Paylaş
Zira vesayet altındaki millet ve milletin özlem ve beklentileri asla dikkate alınmıyordu.
Hikmet-i devlet denilerek, millete rağmen icraat yapmak marifet biliniyordu. Halbuki asıl olan milletti ve devletler millet içindi. Bizde ise bunun tam tersi uygulanıyor ve millet, kime hizmet ettiği belli olmayan devlet için peşkeş çekiliyordu.
Kime hizmet ettiği belli olmayan ifadesini bilerek kullandık; zira vesayet altındaki devletimiz ABD menfaatleri doğrultusunda konumlandırılmıştı. NATO’nun güney-doğu kanadının en uçtaki karakoluyduk.
Bu yüzden başta Rusya olmak üzere tüm komşularımızla düşmandık. Yunanistan ile olan NATO birlikteliğimiz ise tam bir komediydi. Yunanistan öz evlat, Türkiye üvey evlattı.
Bu denli vahim halin tipik örneği Kıbrıs’tır. Yunanistan ve GKRY bütün yanlışlarıyla haklı, Türkiye ve KKTC ise tüm doğrularıyla haksız görülmektedir.
Düşünebiliyor musunuz; AB’ye ortaklık şartlarından olan ‘sorunsuzluk’ orta yerde dururken, hiçbir sorununu çözmemiş olmasına rağmen görmezden gelinmiş ve GKRY, AB’ye dahil edilmiştir.
ABD ve NATO ile dost ve müttefikliğimizden başımıza gelmeyen kötülük kalmadı. Daha açık ifadesiyle ABD ve AB ülkelerinden gördüğümüz düşmanca tavırları başkaca hiçbir ülkeden görmedik.
Yani dememiz o ki, düşman başına diyeceğimiz dost ve müttefiklerimiz bize sürekli şeytan taşlattırdılar, bu yüzden de tavaf yapmaya asla vakit bulamadık.
Dışarıdan onlar bizim yöneticilerimizi; biz de içeriden kendi halkımızı adeta ‘meşguliyetle tedavi’ye tabi tuttuk, pösteki saydırdık.
İşte Erdoğan, tüm bu tabuları yıktı, devletin ve milletin önündeki engelleri kaldırdı.
Başta ABD olmak üzere hiçbir emperyalist devletin derdi başka ülkelere demokrasi götürmek değildir. Onlar için tüm ülkeler pişmiş tavuk hüviyetindedir. Onu yerlerken canlı halinin güzelliği ya da çirkinliği onları ilgilendirmez.
Suudi Arabistan’da demokrasi yok; bu durum ABD veya İngiltere için hiçbir zaman mesele yapıldı mı?
Erdoğan’ın Türkiye’ye kazandırdıklarını, siyasi hırs-rekabet veya başka sebeplerle birileri görmeyebilir ve hatta inkâr edebilir.
Ama milletimizin kahir ekseriyeti görüyor; görüyor ki çeyrek asır boyunca yapılan her seçimde onu ve partisini seçiyor.
Yarın, Türkiye’nin tarihi yazıldığında, Erdoğan’dan ‘Türkiye’yi vesayetten kurtaran ve ülkeye gerçek demokrasiyi getiren lider’ diye bahsedecektir.
Erdoğan hiçbir şey yapmamış olsa dahi (neler yaptıkları ortada), yalnızca bu yaptığı, yani Türkiye’yi vesayet altında inleyen, sürekli patinaj yapan ‘uydu’ ülke olmaktan çıkarması yeter de artar bile.
NOT: Senelik iznimi kullanacağımdan yazılarıma bir süreliğine ara verdiğimi arz ederim. F.BOL
Paylaş