Yer, sadece Türkiye ’nin değil, Avrupa ’nın en modern alışveriş merkezlerinden birisi olan Armada ’nın açık otoparkı. Saat gece 23.00’ü gösteriyor.
Yazının başlığında yer alan tırnak içindeki bu cümle, otoparkta nöbet tutan güvenlik görevlisinin telsizden yaptığı anons. Yaşadığım bu ilginç olayı anlatayım.
Başrollerini Sibel Kekilli ve Mehmet Ali Alabora ’nın paylaştığı Eve Dönüş filminin galası, geçtiğimiz hafta Tüze Armada Sinemaları ’nda yapıldı. Yaklaşık bin davetlinin katıldığı galanın onur konuğu, CHP lideri Deniz Baykal ’dı. Gece saat 23.00 civarında Baykal ve sanatçıların sinemadan çıkışlarını izlemek üzere Armada’ya geldim. Açık otoparktaki üniformalı güvenlik görevlisi, içinde bulunduğum basın aracını durdurdu. Sinemaya geldiğimi söyledim. Görevli, "Sinema bu saatte kapalı " dedi. Bu cevap üzerine, "Sinema açık. Film galası var. Deniz Baykal burada. Gazeteciyim. Onu izlemek için geldim " dedim. Bir süre yüzüme bakan görevli "Biraz bekleyin " diyerek telsizinden şu anonsu geçti:"Hürriyet gastesinden geldiler. Deniz Baykal diye bi gasteci varmış. Onu görmek için içeri girmek istiyor ". Ben dumura uğramış bir ifadeyle, "Gazeteci değil, CHP Genel Başkanı " derken, telsizin diğer ucundan "Tamam, içeriye alın " anonsu duyuldu.
Eğitim şart
Bu konuşmadan ortaya çıkan sonuca gelince.
Otoparktaki görevli, güvenliğini sağlamak için bulunduğu alışveriş merkezinin sinemasının açık olduğundan, yaklaşık bin davetlinin katıldığı bir gala yapıldığından ve en vahimi de davetliler arasında yer alan Deniz Baykal ’ın kim olduğundan bihaber. Neredeyse polisten bile daha fazla yetkilerle donatılan bu güvenlik elemanlarına şık üniformalar giydirip yan yana dizmek, hatta ellerine birer de kurt köpeği vermek, bence güvenliği sağlamaktan daha çok gösterişe yönelik bir hareket. Amacınız gerçekten güvenlik sağlamaksa, önce onları eğitmelisiniz.
Kekilli’yi iyi tanıyorlar
Armada ’nın güvenlik görevlilerinden birisi Deniz Baykal ’ın kim olduğundan bihaber, ama diğerleri Sibel Kekilli ’yi çok iyi tanıyorlar. Kekilli , Armada ’dan ayrılmadan önce onun etrafını çeviriyorlar ve hatıra fotoğrafı çektirebilmek için sıraya giriyorlar.
Restoran savaşları kızışıyor
İstanbul ’un ünlü restoranları gözlerini Ankara ’ya dikeli çok olmuştu. Ankara’nın, politika, bürokrasi ve diplomasi merkezi konumunda olması, kaliteli, şık ve dünyaca ünlü restoranlar için de hazır bir müşteri portföyü demek. Köşebaşı , Tike , Home Store gibi İstanbul markalarının ardından, geçtiğimiz hafta içinde de Kuruçeşme ’nin ünlü balıkçısı Park Fora ve merakla beklenen İtalyan restoranı Paper Moon da Ankara ’ya merhaba dedi.
İtalyan şef
Bir süredir küçük davetlerle Başkent gecelerine alışmaya çalışan Paper Moon , Kavaklıdere Beymen binasının alt katında kafe, en üst katında ise restoran olarak faaliyete geçti. Restoranın şefi Türkiye ’ye iki ay önce gelen İtalyan Cristiano Cannata
İstanbul ’daki Paper Moon ’un en büyük özelliklerinden birisi de, uzun barının akşamüstü, yemek öncesi ve sonrası ful dolması ve yarattığı sıcak atmosfer. Ankara ’daki Wok ’ta olduğu gibi. Ancak, Paper Moon Ankara ’nın barının hemen kapının girişinde yer alması ve oldukça küçük olması, İstanbul ’daki havasını yakalamaktan oldukça uzak kalacağını gösteriyor.
Dikkat, Türk Kahvesi yok
Sanıyorum fiyatlar, Ankara’da bir restoranda ödeyebileceğinizin en yükseği. Ancak, ödediğiniz bol sıfırlı hesabın ardından garsondan, köpüklü bir Türk Kahvesi isterseniz alacağınız cevap, "Maalesef yok " olacak.