Paylaş
Belli ki seçime aylar kala, nice çok uzun süreli 24 saatler yaşayacağız.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın yerlilik ve millilik adına yaptıkları yüzlerce hizmetten herhangi birisini (diğer bir deyişle yüzde 1’ini), kendinden önceki siyasetçilerden herhangi birisi yaptığında; bunun bedelini ya canıyla ya da görevinden uzaklaştırılıp siyasi yasaklı olmakla öderdi.
Malum daha düne kadar (vesayet döneminde), Türkiye yetkilileri ABD’den müsaade almadan burunlarını bile sınırlarından dışarı çıkaramıyor; ABD’den icazet almadan, yurtiçinde de adım atamıyorlardı.
Sayın Erdoğan’ın MHP ve BBP ile oluşturduğu Cumhur İttifakı sayesinde ülkemiz, ayaklarındaki vesayet prangalarını parçaladı ve uluslararası arenada rüştünü ispat etti. Başı dik olarak, ileriye, daha ileriye gitmenin gayretlerini hemen her gün sergiliyor.
Sadece, Karadeniz’deki Sakarya Havzası’nda keşfedilen doğalgazın pek yakında yurdumuzda kullanılabilir olması, yine pek yakında yerli otomobil olan Togg’un yollarımızda cirit atacak olması, Gabar Dağı’nda ve daha önce petrol yok diye betonla kapatılan birçok kuyudan petrol çıkarılması ile üretimin, şu an günlük 65 bin varile ve önümüzdeki yıl 100 bin varile çıkarılacak olması, Putin’le yapılan anlaşmayla Türkiye’nin gaz ve petrol merkez üssü haline getirilecek olması ve hepsinden önemlisi, savunma sanayisinde Türkiye’nin süper lige çıkmış olması; Sayın Erdoğan’ın, binlerce kez görevinden alınmış olmasına ve hatta bedel olarak, canının alınmış olmasına yeter ve artar sebeptir.
Şayet önceki vesayet döneminde olsaydık, yukarıda yapılan kalkınma hamlelerinden sadece birini yapmaya cüret eden siyasetçi görevinden uzaklaştırılır ve hayat kendisine zindan edilirdi.
Nitekim Menderes’e, Demirel’e, Özal’a, Ecevit’e ve Erbakan’a bu yapıldı. Bütün bu liderlere bedel ödettirdiler ve hemen hepsinde kirli emellerine ulaştılar. Suikast ve darbelerle, onlarcasını Sayın Erdoğan’a denediler ama başarılı olamadılar.
Bunun da iki sebebi var; birincisi, Sayın Erdoğan’ın kefeni giymiş olması, ikincisi de, duayen gazeteci Yavuz Donat’ın belirttiği gibi, Erdoğan’ın aracında fren olmayışıdır. Gerçekten kim ne derse desin, Erdoğan sürekli gaza basmaktadır.
İşte içeride ve dışarıdaki Erdoğan düşmanları, millet sevdalısı böyle bir Erdoğan’ın karşısına çıkaracak rakip aday bulmakta zorluk çekiyorlar. Bunun için 6’lı-7’li masa kurdular ama bir türlü adaylarını açıklayamadılar.
Hakkı olan adaylığını bas bas bağıran Kılıçdaroğlu’nu duyan yok. İcazet için uluslararası yollara düştü lakin gereken teveccühü göremedi. Israr edip bu kez Almanya yollarına düşmüşken, kazan patladı!
Başta Akşener ve birileri tarafından aday yapılmak istenen İmamoğlu, şapkadan çıkartılıp ‘Çakma Erdoğan’ olarak meydana sürüldü.
Kaderin cilvesine bakın ki, kumpasla gelen Kılıçdaroğlu, yine kumpasla oyun dışına itildi.
Hukukun raftaki ‘guguk’ kararlarından birisiyle sözde kahramanlaştırılan İmamoğlu, bu mahkûmiyete üzüleceğine sevinçten uçtu. Ondan daha çok sevinip kendisiyle sarmaş dolaş olan kişi ise, elbette ki Meral Akşener’den başkası değildi.
Bakalım daha ne tavşanlar çıkacak?
Zira daha şimdiden, masa çatırdamaya başladı; biri 16 milyonda ısrar ederken diğeri 85 milyonu hedefliyor.
Paylaş