Tıklım tıkış Procopi’de, insanlar Asmalı Konakçıları seyirde

Saat sabahın sekizi. Kayseri Havaalanı'ndayız.

Buradan periler diyarına gideceğiz ama perişanız. Perişanlığımız uykusuzluktan.

İki gece önce Cafeinn'de hep birlikte yemek yerken Meral Okay, ‘‘Siz de gelsenize’’ diye bizi Ürgüp'e davet etmese, Yasemin bir süre önce gidip kaldığı mağara evleri övmese, Aziz'in aklından; ‘‘Acaba oralardan bir yer almalı mı?’’ sorusu geçmese, beni de hem Asmalı Konakçılarla birlikte olmak hem de onlarla haftasonu geçirmek fikri çakmasa şimdi hepimiz de dokuzuncu uykumuzdaydık.

Zaten biz kim, sabah yedi uçağına binmek kim?

Jacques bir araba yollayıp bizi aldırtacağını söylemiş ama görünürde kimse yok. Daha doğrusu ellerinde yolcuların adlarının yazılı olduğu kartonları havaya kaldırmış bekleyenler arasında bizi bekleyen yok.

Jacques'i aradık: Yoldaymış, geliyormuş.

Biraz sonra siyah bir cip tozu dumana katarak geldi. İçinden İndiana Jones'la İlhan Berk karışımı bir adam indi. Başında eski şapkası, ayağında botları, yüzünde uzun yıllar açık havada çalışan insanlara özgü derin çizgiler.

Şimdi adını unuttuğum bir yazar, İlhan Berk'i anlatırken ‘‘O karından bacaklıdır’’ demiş de karşısındaki ‘‘Hayır omuzdan bacaklıdır’’ diye düzeltmiş ya, Jacques da aynen öyle biri: Dağ tepe dolaştığı her halinden belli, uzun adımlar atan, yay gibi bir adam.

Yasemin öne geçti, Aziz'le ben arkaya.

Önce Ürgüp'e uğrayıp bizden bir gün önce gelen Meral'i alacak, sonra Jacques'ın 15 yıl önce görür görmez vurulduğu, satın alıp onardığı, konaklayanların hayran kaldığı evlerine gideceğiz. ‘‘Les Maisons de Cappadoce'a.’’ Uçhisar'da.

BÜYÜLÜ YER UÇHİSAR

Meral'in hali bizden de beter. Bir gece önceki çekim sabaha kadar sürmüş. Yağmurlar yağdırılmış, şimşekler çaktırılmış, saat altıya doğru paydos yapılmış.

Tek isteğimiz bir an önce gideceğimiz yere gitmek ve eğer mümkünse biraz olsun dinlenmek.

Ne mümkün?

Uçhisar büyülü bir yer.

Görür görmez Harvard'da doktorasını yapmış bu Fransız'ın neden işini, ülkesini bırakıp buralara yerleştiğini anlıyorsunuz. Önünüzde uzanan manzara dünya kurulduğundan beri değişmeden orada duruyor gibi.

İstediğiniz kadar uykusuz olun, uyuyamıyorsunuz! Uyuduğunuz anda sanki düşle gerçek birbirine geçecek.

Mağaraların içine gömülü 12 ev var. Kimi iki kimi yedi kişilik. Hepsinin adları ayrı: Saman ev, körük ev, bahçeli ev, köprülü ev.

Hepsi yöreden sağlanan malzemeyle döşenmiş. Her ayrıntı ince ince düşünülmüş. Her şey birbirini tamamlıyor ve kaldığınız süre içinde size mutlak bir huzur sunuyor.

Vadiye bakan terasta kahvaltı masası kurulmuş. Bir sepette sıcak ekmekler diğerinde dalından toplanmış domatesler. İki çanak yoğurt, köy yumurtası, peynir, ev yapımı reçeller.

FOTOĞRAF ÇEKİNİYORLAR!

Sırtımızı güneşe verip uzun uzun kahvaltı ettik. Jacques'ın Paris'ten başlayıp Uçhisar'a uzanan sıradışı hikáyesini dinledik.

