Paylaş
Bu makaleye ilk kez Mensur Akgün Hoca, geçtiğimiz pazar günü Karar’daki köşesinde dikkat çekmişti. Akgün, NATO’ya bağlı Teröre Karşı Savunma Mükemmeliyet Merkezi’nin yıllık dergisi ‘Defence Against Terrorism Review’in (Terörizme Karşı Savunma) son sayısında yer alan Andrew Self ve Jared Ferris imzalı makalede, PKK’nın web sayfasındaki ölüm ilanlarında doğum ve katılım yerlerinin PKK-PYD-YPG arasındaki geçişkenliği ortaya koyduğunu yazdı.
Akgün’ün de belirttiği gibi, “Dead Men Tell No Lies: Using Killed in Action (KIA) Data to Expose PKK’s Regional Shell Game” (Ölü İnsanlar Yalan söylemez: PKK’nın Bölgesel Kılıf Oyununu Açığa Çıkarmak İçin Ölü Dataları Kullanmak) isimli bu makalede PYD’nin, PKK tarafından kurdurulduğu, Kandil’le ilişkisi açık biçimde gözler önüne seriliyor.
Suriye içsavaşında PYD-YPG saflarında bulunan teröristlerin çoğunluğunun büyük ölçüde Türkiye, Irak ve İran’dan gelen PKK’lılar olduğu da belirtiliyor. Bu teröristlerin yüzde 16’sının Türkiye’den geldiği bilgisi veriliyor. Suriye’de öldürülen PYD-YPG’lilerin yüzde 35’inin Suriye dışından gelen teröristler olduğu da kaydediliyor. Makalede Salih Müslüm’e destek için bin teröristin Kandil’den gönderildiği bilgisi de var.
Söz konusu makale, PYD-YPG’nin PKK ile aynı olduğunu ancak buna rağmen ABD’nin bu gerçeği inkâr ettiğini ortaya koyan bir çalışma niteliğinde...
HUKUKİ BOYUT
Mensur Hoca, yazısında bu verilerin, Türkiye’nin, PKK-PYD ilişkisi konusunda, 20 Ocak’ta ABD Başkanlığı görevini devralacak olan Trump ve yönetimi ile başka ülkeleri ikna etmesini kolaylaştıracağına da dikkat çekmişti. Ayrıca aynı yazısında, terör örgütlerine yardım etmenin suç olduğundan yola çıkarak, Türkiye’nin konuyu PKK’ya PYD üzerinden yardım eden ülkelerin yargısına taşıyabileceği önerisinde de bulunmuştu.
Mensur Akgün’ün analizinin ve önerilerinin üzerinde durulmaya değer nitelikte olduğu tartışma götürmez.
KCK ŞEMASI VE SÖZLEŞMESİ
ABD’nin Suriye’de “piyade” gücü olarak kullandığı PYD-YPG’nin PKK’nın kolu olduğunu gösteren birçok kanıt daha önce de basında yer aldı. YPG’yi yönetenlerin PKK tarafından gönderilenler olduğunu Milliyet yazarı Tolga Şardan yazılarında isim isim göstermişti.
ABD konjonktürel çıkarları nedeniyle kabul etmese de KCK Örgüt Şeması ve Sözleşmesi, Öcalan’ın talimatıyla kurulan PYD-YPG’nin PKK’nın Suriye kolu olarak aynı çatı altında bulunduklarını gösteriyor.
PKK ile PYD arasındaki ilişki örgüt şemasında gösterildiği gibi KCK Sözleşmesi ile PYD Rojava Sözleşmesi ve PYD Tüzüğü’nün aynı hükümleri taşıdığı ve buna ilişkin ifade ve belgelerin mahkeme kayıtlarında yer aldığı da biliniyor. (Fikret Bilâ, İdeolojik Kodlarıyla Kâğıt Üstündeki PKK, Doğan Kitap, 2016, s. 185 vd.)
Sözünü ettiğim kitabımda, PKK’nın KCK çatısı altında Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de oluşturduğu örgütler, birbirleriyle ilişkileri, bağlı oldukları yapı ve sözleşme (anayasa) detaylı olarak yer alıyor. Keza KCK’nın bir devlet yapısı olduğu, bu devletin Öcalan tarafından, “Demokratik Konfederal Kürdistan” olarak tanımladığına kendi ifadeleriyle yer veriliyor. Marksizmi reddeden Öcalan’ın, yeni ideoloji olarak Murray Bookchin’in ekolojik-komünal-konfederal toplum ideolojisini benimsediği; PKK ve Suriye, Irak, İran’daki bağlı örgütleri bu ideolojiye göre yeniden örgütlediği kanıtlarıyla gösteriliyor.
ABD’nin inkâr etmesi gerçeği değiştirmiyor.
Paylaş