Dünya namertlere mi kaldı?

YENİŞEHİRLİ Avni Bey’in bir beyti şöyle: “Ahibba şive-i yağmada mebhut eyler adayı./ Hüda göstermesin asar-ı izmihlal bir yerde.” Bugünün Türkçesiyle: “Allah bir yerde çöküş emaresi göstermesin./ Dost bilinenler yağmada düşmanı bile hayrette bırakır.”

Haberin Devamı

Aynı Yenişehirli Avni Bey’in son derece çarpıcı şu beytini de dikkatlerinize sunarım: “Sanman kim taleb-i devlet-i cah etmeğe geldik. Biz âleme bir yâr için ah etmeğe geldik.” Yani: “Zannedilmesin ki biz bu dünyaya makam, mevki, para, ikbal için geldik. Böyle zannedenler yanılırlar. Zira biz âleme bir yâr için ah etmeye geldik.” O ise hakiki yâr olan Allah’tır. Allah’ı bilmek, O’nu tanımak, zikretmek ve O’na yakarmak için geldik.

Malum, inanan insan için en kıymetli şey imandır. Çünkü o iman sayesinde dünya ve ahiret (sonsuz) saadetine kavuşacaktır. Onun için de “İman var ne yok? İman yok ne var?” buyurulmuştur.

Peki, ahir zamanın inanan insanında bu iman nicedir ve nasıldır? En kıymetli cevher olan imanın değerini-kıymetini bilelim ki, sahip olduğunu iddia ettiği diğer değerlere buna göre paha biçebilelim!

Haberin Devamı

Ahir zamandaki mümine bakıp yapılan değerlendirme şudur: “Günümüzde iman yoktur denemez. Lakin bu öyle bir iman ki, zoru veya menfaati gördüğü an, yok olmaya mahkûmdur! Adeta burnun üzerine konan sinek misali, en ufak bir harekette uçup giden bir iman!”

Mevlânâ talebeleriyle yolda yürürken, yavrularıyla oynaşan bir köpek ailesi görürler. Talebelerden biri hocasına “Hocam bakar mısınız, hayvan oldukları halde nasıl da şen şakrak oynaşıyorlar ve hiçbirisi diğerine en ufak bir zarar vermiyor. Bir de biz insanlara bakalım, neredeyse birbirimizin gözlerini oyacağız!” der.

Mevlânâ talebeye döner ve şöyle der: “Onların aralarına bir kemik at da hırlaşmayı seyret!”

Demek ki insanı da, hayvanı da birbirine musallat eden şey, paylaşamadıkları menfaatleridir.

Menfaatine dokunmadığın veya kendisine menfaat temin ettiğin insan için senden iyisi yoktur. Temin ettiğin menfaati kestiğin anda da senden kötüsü yoktur.

Patron, seni amir yaptığında ondan iyi patron yok, görevden aldığında da ondan kötüsü yoktur.

Merhum Üstat, Babıâli’de lağımların yerin üstünden aktığını söylerdi; ona bir de siyaseti de eklemek lazım. Zira iktidar olsun, muhalefet olsun siyasette kıran kırana bir mücadele vardır ve o arenada baba oğlu, oğul babayı görememektedir.

Haberin Devamı

Makam-mevki, ikbal ve menfaatin kol gezdiği siyaset arenasında da lağımlar maalesef yerin üstünden akar. Menfaatlenince yaltaklanan sürüyle insanın, yem boruları kesilince, mensup oldukları kapıya nasıl diklendiklerini ve nasıl tu-kaka ettiklerini ve nasıl suret-i haktan göründüklerini görürsünüz.

Yenişehirli Avni Bey’in işaret ettiği gibi, bu tipler düşmandan daha beter saldırırlar.

Diyeceksiniz ki, imanını (kendini, kendinin ebedi saadetini) menfaatine kurban eden, değiştiren kişi ya da kişiler, patron mu tanır, amir mi tanır, reis mi tanır?

Kendini tanımıyor ki, seni tanıyabilsin!

Namertlere kalan dünyamız, bakalım daha ne kadar direnebilecek?

İnsan hırsından, dünya da bu hırs küplerine ev sahipliği yapmasından çatlayacak!

Yazarın Tüm Yazıları