Bir at kişnedi, iki kuş şakıdı, ağır iğde kokusu genzimizi yaktı.

Sıcak bastırdı.

Kargacık burgacık yolları tırmanıp meydana çıktık.

Biraz dolaştık, bir şeyler atıştırdık, yöre şaraplarını tattık.

Günbatımında buluşmak üzere ayrıldık. Kimsenin uyumaya niyeti yoktu gibi. Ama kim uykuyla tutuştuğu savaşı kazanmış ki?

Uyandığımızda her yer ateş rengi.

Akşam oldu hava karardı, ay usul usul büyüdü. Bugün ayın 14'ü.

Elai, Uçhisar'ın en iyi lokantasıymış. Ama şansımız yok, bu akşam kapalı. Derdimiz yemekten çok mehtabı izlemek. Yüksek duvarlarla çevrili olduğu için iyi yemek verdiği söylenen meydandaki lokantayı es geçip Clup Med'in vadiye kuşbakışı bakan terasına gittik. Hava serin ama aldıran kim?

Yemekten sonra Meral bizi Procopi'ye götürecek. Asmalı Konak ekibinin sık gittiği, onları görmek isteyenlerin geldiği Ürgüp'ün en popüler barına.

Bar tıklım tıkış. Oyuncular, teknik ekip, yapımcılar masalara dağılmış oturuyorlar. Köşede Mersin'den gelmiş beş kişilik bir orkestra. Gençler dans ediyor ve üst balkona sıralanmış insanlar huşu içinde Asmalı Konakçıları seyrediyor.

İpek Tuzcuoğlu'nun yanımızda olduğunu gören bir kadın koşa koşa geldi, fotoğraf çektirmek için izin istedi. Flaşlar patladı. Aynı kadın önce Meral'le sonra teker teker dizinin orada olan bütün oyuncularıyla fotoğraf çektirdi. Hızını alamadı, teknik ekipten olduğunu öğrendiği Şener'in yanına gitti, bütün masaları dolaştı. Sonra bir başka kadın, bir genç kız, bıyığı yeni terlemiş bir oğlan, kara yağız bir adam altı yedi yaşlarında bir çocuk, herkes sıraya girdi.

Herkes birbirine çekinip çekinmediğini soruyor. Çekingen bir halleri yok ama nedense çektirdiklerini söylüyorlar. Sonra çekinmek demenin fotoğraf çektirmek demek olduğunu öğrendik.

Asmalı Konak'ın anıtı açıldığında çok şaşırmıştım.

ASMALI KONAK OKLARI

Hafta sonları Asmalı Konak turlarının düzenlendiğini, insanların akın akın Ürgüp'e geldiklerini, çekim olmayan günlerde para verip konağı gezdiklerini, konağın karşısında kurulan pazardan Dicle sürmeleri, Sümbül Hanım eşarpları, Seymen Ağa yüzükleri aldıklarını biliyordum.

Gene de böyle bir cinnetle karşılaşmayı beklemiyordum.

İlk şoku ertesi sabah gündüz gözüyle Ürgüp'e giderken yaşadım: Yol boyu Karayolları'nın bildik mavi levhaları. Bir ok Nevşehir'i gösteriyorsa bir ok Asmalı Konağı gösteriyor. Bir ok Temenni tepesine diğeri Asmalı Konak'ın olduğu yere.

Bütün oteller, bütün lokantalar kendilerini yeniden Asmalı Konak'a göre konumlandırmışlar.

Filanca otel Asmalı Konak'ın elli metre ilerisinde. Falanca lokanta yirmi metre gerisinde.

Yüzlerce otobüs, binlerce insan. Hepsi hezeyan halinde.

Yediden yetmişe herkesin elinde bir kamera herkes yakalayabildiği bir oyuncuyla fotoğraf çektirmek derdinde.

Menderes Samancılar konağın yakınında Sanat Evi adında şirin bir lokanta açmış. Çekim olmadığı günlerde boş durmayıp çalışsın diye. Bir de Avanos yolunda küçük bir arazi almış. Dizi bitince İstanbul'a dönmeyip burada kalacakmış.

