Paylaş
Gelinen bu noktada bile FETÖ’nün hedefindeki kurum ve kuruluşlar birbirlerini suçlarken, örgüte de ellerini ovuşturup bu manzarayı seyretmek kalıyor.
FETÖ olayını şuraya buraya çekip çarpıtmanın manası yok. Bu yapı, devletin temeline dinamit yerleştiren ve daha önemlisi CIA (dış) bağlantılı, en az yarım yüzyıllık bir suç örgütüdür.
Bu uzun zaman zarfında örgütün sızmadığı devlet kurumu yok gibidir. İhtilal amaçlı bir örgüt olduğundan, en çok da askerde, poliste ve yargıda palazlanmıştır.
Zira o vakitler güç, bu kurumların elindeydi. Siyasetin esamisi okunmazdı. Bunun da en açık delili hemen tüm darbelerde bu kurumların aktif rol almaları, bunlara karşı siyaset kurumunun ne yaptığı veya ne yapabildiğidir.
Daha işin başlangıcında F. Gülen, CHP’nin gedikli genel sekreterlerinden Kasım Gülek, eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yaşar Tunagür ve Fuat Doğu tarafından MİT’e devşirildi. O vakitler MİT’in CIA’in Ortadoğu masası olarak çalıştığını bizzat yetkilileri söylüyordu.
Devletin istihbaratı bu örgütün elindeydi. Başbakan S. Demirel, “Afrika’daki darbeden haberim oluyor ama burnumun dibindeki darbeyi olduktan sonra öğreniyorum” diye boşuna hayıflanmıyordu.
Darbeler karşısında bilgisiz, yetkisiz ve sorumlu zavallı başbakanlara da şapkalarını alıp gitmek kalıyordu.
Evet, bu gizli yapı kendini eğitim şemsiyesi altında saklayarak tüm kurum ve kuruluşlara sızdı.
Bu sinsi yapıyı siyasiler anlamadı da asker ve sivil bürokrasi mi anlayabildi?
O vakitler siyaset askeriyeye nüfuz edemiyordu. TSK kendi içinde kapalı devre çalışan bir kurumdu. Örgüt, bu kurumun okullarını ele geçirdi. Öğrenci girenler general ve amiral oldu. Yani sittin sene boyunca ordu bu yapıya hizmet etti.
Şimdilerde ekranlarda bol keseden atan komutanlar, o vakitler neredeydiler?
Öte yandan gelip geçen hangi siyasi grup ve hatta darbeciler bu yapıya yardımcı olmadı? Hemen hepsi iyilik yapıyoruz diye kötülük yaptılar. Bunlara en çok yardım yapan AK Parti iktidarları olabilir. Çünkü en uzun süre iktidarda onlar kaldılar.
Ama şunun hakkını teslim etmeliyiz: Bu yapıyı ilk defa çözen ve bu yapıyla mücadeleye girişen Sayın Erdoğan’dan başkası değildir. Partisinin içindeki bakan ve milletvekillerine rağmen gözünü kararttı ve tek başına mücadele başlattı.
İçimizden devşirilen asker, yargı mensubu, siyasetçi, gazeteci, iş insanı, bürokrat vb yüzlercesiyle yurtdışına kaçmadı mı? Veya dışarıda iken iltica etmedi mi?
Tencere dibin kara, seninki benden kara demenin ve bunu tartışmanın kime ne faydası var? Bu durum meleklerin cinsiyetini tartışmaya benzer ve yalnızca FETÖ’nün işine yarar.
İçinden çökertilmek istenen bu devlet, yeniden, sil baştan kuruluyor; kurulmak zorunda.
Hangi partiden olursak olalım, partili partisiz herkes elini taşın altına koymalı ve gücü oranında bu kirli yapıyla mücadele etmelidir.
Zira bu ülke hepimizin ve bizim başkaları gibi gidecek başka bir yerimiz yok.
Paylaş