Paylaş
Bu adımları atan mevcut yönetimi iktidardan uzaklaştırmak için, üst üste darbeler yaptırdılar; başarılı olamayınca da önce ekonomiden vurmaya başladılar. Ardından da her zaman yaptıkları gibi, yine terör örgütlerini başımıza musallat ettiler ve etmeye devam ediyorlar.
Maksatları, Türkiye’yi kaosa sürüklemek, geniş halk kesimlerinde bezginlik oluşturmak ve bu ülkeyi yaşanamaz hale getirmektir. Diğer bir deyişle, terörün ulaşmak istediği hedefleri gerçekleştirmek; bu ülkede can ve mal güvenliğinin olmadığını tüm dünyaya ilan etmektir.
Seçimlerin hemen öncesinde bu fitneyi uyandırıyorlar ki mevcut iktidarın ülkeyi yönetemediği görülsün ve bunun sonucunda da seçimleri kaybetsin.
Malum yeni savaş konseptinde, en geçer akçe ve en kullanışlı yol ve yöntem terördür. Bu yüzden, emperyalist ülkeler, çeşitli terör örgütlerini kurup geliştiriyor ve istedikleri ülkelerin üzerine salıyorlar.
Bu ibretlik durumun canhıraş örneğini de Türkiye üzerinde sergiliyorlar.
Made in USA olan DEAŞ militanlarını Türkiye’de eyleme zorluyorlar. Yaptırmayı planladıkları eylemler öncesinde de kendilerinin İstanbul’daki konsolosluklarını kapattıkları gibi, diğer ülkelere de bu yönde telkinde bulunuyorlar.
Tüm bu melanetleri, bize haber vermeden, bizimle bilgi paylaşmadan yapan ülkeler, bizim NATO’daki müttefiklerimiz. Yani bir tehlike vukuunda, aynı cephede yer alıp ortak düşmana karşı savaşacağımız silah arkadaşlarımız.
Bu ne menem müttefiklikse, daha barış ortamında bizi arkadan vuruyor; bunların yarın savaş ortamında ne yapacakları ve hatta ne yapmayacakları ne malum?!
Bugün konsolosluk kapatan, yarın ne kapatmaz ki!
Bundan dolayıdır ki ülkemiz her an teyakkuzda olmalıdır. Eskiler ne güzel ifade etmiş: ‘Hazır ol cenge ister isen sulh-u salah’ (eğer barış ve huzur istiyorsan her daim savaşa hazır olmalısın).
Pandemi tüm ülkeleri derinden sarstı; bu sarsıntının sonu, yeni bir dünyanın kuruluşuyla sonuçlanacaktır. Türkiye’nin, kurulacak yeni dünyada, saygınlar arasında yer almaması için, önü şimdiden kesilmek isteniyor.
Zira onlara göre; Türkiye çok oldu. Öylesine çok oldu ki hem kendi yörüngesinden çıktı ve hem de kendisi, dünyaya parmak ısırtacak şekilde güçlü yörünge merkezi oldu.
Türkiye’nin, Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleriyle, İslam ülkeleriyle, Kafkasya ve Balkan ülkeleriyle, Afrika ülkeleriyle sürdürdüğü yakınlaşma politikaları ve daha önemlisi, Ukrayna Rusya savaşındaki barışçıl girişimleri, birilerini ürkütüyor.
Türkiye’nin yükselmesinden ürken ülkelerin başında ise, sözde müttefik olduğumuz ABD ve NATO ülkeleri geliyor.
Rusya’yı savaşa tutuşturmakla, soktukları çıkmaz sokak gibi, Türkiye’nin de başına benzer bir çorabı örmek istiyorlar.
Kafkasya’yı karıştırmaları, Ege’yi bulandırmaları, Akdeniz’i dalgalandırmaları ve Yunanistan’ı kışkırtmaları, hep bu yüzdendir.
İstiyorlar ki deli ile deli olalım!
Yağma yok!
Paylaş