıda ürünlerinde kaliteli malları ucuza satmalı ki hem bir değeri olsun ve hem de rakiplerini hizaya sokabilsin!
Dünyanın birçok ülkesinde tarımsal ürünlerin yokluğu çekilirken, bizim ülkemizde olan ürünün tedarik ve pazarlamasında gerekli denetimleri yapamadığımız için fahiş fiyatla karşılaşıyoruz.
Burada Tarım, Ticaret ve Maliye bakanlıklarının tam bir uyum ve koordinasyon içinde çalışmaları gerekiyor. Birinin yanlış veya eksik yapması, diğer ikisinin doğrularını da götürüyor ve sonuçta olan tüketiciye oluyor.
Paylaş