HER yönüyle öylesine hızlı bir değişim yaşıyoruz ki, şaşmamak elde değil. Bundan birkaç ay öncesine kadar "Türkiye Malezya olur mu?" diye tartışıyorduk; bugün bu tartışmalarda Malezya’nın yerini İran aldı.
Ülkemizin yaşadığı bu değişimin en bariz şekilde gözlemlendiği alanlardan birisi de Başkent Ankara’nın sosyal hayatı. AKP iktidarıyla geçen son beş yıllık süreçte Ankara’da gece eğlencelerinde, düğünlerde, protokol davetlerinde, kokteyllerde, restoranlarda, beş yıldızlı otellerde, kısaca sosyal yaşamın nabzının attığı her yerde çarpıcı değişimler yaşanıyor. Başkent olmasının ardından yaklaşık 80 yıl boyunca batıyı örnek alan bir kültürel gelişim izleyen Ankara’nın bu yapısı şimdi yerini, AKP’nin muhafazakarlık sınırlarının da bir adım ötesinde olan çizgisine bırakıyor. Ankara sosyal hayatının bel kemiğini oluşturan politikacılar, bürokratlar ve iş adamlarının profillerinde, AKP’nin hakimiyetiyle doğru orantılı olarak yaşanan değişim, Başkent’te her alana yansıyor.
Şimdi Ankara sosyal hayatının farklı alanlarındaki bu değişimi somut birkaç örnekle gösterelim. İlk olarak da geçtiğimiz hafta verilen bir davetten başlayalım.
MADEM GÖRÜNMEYECEK, NİYE ASTINIZ
Mekan, Ankara’da davetlerin en gözde yeri olan Sheraton Oteli Büyük Balo Salonu. Davetin ev sahibi, Hür Sanayici ve İşadamları Derneği HÜRSİAD. Muhafazakar çizgisiyle paralel olarak son zamanların en trend derneklerinden. Salon hınca hınç dolu. 1000’in üzerinde davetli işadamı var, ama geceye eşiyle birlikte gelenlerin sayısı neredeyse yok denecek kadar az. Davetliler arasında çok sayıda tanıdık sima da var. Kabinenin iki üyesi Zafer Çağlayan ve Hüseyin Çelik, Sinan Aygün, Melih Gökçek, Muhsin Yazıcıoğlu ilk göze çarpanlar.
Sahnede klasik Türk müziği sazlarından oluşan bir grup, ağır bir müzikle misafirleri karşılıyor. Masalarda alkolün olmadığı sade bir mönü var. Sahnenin tam ortasına "Tek Türkiye, Toplumsal Kaynaşma Gecesi" yazısı yazılmış. Sağında Atatürk’ün resmi, solunda ise Türk Bayrağı var. Ama ne yazık ki, derneğin tanıtımının yapıldığı sinevizyon perdelerinin altında kalmışlar. Çok dikkatli bakılmadıkça ne Atatürk’ü ne de Türk Bayrağı’nı farkedebilmek mümkün değil. Durum son derece rahatsız edici. Özellikle saklanmış olduğunu düşünmek istemiyorum ama, "Madem görünmeyecek o zaman niye astınız?" diye de sormadan edemiyorum.
HACI RESTORANLAR
Yukarda bahsettiğimiz konu, bazı işadamları derneklerinin davetlerinde yaşananları göstermek açısından küçük bir örnek. Ankara’da sosyal hayatta yaşanan değişimin belirgin bir şekilde gözlemlendiği yerlerden bir diğeri de restoranlar. Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana isimleri politik liderlerle özdeşleşmiş Karpiç, RV, Süreyya, Göksu gibi restoranların bir kısmı kapandı, bir kısmı ise eski popülaritesini koruyamamış olsa da, ayakta kalmaya devam ediyor. Batı kültürünün ön planda olduğu bu içkili restoranlar yerini büyük bir hızla kebap kültürünün ağırlıkta olduğu alkolsüz mekanlara bırakıyor. İsimlerinin başındaki "Hacı" sıfatıyla dikkat Hacı Arif Bey, Hacıbey, Hacıbaba ve Urfalı Hacı Mehmet gibi restoranlar, son dönemlerde özellikle işadamları ve siyasetçilerin en gözde yerleri arasında. Alkollü restoranlar yerini alkolsüz kebapçılara bırakıyor.
KEBAP-GİTAR SENTEZİ
Kebaplaşan Ankara yemek kültüründe, müşterilerin damak zevklerini tatmin ederken, onları eğlendirmeye yönelik hizmetler de verilmeye başlanıyor. Bu bağlamda, kebap eşliğinde gitar dinletisiyle farklı bir sentez yaratan Oran’daki Gaziantep Altınşiş dikkat çekiyor. Konservatuar öğrencisi Berrak Saka, çiğköfte tezgahının yanında konuşlandırdığı minik sahnesinden Türkçe ve yabancı nostaljik pop müzik şarkılarıyla müşterilerin kebap zevkine eşlik ediyor. Bu ilginç sentezi yaratan mekanın sahibi Tuncay İdikut, "Alkol satan mekanlar da yavaş yavaş alkolü bırakmaya başlıyorlar. AKP iktidarı, alkollü içki satmayan restoranları daha cazip hale getirdi. Biz de alkollü yerlerdeki eğlenceleri mekanımıza taşıma düşüncesiyle canlı müzik koyduk. İlk kez gitar ve kebabın bir sentezini oluşturuyoruz" diyor.
KEBAPÇILARIN GÖZÜ ANKARA’DA
Ankara’da kebap kültürünün bir anda böylesine ön plana çıkması, Türkiye’nin diğer illerinde isim yapmış kebapçıların da iştahını kabarttı. Diyarbakır’ın Tavacı Recep Usta’sı, Ankara’ya ilk gelen yabancı kebap markası olmuştu. Recep Usta, özellikle de Güneydoğu kökenli milletvekilleri tarafından büyük ilgi görmüştü.
Onu İstanbul’un ünlü kebap restoranları izledi. Tike ve Köşebaşı, Başkent’teki kebap rantından pay kapabilmek için Ankara’da şubelerini açtılar. Onlar şimdilik alkol servisi de yapıyorlar. Ankara’ya kebabın Başkent’i Adana’dan da bir marka geldi. Adana’nın ünlü Onbaşılar Kebap’ını Ankara’ya Mehmet Ağar’ın kardeşi Süleyman Ağar açtı. Çayyolu’nda açılan Onbaşılar Kebap, alkol satmama modasına uyanlardan.
Ankara sosyal hayatındaki değişim tabii ki işadamı dernekleri ve restoranlardakilerden ibaret değil. Gece hayatı, barlar, gazinolar, kafeler, düğünler, alışveriş merkezleri, diplomatik davetler, sanatsal aktivitelerde de son beş yıl içinde belirgin değişiklikler var. Oralarda neler olduğunu da gelecek hafta yine bu sütundan anlatmaya devam edeceğim.