Paylaş
Nasıl idare edebildiğinin cevabı ise en kısa anlamıyla, dünyanın bugünkü hemen her bakımdan yaşanılmaz halidir.
Yeni kıtanın bugünkü sakinleri, ev sahiplerini (eski sakinleri) öldürerek Amerika’yı mesken tuttular. İşledikleri cinayetler, katliamdan öte tam bir soykırımdı.
Üzerine oturdukları bu kan, gözyaşı ve zulmü unutturmak için ellerinde bulundurdukları emperyal gücü, büyük oranda propaganda amaçlı kullandılar.
Başta sinema olmak üzere tüm iletim araçlarını bu işe tahsis ettiler; amaçları zalimi mazlum, mazlumu zalim olarak tanıtıp göstermek ve bütün insanları bu büyük yalana inandırmaktı.
Bunu başardılar ve böylece Amerika kâbusunu, Amerika rüyası olarak kabul ettirdiler.
Vesayet demokrasisine geçen zavallı Türkiye bile ‘küçük Amerika’ olacağız diye ne ham hayaller kurmuştu.
Avrupa’nın çeşitli milletlerinden oluşan kaçkınlar güruhu, savunmasız, biçare insanlar üzerine yamyamlar gibi saldırdılar; zevk için insanları öldürüp dünyalarını başlarına yıktılar. Yerli halkın (Kızılderili) kanlarını emerek, semirdiler ve devletleştiler.
Aynı zulüm düzenine dünyayı sömürerek devam ettiler, büyük bir iştahla elan da devam etmekteler.
Bakınız: ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, 15 Nisan 2019 yılında, Texas A&M Üniversitesi’nde yaptığı söyleşide, ABD’nin küstahlığını şu sözlerle sergiledi: “Ben CIA direktörüydüm. Yalan söyledik. Hile yaptık, Çaldık. Bu, Amerikan deneyinin ihtişamını hatırlatıyor.”
ABD bundan daha güzel özetlenemez; şecaat arz ederken sirkatin söylüyorlar.
ABD dün nasıl idiyse bugün de odur.
Yalan söyler, hile yapar, çalar ve bu yaptığı tüm bu kepazeliklerle övünür.
ABD’nin büyüklüğünün, süper güç olmasının, yenilmezliğinin ve özgürlüğün timsali(!) olmasının sırrının nereden geldiğini gördünüz mü?
Hem teröre karşı oluğunu söyler, hem de terörist başını (F. Gülen) ülkesinde saklar ve onunla en kirli şekilde iş tutar.
PKK/YPG’ye binlerce TIR dolusu silah ve mühimmatı bedava verir; bu terör örgütlerinin saldırdığı Türkiye’ye ise –ki Türkiye ABD’nin NATO’daki müttefikidir- parası karşılığında silah vermemektedir.
İşte bu ABD, Türkiye’ye ve tüm dünyaya demokrasi ve insan hakları dersi vermeye kalkıyor ve işin bundan da vahimi, Türkiyemizden ve dünyanın çeşitli yerlerinden birileri, bu ABD’den demokrasi dileniyor!
Neyse ki kendi derdine düştü ve onu bu dertten Türkiye’deki muhalefet bile kurtaramaz. Malum, Türkiye’deki muhalefetle el ele verip Tayyip Erdoğan’dan Türkiye’yi ve dünyayı kurtaracaklardı!
Dün Sincan’da Türk tanklarını yürütürken, demokrasiye balans ayarı çekiyorlardı.
Şimdi de 20 Ocak’ı beklerken, Kongre binasına yığdıkları askerlerle kendi demokrasilerine balans ayarı çekmeye çalışıyorlar!
Alınan onca mazlum ahları aheste aheste çıkıyor. Daha ne ahların yükselip arşı titrettiğini, yaşayanlar görecek.
AB’nin yıkılışı, dünya üzerindeki herhangi bir ülkenin yıkılışına ve hatta SSCB’nin yıkılışına da benzemez. ABD’nin yıkılışı, sahip olduğu tüm emperyal değerlerle birlikte olup domino etkisiyle tüm dünyayı kasıp kavuracaktır.
ABD, dünyaya hükümran olduğu andan (1945) itibaren, altta kalanın canı çıksın siyasetini en acımasız şekilde güttü.
Bu kez boynu altında kalan kendisi olacak lakin canı kolay kolay çıkmayacaktır.
Paylaş