O küçük lokantada olur da dizi oyuncularından biri görülecek olursa öyle bir izdiham yaşanıyormuş ki, Menderes çareyi sonunda bir köşeye ahşap kafes örmekte bulmuş. Gelen gelsin en azından rahatça çayını içebilsin diye.

Biz gittiğimizde Kemal Bal ortaya bir iskemle çekmiş oturuyor, arkasından ağır adımlarla geçen insanlar duruyor poz veriyor, gülümsüyor, teşekkür ediyor gidiyorlardı.

Bu seans en az bir saat sürdü.

ŞARAP ALAN ÇARŞAFLI

Dolaşmaya çıktım.

Sanat Evi'nin biraz ilerisinde Turasan şaraplarının satış mağazası var. Önünde uzayıp giden bir kuyruk. Kızgın güneş altında sabırla sıralarının gelmesini bekleyen insanlar.

Daha çok da kadınlar.

Aralarında röfleli saçlı ağır makyajlı olanı da var, halim selim duranı da. Baş örtülü basma eteklisi de baştan aşağı tesettürlüsü de.

Kimi Kayseri'den gelmiş kimi Niğde'den. Kimi Ankara'dan kimi Bursa'dan hatta Avustralya'dan.

Çarşafının altında gülen gözleriyle sırada bekleyen genç bir kadına şarabı kimin için aldığını sordum. Kimse için almıyormuş. Saklayacakmış. Dizide Seymen Ağa şarap yapıyormuş ya, şarap almasının nedeni buymuş.

Akşama kadar gözlerime inanmayarak gezdim.

Bir ara oradan oraya koşturan Meral'e rastladım.

‘‘Meral’’ dedim, ‘‘Sen ki bir bölgeyi kalkındırmış kadınsın, devletin yapamadığını iki yılda yaptın, bunca yıllık arkadaşına bir el ver. Bırak herkes gibi ben de senin bağrına yatayım.’’

Benim için bundan böyle Meral'in takma adı ‘‘Devlet Ana.’’


BİRKAÇ TAVSİYE


LES MAİSONS DE CAPPADOCE

Üçhisar'da Ürgüp'e 18 km. uzaklıkta, odalarında telefonun da televizyonun da olmadığı, oda servisinin bulunmadığı, peribacalarına yaslanmış duran, her biri birbirinden farklı büyüklükte oniki ev. Kişi başı fiyat ödemiyor, evlerden birini kiralıyorsunuz. En büyüğü 120 dolar. Tel: 0384 219 28 13

SELÇUKLU EVİ

Ürgüp'te Asmalı Konak'ın çekildiği ünlü konağın burnunun dibinde yenilenip otel haline getirilmiş eski bir konak. Mavi Oda, Hamamlı Oda, Merdivenli Oda gibi değişik adlar taşıyan odaların hepsi de yeşil serin bir bahçeye bakıyor. Tel: 0384 341 74 60

MANZARALI ODA

Türkiye'nin en küçük oteli. Tek odalı, ama oda 100 metrekare. Ürgüp'e tepeden bakan bahçesinde Zigi'nin koşuştuğu Nuray ve Selim'in evlerinin, ayrı girişi olan manzaralı odası. Tel: 0384 341 49 67

PROCOPİ

Ürgüp'ün Laila'sı. Alex, bar sahibi, işini bilen son derece sempatik biri.

ELAİ

Uçhisar'da herkesin anlattığı ama kapalı olduğu için yemek yiyemediğimiz ünlü lokanta.

SANAT EVİ

Menderes Samancılar'ın geçen yıl açtığı her yemeğin adını dizi oyuncularının koyduğu ve gerçekten lezzetli kebaplar yenilen şirin lokanta. Asmalı Konak'ın yanıbaşında.

ANTİKA SEVERLER İÇİN:

Aşağıda çarşıda Aziz Baba. Birkaç opalin, eski kütahyalar, el yazması kitaplar ve bol takı. Bilezikler, kolyeler, halhallar, küpeler. Otantik olanı da var eski parça kullanılıp yeniden yapılmış olanı da. Ali Baba'nın hazinesi.
Yazarın Tüm Yazıları