Paylaş
Dünya üzerine indirilen insanoğlu sürekli arayış içinde oldu, çevresini sürekli araştırırken kendini hep ihmal etti. Bulduğu daireyle beraber tekerleği keşfetti.
...Ve o gün bugündür hız peşinde.
İnsanın yaratılışında mevcutla, elindekiyle yetinmek yoktur, hep daha fazlasını ister.
Zaten kutsal kitapların da ifade ettiği gibi, dünya hayatı, “...bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olmak yarışından ibarettir...”
Yarıştı da ne oldu?
Ölünce hepsi gittiğine göre bu yarışın kazananı olmasa gerektir.
O halde, bunca hırs, hiç ölmeyecekmiş gibi tamah niye?
İnsan hırslandıkça hızlandı, öyle ki bu hızla dünya kendisine dar geldi ve uzaya yöneldi.
Dünyayı bitirdiğini gören insan, kendini bitirdiğinin farkına bile olmadı. Zira dünyayı bitirme hırsı ve hızı aklını başından almıştı.
Bu yüzden aradığı mutluluğu bir türlü bulamadı. Artık ne yapsa boşunaydı.
İpin ucunu kaçırmış, bataklığa saplanmıştı bir kere, adım attıkça daha da batıyordu.
Geçmişine ilkellik ve hatta vahşet deyip teselli aramıştı. Oysa geçmişinde at arabası ile öküz arabasının çarpışması sonucu onlarca insan hayatını yitirmiyordu!
Aklınca belirlediği normlarla uygarlaştığını zannetti. Halbuki aynı normları, gücü oranında yine kendisi tanımadı.
Sahip olduğu bu güçle en büyük zalimlerden oldu. Zira artık kravatlı yamyamdı.
Sahillere vuran bebekler umurunda bile değildi. Feryatları, çığlıkları, yakarışları duymuyor, toplu katliamları, yerlerinden yurtlarından edilen, sefalet içindeki milyonlarca mülteciyi görmüyordu.
Vicdanlar dumura uğramış, kalpler taşlaşmış, gözler körelmiş ve kulaklar sağırlaşmıştı.
Her şey en ince yerinden, zulüm ise en kalın yerinden kopar.
Yaşlı dünyanın çökük omuzları bunca zulmü taşıyamazdı, taşıyamadı da.
Görünmez, küçücük bir virüse yenik düştü. Onca gücü, dünyayı boşaltıp evlere tıkılmaktan başka bir işe yaramadı.
Halbuki düne kadar tanrılaştırdığı gücüne (kendine) tapıyordu, bugün neden kaçacak delik arıyor?
Dünkü mü insandı, bugünkü mü?
Koca bir insanlık, uygarlık diye ilkelliğe yelken açmış olmasın! Zira dönüp de geriye baktığında, tüm insani değerleri ve mutluluğu düne bırakmış olduğunu görüyor.
Boşuna dememişler: 3. dünya savaşından sonra, dünya üzerinde kalacak insanlar okla ve mızrakla savaşacak!
Böylece insanoğlu hem haddini bilecek ve sahip olduğunu zannettiği sahte tanrılık kibrinden ve nükleer bombaların yakıcılığından da kurtulmuş olacak.
Ve ister istemez insan, ünlü Fransız düşünürü Pascal’ın şu sözünü koro halinde haykıracak: “Bana peygamberlerin haber verdiği Tanrı gerek, filozofların bahsettiği değil...”
Ama...
Paylaş